Xeylanli Molla Hasan (Alinti bir yazidir)


XEYLANLI 

SEYDA MOLLA HASAN (K.S.)

  (1921 - 1991)
(70)





Seyda Molla Hasan (ks) 1921 yılında Elazığ Palu ilçesine bağlı Büyükçaltı (Xeylani kebir) köyünde dünyaya geldi. Xeylan'ın safırun hesundullun kabilesine bağlı olup babası İbrahim (İbiş) dedesi Yusuf, Mustafa, Vulaş, Hasan, Safer, Koçer, Halil, İsa, annesi Hacer'dir. Kardeşleri 1. Hacı Yusuf (sofi) 2. Bekir (keko) 3. Zeynep 4. Teyran'dır. Bir buçuk yaşında babasını, altı yaşında ise annesini kaybetti.


Askerliğini Tokat ilinde 2.5 yıl yaptı.

İlk evliliğini 32 yaşında 1953 yılında Büyükelma (Tü) köyünden Hacı Şerif'in kızı Ayşe ile gerçekleştirdi. Bu evlilikten bir erkek çocuğu oldu fakat eşi bu çocuğun doğumunda vefat etti. Mezarı Palu ilçesine bağlı Kayalık köyündedir. Aradan kısa bir zaman geçtikten sonra ikinci evliliğini Büyükçaltı (Xeylan) köyünden İbrahim'in kızı Selma ile gerçekleştirdi, ikinci eşinden ise bir kız çocuk dünyaya geldi. Kız çocuğu fazla yaşamadan vefat etti. Bir müddet sonra ise eşi ağır bir hastalığa yakalandı ve o da vefat etti. Mezarı Elazığ asri mezarlığındadır.


Bu olaylardan bayağı etkilenen Seyda Molla Hasan (ks) artık evlenmeyeceği kararını aldı ama belli bir zaman geçtikten sonra gelen giden misafirleri çok olduğu için yakınları tarafından tekrar evlenmesi istenildi, bu istekten sonra üçüncü evliliğini Bingöl'ün Yamaç ,eski adı Misyan köyünden, Maruf'un kızı Zekiye ile yaptı. Bu evlilikten 4 çocuğu oldu.


Çocukları; ilk eşinden Muhammed Mihti, (sağ) ikinci eşinden Züleyha (öldü) üçüncü eşinden Salih,(sağ) Abdullah,(sağ) Züleyha (sağ) ve Hüseyin (sağ) dir.


Yaşadığı yerler; doğduğu Büyükçaltı (Xeylan kebir) köyünde çocukluğu geçti, ardından, ne yazık ki şimdi harabe olan, eski adıyla (Layegird) köyünde belli bir müddet kaldı, oradan Kayalık köyüne oradan da Elazığ Yarımca beldesine gitti, ardından yılbaşı (Safwarı) köyüne gitti, kısa bir süre kaldıktan sonra tekrar Kayalık köyüne döndü. Daha sonra 1967 yılında Bingöl merkez Bilaloğlu (Mendo) köyüne yerleşti. 1982 Anayasa evet/hayır seçimlerinde Bingöl ilinde hayır çıktığı için Kenan EVREN Bingöl'deki bütün hocaları Sürgüne gönderdi. Seyda Molla Hasan (ks) da Bingöl ili Genç ilçesine bağlı Sarısaman (Tarpaçur) köyüne sürgüne gönderildi. Sarısaman köyünde 3 (üç) ay görev yaptıktan sonra 1982 yılında emekli olup asli ikametgahı olan Bilaloğlu (Mendo) köyüne döndü. 1991 yılında Malatya iline göç ederek ahir ömrünün son 29 gününü burada idame ettirdi ve orada vefat etti.


Tahsili; Küçük yaşta kendi köyünde Molla Mustafa'dan Kur-an'ı Kerim dersini aldı, askerden önce ve askerde Aligel okuluna gitmeden kendi başına okuma yazma öğrendi, ilkokul diplomasını dışardan sınavlara girerek aldı ve en son askerden geldikten sonra medrese tahsilini yapmak için Gözerek köyünde Molla Muhammed (Sarıcanlı)'in yanında ilmî tedrisatını aldı, Seyda Molla Bahri ile o dönemde beraber ders aldı, ancak köyde medrese olmadığı için, evlere üç veya daha fazla talebe (sukte/fekii) verilirdi.


Seyda Molla Hasan (ks) sıkıntılı talebelik hayatında banyo gerektiği zamanlarda kışın derede buz kırarak banyo yapardı. Bu durumdan dolayı hastalanarak zatüriye hastalığına yakalandı. Yakınları dediler ki; çok zor iyileşir bu hastalıktan ölecek, tabi Allah'ın vaadi dolmamıştı ama akciğerleri bitmişti. Yıllar sonra Elazığ Devlet Hastanesi Göğüs bölümü Dr. Bülent KOLAÇAN'a muayene olduktan sonra göğüs filmini çekip doktora gösterdiğinde aldığı yanıt

-Bu filmin sahibi ne zaman öldü? O da;

-Bu filmin sahibi benim. Doktor:

-Olamaz bu filmdeki akciğeri kurumuş, bitmiş sen bu filmin sahibi olamazsın, çünkü böyle bir akciğere sahip olan bir insanın ölmüş olması gerekir. Oysa sen yaşıyorsun. Ben bu filmi Ankara'ya kendi hocalarıma göndereceğim sen istiyorsan seni de göndereyim. Seyda Molla Hasan:

-Eğer faydası bana varsa giderim şayet faydası bana yoksa bu yaşlılık ve hasta durumumda gidemeyeceğim. Doktor;

-Faydası sana yoktur, ancak tıbben laboratuvarlarda araştırma yaparız bilgi sahibi oluruz.

Molla Hasan (ks) doktorun çektirdiği filmden sonra yaklaşık 7 seneye yakın akciğersiz yaşadı, toplam 23 seneye yakın nefes darlığı ve solunum yetmezliği olduğunu söylerdi. Genelde hayatı boyunca çok hasta ve çileli bir hayat yaşadı. Hatta son zamanlarında bile her vakitte camii ile evi arasındaki yokuşu çıkarak camide cemaatle namaz kılmak için camiye giderdi.


Hiç bir zaman hastalığından dolayı şikayetçi olmadı. Kendisine durumu sorulduğunda; her zaman kullandığı kelimeyi söyleyerek "ben nasıl olayım benim halimi görüyorsunuz" diye cevap verirdi.


Tasavvufta; Palu'da şeyh Haydar Baba'dan kadîr-i tarikatı tasavvuf dersini aldı. Tasavvufa çok bağlıydı. İtikâf ve çileye girerdi. Hayatı zühd, takva, hilm, tebliğ ve ders vermekle geçti. Bu sebepten dolayı insanlar onu "ilmi ile amel eden, çok takva sahibi bir alim" olarak severdi. Mırıldanarak hafif bir ses tonuyla Kelime-i tevhit ve salavat-ı şerifeyi dilinden eksik etmezdi, şüpheli olan meselelerden kaçınmayı kendine şiar edinerek takva içerisinde yaşardı. Mesela; Karda köpeğin izinden gitmezdi, abdest aldığında çorap giyerek seccadenin üzerine geldiğinde çorabını çıkarırdı vb. birçok meselelere dikkat ederdi. Temizliğe çok önem verirdi, kaza namazı olmadığı halde yedi senenin kaza namazını bir senede kıldı.


İlim tedrisatına son verdikten sonra fahri imam olarak ilk, Elazığ ili Yarımca beldesinde imamlık yaptı, daha sonra Palu'ya bağlı yılbaşı (Safwarı) köyünde imamlık yaptı ardından Palu'ya bağlı Kayalık köyünde imamlık yaptı. Görev yaptığı caminin bir bölümünü (hücra) odası olarak ayırdı, burada öğrenci yetiştirmeye başladı, ardından Bingöl ili merkez Bilaloğlu (Mendo) köyüne gitti orada yine fahri imamlık yaptı ve yine orada da caminin bir bölümünü (hücra) oda olarak ayırarak öğrenci yetiştirdi. Köye imamlık kadrosu açıldıktan sonra sınava girerek köyde resmi imam olarak atandı ve orada imamlık görevini devam ettirdi. En son olarak da Bingöl ili Genç ilçesine bağlı Sarısaman (Tarpaçur) köyüne sürgüne gönderildi evini götürmeden orada 3 (üç) ay kaldıktan sonra 1982 yılında emekli oldu. 24 seneye yakın emekli olmadan ve emekli olduktan sonra Bilaloğlu (Mendo) köyünde kaldı.


Bir günü şöyle geçerdi; gece saat 01:30 da kalkardı. Teheccüd namazı, kaza namazı kılar, dua eder ve zikir çekerdi. İmsak vakti girdiğinde sabah namazını kılmak için camiye gider, zikir çeker, eğer kış ise sobayı yakar ve sabah namazını cemaatle kılardı; daha sonra camide kalarak tekrar zikir çekerdi. Güneş doğduktan sonra kuşluk ve duha namazlarını camide kılarak eve gelirdi. Evde bir saat yatarak dinlenirdi daha sonra kalkıp abdest alır, Kur'an okur, namaz kılar ve biraz kahvaltı yaptıktan sonra camiye giderek talebelere ders verirdi. Bu ders öğleye kadar sürerdi. Öğle namazını camide cemaatle kıldıktan sonra eve gelir öğle yemeğini yedikten sonra ev işleri ve dünya işlerini yapar, ikindi namazında tekrar camiye giderdi. Cemaatle namaz kılar ardından yine talebelere ders verirdi. Günde iki defa talebelere ders verirdi. Akşam namazını camide cemaatle kıldıktan sonra eve gelir akşam yemeğini yer ve yine biraz Kur'an okuduktan sonra camiye giderek yatsı namazını cemaatle kılardı. Namazdan sonra eve gelir fazla oturmadan Kur'an'dan bir kaç sure okur ve dua ederdi, daha sonra yatmak için istirahate çekilirdi.


Hayatında; sadaka-i cariye olan hayırlardan, Kayalık köyünde bir cami, Bilaloğlu (Mendo) köyünde iki cami toplam 3 üç cami ile 1 (bir) imam evi yaptırdı. 1982 yılında emekli parasıyla köyde köylüler tarafından kendisine tahsis edilen arsada bir ev yaptırdı. 1991 yılında hacca gittiğinde daha önce geçirdiği rahatsızlıkların etkisiyle çok hastalandı. Hacdan geldikten sonra köydeki evini satıp Malatya'ya yerleşti. Hacda başlayan rahatsızlığı Malatya'da daha da ağırlaşarak 29. günde 07.12.1991 tarihinde Cuma günü öğleden sonra saat 14:20 de 70 yaşında dar-ül fenadan (dünyadan) dar-ül-bekaya (ahirete) göç etti.

Mezarı; Malatya Merkez Alibaba mezarlığındadır. Allah rahmet eylesin; kabri nur, makam-ı âli, mekanı cennet olsun. Ruhuna El Fatiha.

Bu yaziyi kaleme Alan oglu Hüseyin Ayaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

@templatesyard