ZÎKTÊ AŞİRETİ ÜZERİNE İKİNCİ TARTIŞMAM


















Muhatabım Darêhênî Belediye Başkanı Abdurrahim ARİÇ..


"ŞEREFSİZCE YAŞAMAKTANSA, BENDEN GİDECEK BİR AVUÇ KAN'DIR. TÜKÜRÜRÜM BEN O KANA. Biz Şeyh Said'le el ele verdik, sözleştik. Hiç bir güç bizi sözümüzden döndüremez, işin ucunda ölüm olsa dahi."

VALERLİ HACI SADIK BEY/ KÜRD DİRENİŞÇİ VE RU SPÎSİ


- Dareheni Belediye Başkanı Zikte/Modanlı Abdurrahim Ariç'in geçenlerde Serbestî sitesine benim hakkımda bir yorum gönderdiği duyumunu aldım.
- Bu yorumu yazmasının gerekçesi özellikle benim "Zikte aşireti üzerine bir tartışma" adlı yazım ile Şeyh Said hareketindeki zıkteli kürd direnişçilerin yaşam öykülerini yayınlamamın kendisini çok rahatsız etmiş olmasıydı.

*****

- Serbestî sitesinin editörü gelen bu yorumu tamamen korucu, Ergenekon yada Jitem elamanlarına özgü bir mantıkla yazılmış olması nedeniyle çok boş ve düzeysiz bulmuş, bana atfedilen suçlamalardan dolayı ciddiye almayıp, siteye asmamıştı. Ben de editör arkadaştan yorumun bana gönderilmesini istedim. Editör yorumu elektronik posta ile adresime yolladı.
- Yorum, yukarıda da  değindiğim gibi hakaretamiz ifadeler içermesine ilaveten dedikodu içerikli bilgilerden oluşuyordu. Dareheni belediye reisinin böyle bir yorum yapabileceğini düşünmediğimden yorumu teyid ettirmek için kendisiyle iletişime geçtim. Önce Dareheni belediye santralına,  sonrasında başkanın özel kalem müdürüne ulaştım. Sağolsunlar, her iki görevli arkadaş bana yardımcı oldular.
- Bu sayede hiç beklemeden hemen reise ulaştım. Tabi reis ile konuşmalarımı kırdki yapmaya özen gösterdim. Reis kim olduğumu sordu, ben de Orhan Zuexpayıj olduğumu söyledim. Reise ilk sorum Serbesti sitesine gönderilen yorumun kendisine ait olup olmadığıydı. Verdiği yanıtta; "Evet ! ben yolladım" dedi ve bana derdini anlatmaya başladı. İlk cümlesi; "Sen ziktelilerden ve Zikte aşiretinden ne istiyorsun?" oldu.
-Kendisine sıkıntısının ne olduğunu bana anlatmasını istedim ve ondan sonra konuşabileceğimizi söyledim. Reisin bana söylediği şuydu; "Sen beni tanımıyorsun, ben de seni tanımıyorum, ancak bir yazında  benim için birşeyler yazmışsın" dedi.

Reisin cümlelerini aynen aktarıyorum:

Konuşmasına; "Bizim köpeğimiz elin  kapısında havlıyor demişsin" diye başladı.
- Ben de kendisine izah etmeye çalıştım. Anladığım kadarıyla reis çok toydu, edep ve terbiye yoksunu bir uslupla "yan, lan, ulan" kelimelerini ard arda sıralamaya başladı. Onun bu davranışını içine düştüğü utanılacak durumun ve korkaklığının bir ifadesi olarak görüyordum.
- Bu sözlerinden dolayı cevaben; "kendisinin çok terbiyesiz ve seviyesiz bir insan olduğunu" söyledim. Sözlerime devamla; "Dareheni gibi Şeyh Said hareketine paytahtlık etmiş şanlı bir ilçeye onun düzeyinde bir kişinin reis yapılmış olmasından bir Çoligij olarak şahsen utanç duymakta olduğum" siteminde bulundum. Bu sözlerimin ardından telefonunu hemen kapadı.

*****

- Bu konuşmadan sonra kendisine atfen yazdığım cümleleri geçmiş yazılarımdan aramaya koyuldum.Yazılarımı tek tek ararken ağabeyim bana;  "Modanlı Feqi Hesen'in yaşam öyküsünde Abdurrahim Ariç için şunları yazmışsın" diye hatırlatmada bulundu. O yazıdaki cümlelerimi olduğu gibi aşağıya aktarıyorum:
1- Darêhênî reisi Modanlı Abdurrahim Ariç'i AKP'den aday eden ve seçtiren Kazım Ataoğlu'dur.
2- Belediye reisinin Darêhênî merkezindeki parka Muhsin Yazıcıoğlu'nun ismini vermesi de muhakak Ataoğlu'nun bilgisi dahilindedir.
3- Kazım Ataoğlu'nun yanında ne Şeyh Said, ne de dedesi Hacı Sadık Bey'in, Muhsin Yazıcıoğlu kadar değeri yoktur.
4- Türk ırkçısı, kafatasçı bu adamın ismi Şeyh Said'in, Sadık Bey'in kemiklerini sızlatıyor.
5- Ben Zıkte denilice, Valerli Hacı Sadık Bey, Modanlı Feqi Hesen, Gırnoslu Heci Kolos ve kardeşi Mustafa Ağa, Vazenanlı Em Heyd, yakın dönemde İbrahim İncedursun, M. Emin Becerikli (Kendal) gibi şehidleri tanırım.
6- Bu inançlı Kürd şehidlerinin mezar yerleri bile yoktur. Türk ırkçı-şoven ve kafatasçı fikirlerin arkasından giden zikteli kürd keklikleri (kakıbolar) çocuklarına iyi miras bırakmıyorlar.
Modanlı Feqi Hesen ile ilgili yazımda yukarıdaki altı cümleyi yazmışım.

- Ayrıca  24 Kasım 2009 tarihinde 'Kurdistan Aktüel' sitesinde çıkan "ÇOLIGO BÊ VENG" başlıklı kırdki bir yazımda da Darêhênî reisinin ibretlik durumuna değinmiştim. O yazının ilgili bölümünü aynen aktarıyorum. Okuyucular iyi anlasınlar diye kısa da olsa yazıya türkçe çevirisini ekleyerek kürd kamuoyunun takdirine sunuyorum.

"ÇOLÎGO BÊ VENG"    

Mebusanî Çolîg ra yew luemeyî mi esto. Serekî beledîya Dara Henî emser nameyî yew parq na pa „Muhsin Yazicioğlu Parkı“. No zaf yew çîko eyb o. No serekî beledîya Dara Henî qet xo ra neşarmîyeno. No merdim Feqî Hesenî, Sadik Beqî Valîyerî neûno xo vîr. Musîn Yazicioĝlu gangerî Kurdan o, dişmenî Kurdan o. Kazim Ataoĝlu re zî yew vateyî mi esto. Pîrîkî to Saddik Begî Valyerî şehîdî Kirdûn o.

Ey.... Kazim Beg, no  reîsî Dara Henî eşîrê to ra yo. O merdimî to hesibyeno, ez bawer kena ke tu ra nebîn kesî o reîs nekerdên. Ti zûnî kerdinê no reîsî Dara Henî çine ûna mi vîr  Kazim Beg?  Ecaba to paşt da ci? Fîkîrî to hama zî fîkîro vêren o?

"SESSÎZ BÎNGÖL" (Çeviri)

Bingöl milletvekilerine sitemim var. Genç belediye reisi bu sene ilçede bir parka "Muhsin Yazcıoğlu" adını vermiştir. Bu Genç ilçesi için çok ayıp bir şeydir. Bu reis Feqi Hesen Modanî ile Hacı Sadık Bey Valerî'yi hiç aklına getirmiyormu ? Muhsin Yazıcıoğlu kürdlerin can alıcısı ve düşmanıdır. Kazım Ataoğlu'na bir sözüm vardır. Senin deden Sadık Bey kürdlerin şehididir.
Ey Kazım Bey bu reis senin aşiretindendir, senin adamın sayılır ve inanıyorum senden olmazsa kimse onu reis yapmazdı. Sen biliyormusun Kazım Bey? Seçtirdiğin reisin yaptığı bana neyi hatırlatıyor. Acaba siz hala o eski fikir ve düşünceler içinde misiniz?

Yukardaki cümlelerimde sadece sitem vardır. Sadık Bey, Kazım'ın dedesidir, Feqi Hesen ise  reisin köylüsü ve akrabasıdır. Eğer parka isim verilecekse bu iki kürd şehidinin ismi verilmeliydi. Kendi değerlerimiz dururken, değerlerimizin karşıtı düşünce içinde olan ve hiçte bizden olmayan birinin adının verilmesine ne gerek vardı?
Darêhêni'de bir park ismini hak edecek birçok değerli büyüğümüzün olduğunu düşünüyorum.

*  Dareheni reisinden bu iki yazımda bahsetmişim. Başka yazılarım da  olabilir, hatırlamıyorum. Bununla birlikte reisle ilgili fikirlerim çok nettir.

Şimdi gelelim reisin benim ve babam hakkındaki iddialarına ve  benim cevabıma;

(Aşağıdaki cümleler Reisin yorumundan alıntıdır)

(Bir zamanlar sizin teröristler bir zıkteliyi kaçırmışlardı iyi hatırlarsın, çünkü baban ahıra bağlanınca o adamımız serbest bırakılmıştı. Sen beni örgütüne öldürtebilirsin, ama babanı önce burdan Avrupa'ya taşımanı öneririm.)

Reis'le aramızda geçen yazışma ve şifai görüşmelerden kısa kesitler:

Reise hitaben;
- Benim babam hakkında bu çirkef itiraflarınla ne yapmak istiyorsun? şeklinde bir soru yönelttim.

Reis ise cevaben;
- "Benim amacım senin canını incitmekti" deyince, kendisine olayın iç yüzünü aşağıda yazdığım gibi detaylı bir şekilde hatırlattım. Bunun üzerine reis günah çıkarmaya başladı;
- "Benim amcam vefat etmişti, ben sigarayı yeni bırakmıştım, stres ve sıkıntı içindeydim" şeklinde savunma refleksine girdi. Devamla;
- "Ben senden özür dileyeyim, sen de benden özür dile" dedi. Ben teklifini ciddiye almayınca bu cümlesini belki beş defa tekrarladı. Reisin kullandığı kelimeler zaten içine düştügü pişmanlık içeren ruh halinin tezahürüydü.

Abdurrahim ARİÇ'in bana tehdit içeren  yorumu ve yoruma cevabım

Cevabıma geçmeden önce bir hatırlatmada bulunacağım. Halkımın özgürlük fedaisi çocukları benim teröristim oluyor, 1970'li yılların azılı faşisti ve yedi öğrencinin katledildiği Eczacılık Fakültesi Olayı'nda adı geçen başkatil-tetikçibaşı Muhsin Yazıcıoğlu ise onun lideri oluyor.

- Çolig'in Onbirevler köyü Zikte aşiretine mensuptur. Bu köy korucu köyüdür. Yıl 1995, PKK gerillaları birgün köye geliyorlar, bunun üzerine korucular köyü terk edip kaçıyorlar. Gerilalar da yanılmıyorsam  dört korucunun yakın akrabası olan bayanları alıkoyarak beraberlerinde dağa götürüyorlar. Benim görüşüme göre PKK'nin bu yaptığı ne ahlakidir ne de mantıklıdır.
- Korucular olaydan 4 veya 5 gün sonra  Çolig valisi A. Kadir Sarı'nın yanına gidiyorlar.
- Valiye; "Bize sahip çıkmadınız namusumuz PKK'nin elinde siz ise hala sessizsiniz? Birgün olsun bize telefonla bile geçmiş olsun demediniz" şeklinde sitemde bulunuyorlar.
-Vali adeta bir suç örgütü lideri gibi davranarak ailemizi hedef gösteriyor. Düşünün, emrindeki silahlı güçlerle müdahalede bulunması gerekirken ilin mülki amiri koruculara misilleme yapmalarını öneriyor. Bu duruma ancak kabile toplumlarında rastlanır.
- Aynı vali son dönemlerde  Abdullatif Şener'in kurduğu partide 'genel başkan yardımcısı' olmuştu.
- Vali,  zıkteli korucu, işbirlikci, jitemci ve ergenekoncu güruha yol gösterir ve derki; "Siz de gidin Hacı Keko'yu rehin alın, kendi köyünüze götürün, göreceksiniz anında kadınlarınızı bırakacaklardır." Bu sözü söyleyenin vali mi yoksa kabile reisi mi olduğunun takdirini halkımıza bırakıyorum.
- Kasten 'özel tim' elbiseleri giydirilip, jitemin jeepi tahsis edilen korucular babamı gündüz ortası şehrin göbeğinde bulurlar.
- Babama; "Jandarmada bir ifaden var amca bizimle geleceksin" derler. Babam, korucuları jandarma özel timi sanır ve çaresiz isteklerine uyar, arabaya bindiği gibi korucuların köyüne doğru yola koyulurlar. Jitem'e ait jeep marka araç yolda iki kontrol noktasında durdurulmaksızın köye ulaşır.
- Çan Şeyhlerinden Şeyh Ali'nin oğlu ile merhum Hakkı Kıtay'ın oğlu da babamdan evvel aynı şekilde götürülmüşlerdir. Bu iki arkadaşın hem ailesi hem de kendileri kürd yurtseverleri olduğu için bilinçli olarak seçilmişlerdir. Babam, köyde bu gençlerin hiçbir kanuna ve de kurala sığmayacak şekilde "tutuklanmış" olmalarına ve işkence görmelerine tanık olur. İşkence seanslarında bu iki gencin ayaklarına silah sıkılır.

- Hakkı Kıtay'ın eşi oğlunun yerini bildiği için köye gider, tülbentini korucuların ayakları önüne atar.

- Bu korucularda ne ahlak, ne de şerefin zerresi vardır. Kürd kadınının değeri nedir, tülbent niçin yere atılır, tülbent atmanın kürd töresindeki anlamı nedir, tüm bunları bilmeyecek kadar sefil ve insanlık yoksunudurlar. Çünkü bunlar ülkelerini işgal ve namuslarını paymal eden Jitem'e satılmış ülkücü piyonlardır. BBP, MHP gibi soylarını kurutmaya azimli partilere uşaklık etmekte sakınca görmeyen, milli duygudan, aidiyet bilincinden, memleket ve  toplum sevgisinden yoksun bu tip yaratıklardan başka ne beklenirki? Bunlara insan demenin imkanı yoktur.

Ayrıca, Jitemci Reis Ariç, yavuz hırsız ev sahibinden baskın çıkarmış misali beni Jitemci ve Ergenekoncu olmakla karalamaya çalıştı. Sanki kendisinin Jitem ve Ergenekon artığı olduğu bilinmiyormuş gibi, halkına ihanete programlı bir yüzsüz olduğu ve cinayet şebekelerinin kuyrukçusu olduğu bilinmiyormuş gibi, kendi aşiretine mensup yaratıkların baştan ayağa ne oldukları ayyuka çıkmamış gibi iftiraya sığınmaya kalkıştı.

Ben Jitemci olsaydım, benim babam özel tim elbiseleri giydirilererek zikteli korucuları tutuklamaya ve işkence yapmaya gönderilirdi. Oysa Jitem'in jeepi valinin emri ve jandarma komutanının oluruyla sizin altınızdaydı. Özel tim elbiseleri de sizin sırtınızdaydı. Devletin silahlarını boyunlarına asanlar sizlerdiniz. Bizlerse devletten aldığınız güçle kaçırmaya ve işkence yapmaya cüret ettiğiniz savunmasız kürd bireyleriydik. Bir de Allah'ın adını anar, utanmadan, yaptıklarınızdan sıkılmadan dindar görünür secde edersiniz. Bilmezmisinizki kavmine zulm edenlerin Allah katında yeri yoktur. Bilmezmisinizki kavmine ihanet edenleri Allah da affetmez. Sizleri hangi deftere yazdığımızı bilmenizle kalın. Bu kadarı size yeter.

*****

- Neticede babam dayanamaz bu koruculara tepki verir. Bu olayı babamdan ziyade kaçırılan  diğer iki genç bana anlattılar ve dedilerki; "Hacı Keko'yu getirdiklerinde biz rahat nefes aldık."

- Babamın köye götürülmesini işiten köy sakinlerinden Hacı Agit isminde bir zat gelir, koruculara hakaret ederek babamı alır ve evine götürür. Babam köyde olduğu süre içinde diğer iki gençten bir daha haber alamaz.
- Köyün ileri geleni olan Hacı Agit babama bir oğlak keserek, onore etmeye çalışır. İki genç babamdan bir gün evvel bırakılırlar. Babamı birgün daha iyi ağırlayarak kendi özel otolarıyla şehirdeki evimize kadar getirir bırakırlar. Ancak PKK tarafından kaçırılmış kadınlar hala PKK nin elindedirler.
Hani babam kaçırılınca bırakılmışlardı? Ne alaka! Kadınların babam bırakıldıktan bir kaç gün sonra köyün yakınlarına getirilerek serbest bırakıldığını bütün Çoligliler biliyor.

*****

- Ben o dönem 6 ay ücretsiz izinle Almanya ya gelmiştim. Olayı duyar duymaz Almanya'da sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler nezdinde girişimlerde bulunduk.
- Ayrıca, Guewdere aşiretine bağlı Xeylan, Miyalan, Pakuni, Zoxpa, Züver ve çevre köyler de babamın kaçırılmasına müthiş bir tepki gösterirler.
- Kazım Ataoğlu'na haber yollanır ve denir ki senin adamların, senin aşiretin, sana oy veren destekçilerine sahip çık. Bu olay resmen aşiretleri ve aileleri karşı karşıya getirmiştir.
- Neticede olay bu şekilde çözülür.
- Babama, "korucuların ve akrabalarının sana oğlak kestiklerini kimselere söyleme, keşke onların o etini de yemeseydin" demiştim.
- Bazı dost ve yakın arkadaşların bana anlattıkları, oğlak kesme olayı, Hacı Keko'ya yumuşak ve edepli davranmaları o korucuların korkaklığından kaynaklanıyor diyenlerden  farklı yorumlarda bulunanlar da oldu.

*****

-Abdurrahim Ariç Efendi ! Babamın zıktelilerce ahıra bağlanma hikayesi budur. Anlaşılan sen bununla sevindin öylemi ?
Bu yapılan resmen ahlaksızlık, korkaklık, terbiyesizlik ve edepsizliktir.
- Utanmadan bana diyorsunki; "Beni öldürtebilirsin,ben insan öldürmem yaşatırım." Senin gibi korkaklar  ya korkudan ya stresten ölürler, korkuyla yaşamak ölümden de beterdir.
 - Eğer sende biraz zıkteli kahramanlardan Hacı Sadık Bey, Feqi Hesen, İbrahim İncedursun ruhu olsaydı, korkunu bu şekilde dışa vurmazdın. Bak dedelerin ölüme giderken korkmadılar.
- Feqi Hesen mahkemede idama mahkum edilince ölüme gururla hem de ilk sırada gitti. Sen bunları bilemezsin. Sende biraz ruh varsa yazdıklarımı okuyup korkmazsın.
- Utanmadan; "Şayet senin başına bir şey gelirse babamın Bingölü terk etmesini, Avrupa'ya taşınmasını" söylüyor aklınca tehdit ediyorsun. Tehdit, korku ifadesidir, korkunun itiraf edilmesidir.
- Babam altı ay evvel vefat etti. Hiç kimseye yaşamı boyunca eyvallah etmemişti. Hayatta olsaydı, senin böyle bir kelime sarf ettiğini  duysaydı, inan bana bugün bile Darahênê'ye gelir seni rezil ve rüsva ederdi, inanmıyorsan büyüklerinede sorabilirsin. Babamın hiç kimseye eyvallahı yoktu.

- Abdurrahim ARİÇ iyi oku !
- 1994-1996 yılları arasında senin gibi bir reis de Çolig'de vardı. Adı Selahattin AYDAR olan şahıs da senin gibi aslen Zikte kökenlidir.
Kafa yapılarınız aynı olduğu için hatırlatmada bulunuyorum. Beni Bingöl Emniyetine ihbar etmişti hem de resmi bir yazıyla. Bu ihbar ve komplolar sonucu 4 ay cezaevinde yattım. O yazı ibreti alem olarak hala arşivimde duruyor. Aynı zamanda tarihi bir vesikadır. Selahattin Aydar da çok korkaktı. Sırtını Mülki amirlere dayayıp beni sindireceğini sanıyordu. Adeta Vali'nin, Emniyet Müdürü'nün(Meşhur Kemal İSKENDER) ve dönemin Tugay Komutanı'nın iyi bir kuklasıydı. Senin dediğin o Haci Keko bir gün şehrin dörtyol mevkiinde onu kıstırmıştı, korkudan bir kuyumcu dükkanına sığınmış, saatlerce oradan çıkamamıştı. Haci Keko şehrin merkezi olan dörtyol mevkiinde Selahattin Aydar'a; "Haydi senin valin, komutanın ve polis gelsin seni kurtarsın" demişti.  Ama Selahattin suçluluğun verdiği bir korku ve tedirginlik içine sıkışmış, aynen sende tanık olduğum ruh haliyle sesini bile çıkaramamıştı. Belliki ölümden korkmuştu. Sizin gibi kürt düşmanı tetikçibaşıların adını parklara verenler, savunmasız insanlara arkadan ateş edip öldürenler, muhbirler, ecdadını satanlar her ne hikmetse en küçük bir hadisede ölüm korkusuna kapılıyorlar. Demiştim ya, zulmedenlere Allah da zulmeder diye. Bu korkuyu yüreğinize salan Allah'tır. Sizin her iki dünyanız da cehennemdir. Halkınıza ihanet ederek ateşi ve azabı siz seçtiniz.

*****

Çoligli hemşehrim İlhami Sertkaya'nın yine senin kafa dengin bir zıkteli olan Tahsin Bayram üzerine yazdıklarını aşağıya aktarıyorum.

İlhami SERTKAYA'nın yorumu:

* Orhan bıra, bana deseler bir garip durum için bir sosyoloji tezi hazırlayacağız, bu dünyada bildiğin öyle bir garip konu var mı? Şüphesiz var derim ve Zıktê aşiretini (elbette değerli insanları hariç) belirtirim. Konuyu da biraz anlatırım. Kendi ejdadlarını kırıma uğratanlara sevdalı olduklarını, buna rağmen ahlak, onur haysiyetten bahsettiklerini belirtirim. Artık kendi ejdadlarını kırıma uğratan orduya 'peygamber ordusu' demelerini, ve bir ejdadının düşmanının ismini parka vermelerini de eklerim. Belki o zaman sosyoloji tezini hazırlayanlar 'Bu gariplik değil, sosyal bir faciadır' diye vaz geçerler.

*****

Abdurrahim efendi, senin gibi düşünen kafa dengin zikteli Tahsin Bayram üzerine bir başka hemşerimizin ilginç olan başka bir yorumunu aktarayım.

Ahmet Yalınkaya'nın yorumu:

"Ne yazık ki bazen zıtların birliği (unity of opposites) olmaktadır. Bu bazen toplumsal olaylarda da görülmektedir. Kesin bilgi sahibi olmamamla birlikte büyüklerimizden duyduğum kadarıyla; bir zamanlar yeni kurulan jakoben ve ırkçı Türk Cumhuriyetinin Zıkte aşiretinde çok katliam yaptığını, yine daha sonra hepimizin daha iyi bildiği Dersim jenositi çok iyi bilinmektedir. Ancak bu sistemin oradakileri kendi geçmişine nasıl bu kadar yabancılaştırdığı da traji komiktir. Dersimlilerin bir kısmı kendini yok eden Jakoben Cumhuriyetin savunucuları ve kökünü de inkar edip, Türki boylarına bağlayacak kadar ahmak, akıldan yoksun bir saplantıya girmişlerdir. Zıkte aşireti ise bugün çoğu kendi soyuna düşmanlık besleyen ve dedelerini katleden zihniyetin hegemonyasına girip, onlara hizmet edecek kadar ileri gitmiştir. Biraz gerçekleri görmeyen beyinler köleliğe hizmet etmekten başka bir şey yapamazlar."

*****

Abdurrahim efendi, bir başka hemşerimizin sizinle aynı değirmene su taşıyan Tahsin Bayram üzerine ilginç ve üçüncü bir yorumunu sana aktarayım.

Fuat Brusk'un yorumu:

"Zaten osmanlı altı asırlık ömrünü zulmüyle sürdürebildi. O yüzdendir ki onun zulmünü alt edebilecek teknik gelişince de ortalık yerde apışıp kaldı. Ta başkentlerine kadar gelen düşmana kimse karşı koymadığı gibi nerdeyse altlarına kırmızı halı çekeceklerdi. Çünkü ona devlet denmez zulüm tezgahı denirdi. Türkler bile artık devlet ile zulüm tezgahının arasındaki farkı anlayabilmiş; bu darbi-meselin bu amaç için fetva kılınmasını ve iktidar için babanın oğlunu, kardeşin kardeşini öldürmesinin tarihleri için utanılacak bir olay olduğunu kavramışlarken bir Zıkte'linin onların günahına ortak olmak istemesi de ilginç bir şeydir."

******

- Her üç hemşehrimin de değerlendirmeleri çok doğru ve yerinde değerlendirmelerdir.

- Türklerde bir söz var derler ya "anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az."

Son söz olarak:
- Evet iki BBP'li Tahsin Bayram ve Abdurrahim Ariç, sizler Orhan Zuexpayıj'ın yurtseverliğine takıldınız.
- Size son çağrım şudur, Kazım Ataoğlu zaten dedesine sahip çıkamaz, devletin dedesini etnik farklılığı dolayısıyla idam etmiş olmasına rağmen; "Ben türk bayrağına ve devletine küskün değilim" diyebiliyorsa, dedesinin idamını onaylamakla kalmıyor, ecdadının katillerini yüceltiyor demektir.

- Türk devletine göre Hacı Sadık Bey vatan hainidir. Değilse türk devleti Hacı Sadık Bey ve arkadaşlarının itibarını iade etti de benim mi haberim olmadı?
- Bir kürd yurtseveri, tarih üzerine araştırma ve inceleme yapan vicdan sahibi biri olarak, şehid Valerli Hacı Sadık Bey ve Feqi Hesen'in anısına size hatırlatmada bulunuyorum.
- Evet, Abdurrahim Ariç efendi bana yazdığın bir söz var, diyorsunki; "Benim babam Feqi Hesen ve Şeyh Said Efendi'nin ismi her geçtiğinde hep hüngür hüngür ağlar."
- Bu sözünde samimiysen o parka verdiğin MuhsinYazıcıoğlu ismini derhal meclis kararı ile geri aldırır, bu iki Kürd şehidinin ruhunu huzura erdirirsin.
- Ayrıca ,Tahsin Bayram'ın bana yazdığı bir cümle ki hala bende kayıtlıdır. Diyorki; "Çolig'in Darêhênî, yani Genç caddesinin ismini de ölmezsek Muhsin Yazıcıoğlu olarak değişeceğiz."
- Hatta daha ileri giderek; "Devlete karşı çıkan'ın cezası idamdır. Feqi Hesen ve Valerli Haci Sadık Bey hak etmiş ki idam edilmişlerdir" diyebiliyor.

- İnşallah bu iki zavallı gaflet uykusundan uyanır ve tövbe-i istiğfar edip, suçlarından arınırlar.

Selamlar.

Orhan Zuexpayıj 


 Ahmet Yalinkaya
Merheba gelê Kırdu,
Yow vate verinun ma esto:
Vuni harqueş vuno ki mı kışên zor mı ra nê şıno, pê pêl mı postê mı sol keni hına zor mıra şıno.
Awo ki name yow faşist nonu park ê Darêheni ra, qeyas hargueş zi niyo. Wa buniyo hargueş ra bınê bı şermayo. Çerrê cek dı diyo yow Tırk name yow Kurd nawo çikek ra. Hol xıraw mühim ni yo. Yow merdım kom xwe ra ihanet bıko, cura cer çına esto, şıma vajin.
Ez ına sero şıma ri yow meselêk vaji: Ez 2009 dı şibiya Cape town (South Africa). Nıfus wıje %92.5 sie, %7.5 spie. Oja dı heta 1990 dı qoletiyê bi. Inê gê sie dı tewir; hıno zafi çil sie, bınêkê zi melezi. Heta 1990 spieyu ay melez kerd bınatê xwo siayu, pê ayin tampon vıraşt bi. Yow merdım mı ra kısê kerd, va; siayu qoletiyê verra mücadele kerdin, melezu çehşê kerdin. Çı gureko pis est bı tera pêyd nê mendin. Ayê ra tede şahsiyetê, insanatê o gurur çık nê mend bı. Yani tamame ra bibi qeşmeri. Kommek bındestı bı tede her tewır qeşmêr, çehş, her çi vejiyeni. Mıletê xweri dışmenatê keni, dışmenun ri bıbi dost. Verni dı nezunê ra destpê keni, dım ra beno karakter yin. İka zi South Africa dı 11 zuni resmi xıwer diyeni. Wa mıletê ma zi bınê buniyo dınya dı sê yin yowna mileta ward mendê esta, menda, wa bınê bı şermayi.
Ino çağ dı hamana zi zune yin qewıl nêkeni o y izi şıni name yow faşist noni park ra . Hargueş ınê bızuno, derd xwı xwı virakeno, yin ver ra qehriyeno.


Ahmet Yalinkaya

Yo Sosyolojik Analiz
Veri yo sosyolojik hereket çend sê serr, hetta hezari serrun dı hamenı ca. Ina se serr a (asr) peyin dı sosyal hereketi bi zıvıri, lez bedeliyeni. Veri merdımu dormalê dewun xwe ra wet çik nê zuneni, ika zi dınya biya kıj. Her hell her kes eşkeno hemı ca ra xıwer bıgero. Ina sistem ê network hemı ca kerdo nızdi, tor eşta hemı cê dınya. Ino semed ra hereket sosyal zi lez o zıvır beni.
Dı sê serr veri milliyetciye revaçtı bi, hamana zi dewam kena. Se serr veri mucadele û sosyal hereket sınıf sero bin, heta 1980’yun mucadelê çepu verni dı bı. Sosyalist blok şiyê ra, cu dım dewır kotı dinciyu dest. Ero yi hê revaçtê, hemı çı ho konu yin dest. Hama hereketi yin ho şıno diyar, hama lewe nê rasawo. Her hereket veri şıno diyar, raseno lewe, wıja dı yo mude muneno, peyni dı yo qêde hina sar havard beno, yeno war. Heta ika tarih ina mojnawo, lewe tım çoy dest nê muneno. Tım diyar û war esti o ina lez tekerrur keni. Lewe dı mendış ero sê veri derg niyo, lez bedeliyeno. Çı beno wa bı bo tarih heti bındestun do. Ma çıqas aver şı bındest hına zêd beni wari heqi xwı. Xewatkari û ciniyi puncas, se serr ra veri ra gelik heq xwı groto. Kapitalist sistem her dolap çarnena, insunu pê din, maneviyat yin yin xapinena kena kole. Din kapitalistun ri tım yo aletêka zaf pilla, hetta yin ğereqnena, haye nê beni.
Şari ma zi hezar punc sê serr ra ho ğereqnaye. Aşir, kabile o dewi şari bı xwıser (serxwıbi) ma hamana zi hê ğereqnayê, haye nê bi. Hama hama sosyal genocide (qırkerdış) bi, qediyeni yo qêde xwı nê hesiyeni. Qırkerdış pê kiştış têyna nê beno, pê asimulatiyê zi beno. Çı ferq tede esto; yo guin rışneno, bin pê hile keno. Pêyni dı wırd zi raseni yo ca, ha




Bilgileri aldığın şahsiyetler ile (sözde sağlam kaynakların ya) Başkanın babası halen yaşamaktadır, Keşke bunları  yayınlamadan bu adamlara da danışsaydınız yazıyı öyle yayınlasaydınız. Bu yakıştırmaların ne kadar saçma oldukları bariz bir şekilde taspit ettikten sonra bu konuyu düzeltip yayınlasaydınız.
Tarih : 07.04.2012 23:44:23

Ekleyen: Samil
SAİM ABİ ÖNCELİKLE SİTEMİMİ İFADE ETMEK İSTİYORUM :  1- ŞEYH SAİT VE FEKİ HASAN İLAY-I KELİMETULLAH UĞRUNA İDAM EDİLMİŞ MÜSLÜMANLARDIR. BU İSLAM MÜCAHİTLERİNİ ANLATMAK VE SAVUNMAK ELİ KANLI CANİ TERÖRİST, SOSYALİST VE ATEİST PKK LILARA DÜŞMEMİŞ. KEK ZUEĞPAYİJİN OĞLU TERÖR ÖRGÜTÜ PKK MİLLİTANI OLARAK BU MÜSLÜMAN ŞAHSİYETLERİ SAÇMA SAPAN BİLGİLERLE ANLATMAYA ÇALIŞMIŞ SİZ DE BUNU ÇOK ÖNEMLİ BİR BELGE GİBİ YAYINLAMIŞSINIZ.  2-  KEKONUN OĞLU ORHAN BABASINA LAYIK OLAN SIFATLARLA BANA HAKARET ETMİŞ SEN AKRABAM OLARAK BU HAKARETLERİNİ YAYINLAMAKTA BİR BEİS GÖRMEMİŞSİN. 3- BEN MÜSLÜMANIM IRKIM SORULURSA ZAZAYIM BU ALLAHIN TAKTİRİDİR BENİM TERCİHİM DEĞİL. ASLA VE ASLA KÜRT DEĞİLİM MÜSLÜMAN KÜRTLE DİN KARDEŞİYİM Kİ EN BÜYÜK KARDEŞLİK DİN KARDEŞLİĞİDİR. MÜSLÜMAN TÜRK OLAN MUHSİN YAZICIOĞLU İLE MÜSLÜMAN ARAP (EVLADI SEYİTTİR ŞEYHLER) OLAN ŞEYH SAİT VE MÜSLÜMAN ZAZA OLAN FEKİ HASANI SEVERKEN İSLAM KARDEŞLİĞİ İÇİNDE AYNI DERECEDE SEVİYORUM BU MÜSLÜMAN OLMAMIN GEREĞİDİR. IRKÇILIĞIN HER TÜRLÜSÜNE LANET OLSUN. OKUYUCULARDAN ÖZÜR DİLERİM TERBİYEM MÜSAADE ETMİYOR AMA ORHAN KAYANIN YAZIDAKİ HAKARETİNİ AYNEN İADE EDİYORUM KENDİSİNE  KEKONUN OĞLU "ZAZA KÖPEĞİDİR KÜRTLERİN KAPISINDA HAVLIYOR" VE BU YAKIŞTIRMAYI ŞAHSIMA YAPIYOR. UMARIM BU ORHAN KAYA BU YORUMLA KENDİ DURUMUNUN FARKINA VARIP AVRUPADAN SANAL ORTAMDA BU HAKARETLERİ YAPTIĞI İÇİN BİZDEN ÖZÜR DİLER. ŞAYET ÖĞLE BİR ERDEM GÖSTERİRSE BENDE TEKRARDAN DURUMU GÖZDEN GEÇİRİRİM. Abdurrahim Ariç 
Tarih : 09.03.2012 19:56:17




1 yorum:

  1. isyan dönemlerde sürgün yaşayan genç eşrafının ev ve tarım silolarını talan eden eşyaları yakan kadın ve cocukları öldürme yarışına girenler o yine zıkte denen kabiledir.ermeni katliamında ermeni öldürmeyen zıktelinin evlendirilmediği halen söylenir.KARADENİZDEKİ TOPAL OSMAN ÖRGÜTÜNÜN KURDİSTANİ BİR VERSİYONUDUR SADECE.ismail ağanın, mehmet ağanın vede isyan savaşcılarının evini talan eden yine onlardır.OSMANLI DÖNEMİNDE BİLİNÇLİ BİR ŞEKİLDE KATİL VE SUÇLULARDAN OLUŞTURULAN BU BİRİM ZAMANLA KABİLE AŞİRET DENİLEREK ANILMIŞTIR-İSYAN DÖNEMLERİNDE genç eşrafına yaranmak adına çıkar ve menfaatleri için isyana destek veren bu unsurların iyi bir araştırma neticesinde bahsedildiği gibi kahramanlığı hak etmediği görülecektir.SAİD GÖKER faqi hasan ve sadık beyin torunlarınında aslında onlara benzer tavırlar sergilediğini-idam ediliş sebepleri arasında devlete daha sadık olmamalarının yattığını her sohbette söylediğini hatırlarım.saygılarımla VEYSEL GÖKER

    YanıtlaSil

@templatesyard