" Bir ülkeye gittiginizde farklı heykeler'in çokluğu dikkatinizi çekerse o ülkede bilinki; demokrasi
kültürü çok gelişmiştir.
Ama bir ülkeye gittiğinizde tek,tip ve bir veya iki kişinin heykeli heryerde dikilmiş'se bilinki o
ülkede demokrasi kültürü yoktur. "
AHMET ALTAN
- Yil 1990 veya 91 Haziran ayı olsa gerek,
- Ankara Kızılay postahanesinden Kemalist atılım veya Atatürkçü düşünce derneği adına iyi
hatırlamıyorum, Çolig Postahane Müdürlüğüne Bingöl Belediyesi adına bir koli yollanmıştı.
- O dönemde Çolig belediyesinde muhasebe müdürlüğü görevini yapıyordum.
- Belediyenin odacısını koliyi alması için postahaneye yolladım. Odacımız epeyce hacimi
geniş ,tahminen 6,7 kg ağırlığında bir torbayla odama yarım saat sonra geldi.
- Odacı arkadaşla beraber torbayı açtık,acaba belediyemize dernek ne yolayabilir,diye
merak ettik.
- Torbayı açtığımızda Atatürkün dev bir posteri çıkmıştı. Bende işimize yaramayan bir
malzeme olduğu için posteri tekrar torbaya geri koyup, muhasebe müdürlüğümüzün
deposuna yolladım.
- Yaklaşık iki hafta sonra Kemalist bu dernek tarafindan belediyemize epyce yüklü bir
fatura ödemesi gelmıştı. Fatura'nin tutarı o dönemki resmi kur fiyatlarına göre tahminen 4,5
bin mark bugünkü dolar tutarındaydı.
- Bende böyle bir siparişimiz veya ihtiyacımız olmayan posterin fatura ödemesini yapmadım.
Ve faturayı sümen altında beklemeye aldım.
- Yine iki hafta geçmeden santral memuremizden bana bir telefon bağlandı. Karşımdaki
muhatab, bu derneğin başkanı veya sekreteri Hikmet bey isminde bir şahıstı.
- Hikmet'in soyadı gelen fatura ve yazılardan hafizamda kaldığı kadarıyla ya Çetin, Ya
Tekin'di.
- Hikmet'li bu iki soyadına'da aşina (tanıdık) oldukları için yıllarcada olsa unutmadım.
- Biri Lice'li Hikmet Çetin bakanlık yapmış CHP'li, diğeri Çolig/Elekraglı MHP lı Hikmet Tekin
Çolig'de belediye başkanlığı yapmış, nam-ı değer Karayılan,
- Bu iki soyadlı Hikmet'ler benim için çok olumsuz lüzumsuz ve değersiz kişiliklerdi. Çünkü iki
isimden Çetin Lice'nin kurmanc (kırdas), Tekin ise Çolig'in Kırd (zaza) kürdüydüler.
- Ama ikiside asıl ve nesilerini inkar eden başkalarının değirmenine su taşıyan haramzade-
diler. Neyse ben, telefon görüşmemize geleyim.
***************
- Benim'le Kemalist derneğin başkanı arasında kısaca şu konuşmalar geçti.
- Hikmet ....., muhasebe müdürüylemi ? görüşüyorum,? dedi.
- Evet ! ben Orhan Zuexpayıc (Kaya) muhasebe müdürüyüm.
- Beyefendi bizim bir fatura ödememiz vardı, Atatürk'ün posterini size yollamıştık. Ne oldu ?
- Bende, Hikmet Bey bizim böyle bir siparişimiz yoktu. Neden ihtiyacımız olmayan
posteri belediyemize yolladınız.
- Hikmet bey bu sorularıma demek alışık,değildi. O güne kadar Hıkmet Bey kimseden böyle
ters cevap almamıştı.
- Hikmet Bey o güne kadar aldığı cevaplar, efendim,başgöz üstüne,emrin olur,kısaca bir sözü iki edilmemiş,
- Bu sorum Hikmet Bey.. denilen zatın adrenali'ni birden yükselterek bana sözlü saldırmaya
başladı.Bende onu sakinleştirmeye çalışmakla beraber karşısındaki insana böyle sözlü
saldırı hakkının olmadığını anlatmaya çalışıyorum.
- Hikmet Başkan mı, Başbuğmu denilen zat benim bu sakinliğim onu çok daha tedirgin ve
saldırğanlaştırdığını his ediyordum.Bende sorularımı gayet sakince ona izah ediyordum.
- Netice telefon sataşmalarımızla bu işin çözülmeyeceğini kendisine ifade ettim.
- Hikmet Bey denilen zat Belediye reisile görüşmek istedigini, kendisine reis'in telefonunu
bağlattım.
- Belediye başkanımız o dönem Selhaddin Kaya'dı. Reis poster ve fatura ile ilgili durumdan
haberdardı.
- Hikmet efendi reisle konuşmasında beni şikayet edip, muhasebe müdürünüz bana karşı
saygısızca davrandığıni ifade etmeye çalışırken, çok sert bir reaksiyonla karşılaştı.
- Selhaddin Kaya'da Hikmet denilen insanlıktan nasibini almamış bu ucube'ye benim bu
olaydan haberim vardır.
- Bu poster'in fatura bedelinide ödemeyeceğim. Çünkü ihtiyacımız olmayan böyle emrivaki
ödemleri kusura bakmayın kabul etmiyorum. Hikmet denilen bu zat bu defa bunun hesabını
vereceksin, seninle görüşecegiz gibi tehditler telefonda savurmaya başladı.
- Hikmet Bey kısaca Kaya lara çarpmış, bu cevaplarımız karşısında çok fena sendelemiş, bir
sarhoş gibi sağa sola çarpılmıştı
- Tabiki bu telefon konuşmalarını bende dinliyorum. Selhaddin Kaya çok sert bir reaksiyonla
bu ukalayı susturdu. telefondan şunu anladım ki ! Hikmet ... posteri tekrar Postahneyle iade
talebinde bulundu.
- Posterli torbayı tekrar iadeli ve bedeli Kemalist dernegin ödemesi koşuluyla geri yolladık.
*************
- Hikmet ....Başbuğ denilen bu kişilik o dönemde Türkiye'de 2.500 toplam belediye olduğunu, sa-
dece Çolig Belediyesi bize problem yaşattığını, söyledi. Tabiki bu poster ve ödemesi bizim
için adetta bir inatlaşmaya dönüşmüştü.
- Düşünüyorum yıllarca Kemalizm kisvesi altında bes lenen bu güruhlar farklı dernek ve örgütlenmeler
adı altında rant peşindeydiler. Bu belediylerin büyük çoğunluğu bu posterleri Hikmet'in konuşmalarından
aldığına tanık olmuştum. Tektip kişilik, diktatöryel bu poster ve putperestliklerden bu
coğrafyamız neler çekmiştir. Orta-Dogu halklarının kaderi nezaman değişecek,
Selam ve saygılarımla,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder