ÇOLİG COĞRAFYASINDAN BİR PORTRE (SÜRGÜN KRALİÇESİ AYŞE ŞAN)



          ARAŞTIRMA VE İNCELEME










"Sahiplerim ve koruyucularım Kürtlerdir, ama 50 milyon Kürt benim karnımı doyuramıyor..!"


Karapetê Xaço / DENGBEJ


- Karapetê Xaco, Ermeni asıllı olmasına rağmen 95 yılını Kürtlere, onların kılamlarını nasıl daha güzel söylerim? diye ömrünü harcadı. Ama Kürdleri onu doyuramadığını, yani ilgisizliğine sitem ediyor.
- Bu ilgisizliğin aynısını Ayşe Şan da yaşamıştır. Ayşe Şan İzmir'in varoşlarında hem de maddi/manevi yoksulluk içinde yaşamıştır. Onun vefatından Kürd halkı bihaber olduğu gibi, son yolculuğuna uğurlayanlar iki elin parmak sayısı kadar bile değildi.
- Ayşe Şan ve Karapetê Xaco'nun akıbetlerini başka dengbejlerimiz de yaşamıştır.
- Mezepotamya coğrafyasının bu ortak değerlerinden Meryem Xan "Şırnaq", Hesen e Cizrawi, Nesrin Şerwan "Şırnaq", Reşove Şakiro hepsinin ortak trajedisi sürgün ve gurbeti yaşayarak küskünce aramızdan ayrıldılar.

***

- Ayşe Şan üzerine araştırma ve incelemeye dayalı bu çalışmamı yaparken,
- Şıvan Perwer ile Almanya/Bonn şehirine bundan 11,12 ay evvel yaptıgım bir yolculuğu bana hatırlatı,
- Şivan Perwer'in evinde, Kürd sanatı ve edebiyatı üzerine yaptığımız sohbete bir anekdotunu bize anlatı.
- Şivan Perwer'in bu anekdotu Kurd dengbej,ve sanatçılarının yaşadığı tarjediyi, sanırım biz "Kürdlere" oldukça ders vermektedir.


Şivan Perwere atfen aşağıdaki bilgileri aktarıyorum

- Şivan Perwer, 1992 yılından itibaren bir kaç defa Güney Kurdisitandaki yönetim tarafından konser vermek için davet edildim.
- 1992 yılında eşim Gülistan Perwerle beraber "Zembilfroş" isimli bir albüm çıkarmıştım.
- Bu albümde büyük Kürd sanatçısi "Dengbej Stranbej" Hesen-e Cızirawi'nin "Ez Nexweşım" eseride vardir. Kürd sanatına büyük eserler bırakarak gitmiş, benim en etkilendiğim bir stranbejdir.
- Eserleri günümüzde bir çok sanatçı tarafından seslendirilmektedir. "Bılbılo, Cane, Siwaro, Saliho, Sosin, Kevokim, Ez Nexweşim, Matran Îsa" adlı eserler bunlardan bazılarıdır.
- Zaxo'ya konser vermeye gitmiştim. Kürd kurumları ve kitle örgütleri sağolsunlar beni en iyi şekilde ağırladılar.
- Hesen e Cizrawi' nin Cizreli olmasına rağmen çocukluğu başta olmak üzere yaşamının çoğu kendi topraklarında sürgün / muhacir olarak Zaxo'da geçer. 1983 yılında vefat eden Hesen'e Ciziri'nin mezarı'da Zaxo'dadır.
- Zaxo yöneticilerine dedim ki ! beni Hesen e Ciziri'nin mezarına götürün.
- Bir heyet olarak mezarlığa gittiğimizde, mezarı topraklı doğal hali sadece iki taş konulmuş, bakımsız olarak gördüm.
- Kürd sanatına büyük eserler bırakan bu sanat adamının mezarını böyle görünce çok hüzünlendim.
- Zaten, halktan insanların anlatımıyla, Hesenê Cizîrî Zaho’da vefat ettiğinde, evinde üç gün sahipsizlikten zorunlu bekletilen cenazesi, daha sonra Zaho Belediyesi tarafından kaldırılır.
- Zaxo yönetimindeki yetkililere dönüp ve şunu dedim ? Bana değer verip buraya davet ediyorsanız, önce Hesen e Cizrawi'ye sahip çıkınız.
- Bana verilen değer Hesen e Cızrawi'den geçer.
- Bu sözüm üzerine Heseni Cizrawi'nin mezarı yapıldığı gibi, hafızam beni yanıltmıyorsa
adına bir park inşa edildiğini ve heykelinin dikildiğini Şiwan Perver'den duydum.


Ayşe Şan ve ailesi hakkında bilgi kaynaklarım

- Ayşe Şan Kürd kültür - tarihindeki yazılı kaynaklarda hep Diyarbekirli olarak ismi anılmaktadır.
- Bu araştırmamda Kürd tarih ve kültüründe yapılan yanlışın tekrarınıda düzeltmeye çalışayım.
- Bu çalışmamda hemşerim Av. Sabri Erik'in Ayşe Şan üzerine yazdığı edebi yazısı ilk kaynağımdır.
- Äkinci kaynağımda "Bingöl dengbejleri" kitabını yazan bir gurup hemşerimin bizzat Ayşe Şan'ın doğduğu Baxçe köyüne gidip, yakın akraba ve köyünden edindikleri bilgiler.
- Üçüncü kaynakta Kürd ve Türk kaynaklarında hep aynı tekrarlanan bilgilerdir.
- Alman filozof Karl Ludwig Michelet'in bir sözü var ya; "Bir tarihçi, yazar veya araştırmacı olayları gerçek dışı veya eksik kaleme alırsa, diğerleri de sonsuza kadar bunu devam ettirir."

Tüm bu bilgilerin detaylarını açıp, Alman filozofun sözüyle eksik veya gerçek dışı kaleme alınan bilgileri rafine ederek doğrulara ulaşmaktır

"Bingöl Dengbejler" kitabında Ayşe Şan ve ailesi hakkında yazılan bilgiler


- Ayşe Şan Çolig'in Kanireş "Karlıova/Baxçe köyünde1938 yılında dünyaya gelmiştir. Baxçe köyünde 10-11 yaşına kadar yaşamını devam ettirmiştir. Yaşadığı evde Çoligli dengbejler üzerine araştırma ve inceleme yapan grup tarafından kalıntıları da kayıt altına alınmıştır.
- Babasının adı Osman olup, Siirt'in Beşiri ilçesinden Çolig'e gelip, yerleşmiş. Annesi Elif aslen Baxçelidir. Babası Osman annesi ile evlendikten sonra gelip Baxçe köyüne yerleşmiş.
- Diğer bir deyişle babası iç güveysi olarak Baxçe köyüne gelmiştir.
- Osman'ın annesi de aslen Baxçeliymiş. Muhacirlik döneminde gelip Baxçe'ye yerleşmiş.
- Ayşe Şan'nın bir dayısı son dönemlerde vefat etmiştir. Dayı tarafından akrabaları halen köyde yaşamaktadırlar.
- Ayşe Şan'ın Zin adında bir halası (Osman'ın kız kardeşi) Kanireş/Gameşan köyünde evliymiş,
- Ayşe Şan'ın Remziye ve Ali adında iki kardeşi varmış, abisi Ali de polismiş,
- Ayşe Şan'ın babası Osman askere gider, üç-dört yıl askerlik yapar. Askerlik dönüşü, ailesini alıp Diyarbekir'e yerleşir.

Ayşe Şan hakkında bugüne kadar tüm Kürd kaynaklarında yazılı olan bilgiler

- 1938 yılı Kasım ayında Diyarbakır’da dünyaya gelen ve halk arasında “Taçsız-Tahtsız Kraliçe” olarak anılan Ayşe Şan; Eyşana Kurd, Eyşe Xan, Eyşana Osman, Eşyana Êlî isimleriyle de biliniyor. Ayşe Şan’ın annesi Haciye Xanım Erzurum’lu Hacı Mustafa Bey’in kızı, babası Osman ise Cibran aşiretine mensup. Babasının aynı zamanda kendi döneminin tanınmış dengbêjlerinden olması dolayısıyla küçük yaşta müzikle tanışan Ayşe Şan, evlerinde kurulan dengbêj divanlarıyla Kürt müziğini, kültürünü, tarihini, klamlarını öğrenerek ilk müzikal eğitimini alır. Bu sürecin kendisi üzerindeki etkisini; “Keşke Diyarbakır’daki evimizin duvarlarının dili olsaydı da o dengbêj gecelerini anlatsaydı. Evin dip köşesinde dengbêjleri dinlerdim. O kadar dinlerdim ki, biri beni çağırsaydı aniden irkilirdim…” diyerek anlatır.

- Hemşerim ve dostum Avukat Sabri Erik'in Ayşe Şan'ın ailesi hakkında verdiği bilgileri alıntı olarak aktarıyorum.

Şu ana kadar Diyarbakırlı olduğu bilinen Kürt müziğinin efsane sesi Ayşe Şan'ın Bingöllü olduğu ortaya çıktı.

Kürtçe bilmeyenlerin bile büyük bir zevkle dinlediği Ayşe Şan'ın Bingöllü olduğunu iddia eden isim ise Bingöllü hemşehrimiz Avukat Sabri Erik.

Sabri Erik, Bingölonline'da konuyu gündemine almış. Erik, Diyarbakırlı olarak bilinen Ayşe Şan'ın aslında Bingöl'ün Karlıova ilçesinden göçmen bir ailenin kızı olduğunu söyledi.

İşte Ayşe Şan hakkında bilinmeyenlerin anlatıldığı o yazı:

Lélé bémal, lélé bémal
Sevdalıka cavé teme,
Ez heyrana beşna teme


Bingöl ün Karlıovasında, Bahçe diye bir köy vardır. Dengbejler diyari Kanireş'in Baxçe köyü.

Bahçeli Dengbej Sıdo Bozo'nun klamları, kulaklarda ve dillerdedir hala.

Sıdo'dan önce köyde Dengbej Ali diye bir ozan yaşarmış. Sesiyle olduğu kadar, bağlama çalmasıyla da ünlüymüş. Sazendeler ve dengbejler, zaman zaman Ali'nin divanında toplanır, çalar söylerlermiş.

Avukat Sabri Erik, burada bahs ettiği dengbej Ali'yi, Ayşe Şan'ın babası olarak anlatmaya çalışıyor.

Zaten yazılı kaynaklarda da, Eyşana Kurd, Eyşe Xan, Eyşana Eli olarak tanınır ,

Ayşe Şan genelde Eyşana Eli olarak yazılıdır. Eyşana Osman olarak hiç duymadım. Acaba
babasının iki ismi mi vardı? Teyid edemedim.


***

- Eyşe Şan hakkında yazılanlar incelendiğinde bilgilerin çoğu kaynak gösterilmeden hep aynı bilgiler olarak tekrar şeklinde günümüze kadar gelmiştir.
- Bingöl Dengbejler kitabını yazan ekipte yer alan Sosyolog Doğan Karasu ile bundan yaklaşık iki yıl evvel Almanya gezisinde epey sohbetimiz oldu.
- Gerek Eyşa Şan gerek diger dengbejler için köy-köy gezip yerinde halen yaşayanlarla bire bir, hayata olmayanların da yaşadıkları köy ve mekanlara gidip, yakın akraba ve tanıyanlarından elde ettikleri bilgilerle bu değerli kaynağı oluşturmuşlardır.
- Bu kitabı yazmak için kurduklari grupla Çolig'in tüm coğrafyasının altını, üstüne getirmişler.
- Bazı köylere araba, bazılarına da coğrafyanın azizliğinden dolayı katır ve atlarla ulaşabilmişler.
- Doğan Karasu'nun anlatımıyla bu eser ortaya çıkarken bazen patika yollarla yayan, bazen at ve katır sırtında, ulaşım sorunu olmayan köy ve mekanlarada modern arabalarla ekip olarak ulaştıklarını ifade etti.
- Bu eser ortaya çıktığında gtrubun tümü veya bireysel çalışmalar esnasında kaltedilen yol mesafesi onbinlerce kilometreyi çoktan aşmıştır.
- Bu kadar emek ve çaba sonucunda bu eserin çıkarılma yürüyüşündeki bilgiler çok değerli kaynak olarak esas alınmalıdır.
- Benim kendi görüşüm Ayşe Şan hakkında "Bingöl Dengbejler" kitabında yazılanlar ailesi hakkında doyurucu ve detaylı bilgiler olarak referans gösterilmelidir.

Ayşe Şan'ın sanat yaşamından kesitler




- Ayşe Şan, baba evinde kurulan dengbêj divanlarıyla yaşama gözlerini açar
- Ayşe Şan, Babasının dengbêj olması nedeniyle küçük yaşta müzikle tanışmış, müzik hayatına Diyarbakır’da kadın cemaatlerinde ilahiler söyleyerek başlamıştır.
- Yaşadığı toplumda kadınların şarkı söylemesinin günah olarak görülmesinden dolayı, maruz kaldığı feodal baskılara dayanamayıp genç yaşta Diyarbakır'dan ayrılarak Antep'e gider.
- Ayşe Şan'ın 1958 yılında kendi rızasıyla yapmadığı bir evliliği kısa sürer ve eşinden ayrılan Ayşe Şan o günlerini şöyle anlatır; “Çok gençken evlendim. Mutlu olamadım, boşandım.O yüzden Antep'e geldim," der.
- Antep’te sanat yaşamına ilk ciddi adımı atan Ayşe Şan, Kürtçenin yasak olması nedeniyle radyoda iki yıl boyunca türkçe şarkılar söyler.
- 1963 yılında ekonomik sıkıntılar nedeniyle sanatın merkezi olarak gördüğü İstanbul'un yolunu tutar.
- İstanbul'da Kürtçe ve Türkçe konserler verir.
- 'Ez Xezalim' adlı parçasıyla ünlenir, daha sonra çıkardığı Kürtçe-Türkçe ilk kaseti, onun tanınmasını sağlar.
- Ancak Ayşe Şan'ın tanınması, onun üzerindeki baskıları azaltmak bir yana, bilakis artırır.
- Kürtçe verdiği konserlerden ve yaptığı albumlerden dolayı devlet tarafından ölüm tehditleri almaya başlar.
- Üzerindeki baskılar, ambargolar daha da artar, yakın dostu Nezahat Bayram’la İstanbul'da verdiği bir konser sonrası bıçaklanarak yaralanır.
- Bıçaklanma olayından sonra, Türkiye’yi terk ederek Almanya’ya giderek sürgün hayatı yaşar.
- Almanya'da fazla kalmaz ve tekrar İstanbul'a geri döner.
- İstanbuldaki yaşamı o günkü siyasi ortama, baskı ve zulümün en yoğun olduğu bir döneme tekabül eder.
- 1979 yılında Ayşe Şan yönünü Güney Kurdistan'ın Hewler/Erbil- Bağdat şehirlerine çevirir.
- Bağdat’ın Sesi radyosu Kürtçe bölümünde uzun bir dönem sanatını icra eder.
- Burada Kürt müziğinin çnemli isimlerden Mehmet Arif Cizrawî, Hesen e Cizrawi, İsa Berwari, Tehsin Taha, Nesrin Sêrwan, Cemilê Horo gibi kişilerle tanışır ve birlikte konserler verir.
- 1990’lı yıllara gelindiğinde Kürt hareketinin yükselen özgürlük ve demokrasi mücadelesine Ayşe Şan’da “Werin Pêşmerge”, “Newroz û Dîyarbêkîr” şarkılarılarıyla ses verir.
- Yaşadığı zorlu hayatı; “Ezilmişlik, kendisiyle beraber büyük acı ve keder yaratır.
- Eğer bizim de özgür bir ülkemiz olsaydı, halkımız da kendi değerlerinin kıymetini bilirdi.
- Biz, halkımızın ve ülkemizin ezilmişliğine feda olacağız.” diyerek anlatır.
- Ayşe Şan, kardeşleri ve akrabalarının ölüm tehditleri sebebiyle doğduğu ve çok sevdiği Diyarbakır’ı bir daha göremez.
- Bir tek annesi onu sahiplense de akrabaları izin vermediğinden, ölümünden önce son kez onu görmek isteyen annesinin isteğini yerine getiremez,
- Annesinin mezarını da bir kez olsun ziyaret etmesine izin verilmez. Annesinin hastalığı ve ölümü üzerine Ayşe Şan yaşadıklarını “Heywax Dayê” adlı bestesinde dile getirir ve annesine “Bu dünyada kimsem kalmadı, kimsesizim” diyerek yakarır.

- 18 Aralık 1996 yılında İzmir’de kanser hastalığına yenik düşerek aramızdan ayrılan Ayşe Şan, cenazesinin Diyarbakır’a defnedilmesini vasiyet etmesine rağmen bu isteği gerçekleşmez ve cenazesi İzmir’de çok az kişi tarafından defnedilir.

Ayşe Şan'ın mezarı da tıpkı Hesene Cizrawi gibi bir süre sahipsiz kalır.


Ayşe Şan'ın bilinmeyen mezarının bulunması ve bir anekdot

- Ayşe Şan'ın mezarına sahip çıkmak isteyen İsveçte yaşayan bir Kürdün başına gelenleri size aktarayım.
- Konya/Kulu'lu bağrı yanık bir İç Anadolu kürdüdür Hasan Akbal, anlatımlarını aşağıya aktarıyorum ;

Olayın yaşandığı yer İsveç,

1997 yılının başı idi. O dönem Nûdem dergisi yayınlanıyor, postacı kapıdan dergiyi atıp gitmiş. Gittim aldım sayfaları karıştırdım. Bir sayfasında şöyle bir haber vardı. Ayşe Şan İzmir de kimsesiz bir evde yaşama veda etmiş. Kürt kamuoyu aylar sonra bu ölümden haberdar olmuş.

Dizlerime vurdum heyf "yazık" dedim.

Taçsız Kraliçe, büyük sesin sahibi Kürt dilinin emektarı Ayşe Şan kimsesiz aramızdan ayrılmış. O gün kendimi sarhoş gibi hissettim.

Bir kasetini teybe koydum yüksek sesle dinledim. Dinledikçe ağladım.

Neden biz ona sahip çıkmadık? Niye biz onu böyle sahipsiz bıraktık?

Mahmut Selim Beg öyle ölmedimi? Mir Celadet Bedirxan sahipsiz ve kimsesiz ölmedi mi? Hani Meryemxan, Esmerxan'ın mezarları nerede?

Evet artık büyük sanatçi Ayşana Eli, Ayşe Xan, Ayşe Şan, Ayşana Kürdi aramızda yok. Dostları sevdikleri Mehmet Arif Cızrawi, İsa Berwari. Nesrin Şerwani, Gülbıhar ve Ape Musa'nın yanında, onların koynunda oturup onlara kendi nazik olan sesinde, cennetin bir köşesinde Meme Alanı söylüyor.

Hep içimde şöyle bir duygu vardı. Bir gün elime para geçerse onun mezarını Amed'e nakil ederim, Ayşe Şan'ı yad ellerede bırakmam diyordum.

Ben o acıyı ve umudu tam 11 yıl kalbimde taşıdım.

Bir gün bu olayı yurtsever arkadaşım Mecit'e anlattım.

- Ben gereken yardımı yaparım, sen başka arkadaşlarlan da danış dedi. Ona teşekkür ettim.

Artık rüyam yavaş yavaş gerçekleşecek. Sonra Mahmut Arkadaş'a gittim projeyi anlatım.

Hoş gelmişsin arkadaş dedi. Ben de gazetede onun kimsesiz öldüğünü okudum. Çok üzüldüm. O hayattayken Hacca gitmek istiyormuş. Ben kendi kendime söz verdim onun yerine bir yakını veya bir arkadaşını Hacca gönderirim dedim. Senin bu projen daha da güzel, Ayşe Şan yad eller de kalmasın. Ayşe Şan'ın kemikleri sızlıyor. Ben bütün masrafı karşılıyorum. Ne kadar sevindim bir bileseniz, o an ayaklarım yerden kesildi yer ayaklarımın altından kayıyordu. Sevinçten uçuyordum.

Ayşe Şan ülkesine dönüş yapacak. Ayşe Şan öze dönecek diye.

13-05-2007 mayıs ında İzmir'e geldim yüzlerce insandan sorduk, hiç kimse bilmiyor mezarının nerede olduğunu ve nerede yattığını.

Mezarlıklar genel müdürlüğüne gittik. Ayşe Şan'ın mezarını sorduk.

Bilgisayardan aradı. Doğançay mezarlığında. Dedi !

Arabaya atladık Doğançay'a gittik. Arkadaşım bağırdı. Gel Ayşe Şan burada yatıyor. Koştum baktım maalesef o Ayşe Şan bizim Ayşe Şan değildi. O Nevşehirli Ayşe Şan'mış. Tekrar mezarlıklar genel müdürlüğüne gittik. Bu aradığımız Ayşe Şan değilmiş dedik.

-Başka da yok dediler. Gidin arşivi tarayın. 1996'da İzmir de kaç kişi ölmüş tek tek taradık. AYŞE ŞEN diye birisini bulduk.

Arkadaşım Çeto dedi valah billah bu o dur. Bilgisayar hatası olabilir. Hemen onu orada not etti.

Buca Kaynaklara gittik. Yıkılmış köhne kalmış bir mezarla karşılaştık. Hem üzüldük hem de sevindik onun mezarını bulduğumuz için.



Konya Kululu Hasan Akbay'ın bu mücadelesi Türk devletinin hukukuyla engellenir. Kendisine 15 ay hukuk dışı ceza verilir. Buda yetmiyormuş gibi vatandaşı olduğu İsveç'e gitmesine yasak konulur. Tüm bu zorlukları aşarak Ayşe Şan'a olan vasiyetini yerine getirir.

Ayşe Şan'ı unutulmuşluk, kaybolmuşluk korkusundan kurtardığı için vermiş oldugu Kürdi, siyasi ve hukuki mücadelesini saygıyla karşılıyorum.


SONUÇ;

- Bütün yaşamı sürgünde acı, üzüntü ile geçen Ayşe ŞAN, Kanireş / Baxçe köyünden başlayarak, Diyarbekir, Antep, İstanbul, Almanya, Bağdat, Hewler'de sanatını icra etmiş. İzmir son mekanı olmuş.

- Hemşerim Av. Sabri Erik'in deyişiyle kendi ses güzelliğinin keşfi; okuduğu mevlitlerin, Diyarbakır surlarında yankısıdır önceleri.
- Ayşe Şan'ın ruhu, yaşamı ve sanatı Kürtçeydi. Stranlarını söylerken içten ve gönülden söylerdi. O an tüm bedeni şarkıyla dolardı.
- Ayşe Şan usta bir sestir. Onun şarkılarında otantizm, asalet, orijinal Kürt gırtlağı ve ezilen Kürt kadınının kadife sesi vardır.

Ruhun Şad olsun Çolig'in sürgünler kraliçesi Ayşe ŞAN...


 

 

     Orhan Zuexpayıc








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

@templatesyard