39 Yıl Sonra Şakir Elçi-
M. Emin Coşkun
Paz, 03/03/2013 - 11:25 Hüseyin Turhallı
33 Yıl Sonra Şakir Elçi (3 Mart 1980)
Marta ayı geldiğinde sinsi bir hüzünle karışık yüreğim bir öfke topuna dönüşür.
Tam 33 mart geçti aradan. Tıpkı 33 kurşun gibi. Her seferinde yüreğimi 365 defa delip geçen kurşunlar.
Her nedense insan kendi yakınını yazamıyor. Büyük olasılıkla bu, çocuğun kendine idol seçtiği kişiliği bir başkasına anlatmasında eksik kaldığı hissine kapılmasındandır. Gelecekteki devrim günlerimin kahramanı, idolüm ve sevgili dayım Şakir Elçiyi bu nedenle bir türlü tarif edemiyorum. Kalemimi dişliyorum, parmaklarımı yiyorum ama bir türlü içimdeki Şakir Elçi’ye yetişemiyorum.
Tarih 12 Mart Muhtırası diye tabir edilen 12 Mart 1971’i gösteriyordu. O zamanlar daha 8-9 yaşlarında idim. Okuldan geldiğimde Darayeni’deki (Genç) evimizde adeta bayram havası vardı.
Dayım bize gelmişti. Neden geldiğini bilmiyordum, bilmem de gerekmiyordu. Şakir dayım bize gelmiş ya! Bu yeterliydi.
Dayımın bizde kaldığı günlerde gazete bayiinden 4 nolu abone olarak bir yada iki gün sonra elimize ulaşan gazeteleri alarak eve ulaşmadan önce resimleri ve büyük punto başlıkları önce ben kontrol ederdim.
O günkü gazeteler çok ilginçti. Tümü vesikalık fotoğraflarla dönatılmıştı. Birinci sırada Deniz Gezmiş yer alırken arkasından Yusuf Aslan, Hüseyin İnan Ömer Ayna gibi isimler sıralanıyordu.
Fotolara baktığım her seferinde müthiş heyecanlanıyordum. Zira bu fotoğrafların içinde dayım Şakir Elçi’nin fotoğrafı vardı. 8-9 yaşlarındaki bir çocuk için bu olağanüstü bir haritaydı. Yani bütün Türkiye, Türk Ordusu, Polisi, memuru, ajanı fiti, fitnesi hepsi bir olmuş benim dayımın peşine düşmüşlerdi. Ve dayım da bizim evdeydi.
Uçarak eve geldim. Gazeteyi gizliden anneme verdim.
Bu kadar itin ve mitin peşine düştüğü dayım yakalanarak Diyarbakır Zindanına atıldı.
Daha sonra 74 affıyla herkes gibi o da dışarı çıktı.
Şakir Elçi 1975’lerden sonra Kürd ve sol örgütlerin ayrışma ve çatışmalarından ciddi boyutlarda rahatsızdı. Devrimci-Demokrat hareketler arasındaki çelişkileri gidermeye ve birleştirmeye çalışır. 1975-1980 yılları arasında Bingöl-Diyarbakır arasında mekik dokur. Ancak çatışmalar giderek şiddetlenir.
Şakir Elçi örgütler üstü bir konuma ve siyasete sahip olduğu için hedef haline geldi/getirildi.
Şakir Elçi DDKO kurucularındandır. DDKD içinde aktif rol almasına rağmen birleştirici kişiliği nedeniyle diğer siyasetler tarafından da sevilip sayılıyordu. Başka siyasetler içinde bulunan yurtsever-devrimci şahsiyetler onun bu birleştirici kişiliğinden hep övgüyle söz etmektedirler.
Şakir Elçi’nin yakın arkadaşı Metin Altıok Sivas Madımak oteli yangınında yaşamını yitirmeden önce eşi Nebahat Altıok’a Şakir Elçi için yazdığı satırlar hafızlara kazınacak niteliktedir. “Nebahat sevgilim, Bingöl'e gelir gelmez aldım kötü haberi; Şakir Elçi'yi kent alanında beş kurşunla vurmuşlar, ölmüş. Şiir düşkünü güzelim Kürd, iki çocuk babası herkesin meccani avukattı Şakir kardeş öldürülmüş. Sana anlatmıştım beni yemeğe davet etmişti evine. Rakılar içip şiirden, Cigerxun'dan Nazım'dan söz etmiştik. Müthiş sarsıldım. Ne kadar üzüldüm bilemezsin." "Benim kanım Şakir'inkinden daha kırmızı değil”. Amaçları hepimizi yıldırmak. Hevesleri kursaklarında kalacak...”
Şakir Elçi vurulduğunda 18 yaşında idim. Şimdi 50’sini aşmış orta yaş üstü biriyim. O mahşer sürecinde yaşadığımız, öfkeleri, acı ve hüzünleri genç kuşakla paylaşmak istedim.
Dizlerim titriyor artık. Dizlerimizin titrekliği çıktığımız merdivenin yüksekliğindendir.
Ve 3 MART 1980..
Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi 1. Sanıf öğrencisiyim. O yıl çok kar yağmıştı bu nedenle Genç-Diyarbakır yolu ulaşıma kapanmıştı.
Diyarbakır’a gitmek için kamyonla önce Van’a oradan da Amed’e otobüsle aktarma yaptım. Otobüste tanıdık bir sima ile karşılaştım.
Siverekli A.T.. dayım Şakir Elçi’yi yakından tanıyordu.
Biz siverekli A.T ile otobuste 3 mart gunuv e Dayimin vuruldugu saatlerde o sohbeti yapiyorduk.
Bu sohbeti yaparken onun vuruldugundan haberimiz yok.
Bana “Şakir Elçi’yi uyardıklarını, ancak kendisinin Diyarbakır-Bingöl hattını terk etmediğini ve bile bile ölüme gideceğini" söyledi.
Hatta bir keresinde A.T’ye “Beni vurmak için karar almışlarsa her yerde vururlar! Bingöl’de ölmek evladır “ demiş.
T.I.T.(Turk intikam Timi olsa gerek) imzalı tehdit mektuplarını alan Şakir Elçi’nin Bingöl’den ayrılması bizlerin ve ailesinin telkin ve uyarıları da sonuçsuz kalmıştı. Diyarbakır'a gelir gelmez dayım Şakir Elçi’nin. ölüm haberini duydum. Bayılmışım....
Kendime geldiğimde Mart günüydü. Elazığ üzerinden Bingöl’e geçinceye kadar iki günlük zaman geçmiş ve cenazesi kaldırılmıştı. O kadar sevdiğim ve kendime idol aldığım dayımın cenaze törenine bile katılamamıştım….
Yetişemeyen sadece ben değildim, Amed, Elaziz, Dep, Dersim, Muş, Bedlis, Van ve Tatvan’dan yola çıkan binlerce kişi kar nedeniyle cenazeye yetişememişlerdi. Yolu sadece kar tıkatmıyordu, Jandarma ve Polis de diken gibi yolların üzerine dikilmişti. Bir çok insan da bu engele takılıp gelememişti.
5 Mart günü Amed’den bir gurup gelmişti. Amed’e gelirlerken bir gün boyu nezarethanede tutulmuşlardı. Vadat Aydın’ın dedem Haci Cemal Elçi ile gece sabaha kadar tartışıp sohbet ettiğini hatırlıyorum.
Ve aslında ben dayımı Vedat Aydın’ın dilinden tanımış oldum.
Orhan KAYA’nın Şakir Elçi’nin yaşamıyla ilgili olarak yazdığı şu belirleme oldukça önemli.
“Şakir Elçi'nin şehadettinde 82 yaşında olan babası çok bakımlı ve sağlığı yerindeydi. Şakir'in ölümü onu çok sarsmıştı. Çolig'in bir dönem tercümanı, avukatı, memuru kısaca akil adamı olan H. Cemal'in yüreği Şakir'in şehadetini kaldıramıyordu. Şakir o yüreğe çok ağır geldi. Şakir'in şehadetinden 2,5 yıl sonra 10 Ekim 1982'de vefat etti. Cemal Elçi'nin vefatı çok trajik olduğu gibi kafalarda bazı soru işaretleri bırakıp, sırlarıyla beraber rahmete gitti.”
Seyidxan Kurij ise bir dörtlükte onun için şöyle diyor.
“Şakir Laj Cemal Fariso
Şı wend bı awukat Kırduno
Waşte yı xelasiye Welato
Bekfitne na qesas xue vera wo
Şakir warze azıj'uno
Xâlun yî peye Şex Şerifo
Werre tûı tı fıre şi baxce Şehiduno;
Şı Şakir, Şı Şakır tı zerkot welat xuwo;in”
Şakir Elçi 3 mart 1980 de Çewlik’te ırkçı şoven faşist güçler tarafından katledildi.
Dayım, yoldaşım, Kürdistan halkının yiğit evladı Şakir Elçi;
Şehadetinin 33. Yılında bu halk, ve binlerce yürek seni anıyor mücadele izinde yürüyor.
Mehmet Emin COSKUN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder