Ayaktakiler sol başta Mehmet Hayri Durmuş,ortadaki kardeşi Şah Hüseyin
Durmuş, Kazaklı kişi (X)
" Bîngol şewitî mıj dûmane stranı'nın kahramanı "
- 2009 yılında Zeki Yıldız'ın anısına " Bingol Şewiti mıj dumane " başlıklı bir
yazı kaleme almıştım.
- Bu makalemde Zeki Yıldız'la beraber dağ kadrosunda yoldaşlık yapan
Çolig'li hemşerim merhum Hüseyin Aydoğmuş Hoca (Hüs Pirun) bana
aktarmış olduğu ve hafızamda kalan
anekdotu kısaca alıntı olarak aşağıya şu cümlelerle aktarmıştım.
*********************
- Zeki Yıldız 12 Eylül darbesinde dağa çıkan ilk kadrolardandı.
- Zeki Yıldız'ın gerillacılık yaptığı dönemlerde yakın mücadele arkadaşı
Hüseyin Aydoğmuş hoca gerilla anılarını bazen bize anlatırdı.
- Hafızamda kalan bu anıları mutlaka yazmaya çalışacağım.
- Zeki Yıldız , Bingöl ve çevresinde özellikle Akdağ "Ko Spi" eteğinde
bulunan Kelaxsi köyü'ile olan ilişkileri halende anlatılır.
- Özellikle yaşlı olan kesimlerle diyalogları ve tarihi duyarlılığı olan
yurtsever insanlar üzerinde iz bırakmıştı.
- Zeki Yıldız'la sanaat okulunda beraber okuyan ve sonradan şehid olan
M.Sıddık Bilgin'nin babası , Şeyh Şerif Kelaxsinin yeğeniAbdülaziz
efendi' ile Kelaxsi köyünde yakın-dostluk ilişkisi kurar.
- Zeki Yıldız Abdülaziz efendiyi o kadar etkilemişti-ki,sohbete bize anlata, anlata
bitirmezdi.
- Zeki Yıldız Bingöl ve çevresinde 2 yıla yakın gerillacılık yaparken
23 ağustos 1981 de kendi köyü Qumık civarında şehadette ulaşır.
- Çok iyi hatırlıyorum bu çatışma'da bir askerde ölür.
- Zeki'de böbrek hastalığı vardı.
- Böbreği sürekli taş ürettiği için ,sürekli sancı ve ızdırapla yaşıyordu.
- Şehit edilmeden evvel hastalığı bakım ve tedavi gerektirdiği için de
köyüne yakın alanda gerillacılık yapıyordu.
- Evli ve çocuklu olan Zeki Yıldız'in eşi halen Almanya'da yaşamaktadırlar.
********************************
Şair ve yazar Îlhami Sertkaya
- Îlhami Sertkaya hemşerimi bundan iki yıl evvel Hollanda da ziyaret
ettiğimde Zeki Yıldız'ın anısına
yazdığım makaleyi okuduğunu ve çok duygulandığını bana aktarmıştı.
- Îlhami hemşerimle sohbetimiz esnasında gerilla anıları üzerine epeyce
sohbet ettik.
- Zeki Yıldız başta olmak üzere çağdas Yado (MIÇE) Mustafa Ayçicekle'de
gerillada yolları kesişir.
- Îlhami arkadaşa anılarını anlatırken o güçlü hafızası ve anadili
KIRDKI/zazaki sürükleyici anlatımı doğrusu beni cezb etti.
- Îlhami arkadaş gerilla yaşamını anlatırken KO SPÎ,Sülbüs,Şeytan dağı,
Sılo deresi,Merg Mir......
- Velhasıl gezdiği o görkemli doğanın ayak izlerini hayıflanarak anlatırdı.
- Anlatımında , kendisinde hep oranın hasretini görebiliyordum.
- Bu duygularını bazen Orhan bıra ,
Rençber Êziz'in "Ez Niweşo miun cılundo"deyiri/stranının
bazen defalarca müzğini tekrar,tekrar dinleyerek hasretimi gideriyorum.
- O bir Çolig sevdalısı ve aşığıydı
- Çünkü Îlhami Hoca'nın yüregi sürgüne dayanamıyordu.
- Îlhami Hoca'yı dinlerken Kürd aydını ve siyasetçisi Nureddin Zaza'nın
sürgün tarifi şu sözleri hatırıma geldi.
" Ülkesini terk etti ve dünyaya açıldı. Tanrı sürgünlere
rehberlik etsin !
Însanların arasından geçtim, bana baktılar, ben de onlara;
ama birbirimizi
tanımıyorduk. Sürgün her yerde yanlızdır ! "
- Bu anılarını şiir,roman ve kısaca edebi çalışmalarının eserlerinede
yansıtmıştır.
- Îlhami hemşerimde 12 Eylül darbesiyle öğretmenligi bırakır.
- Kurdistan'ın özgürlüğü ve bağımsızlığı için mensup oldugu anti-sömürgeci
Kürd "KAWA" hareketinin dağ kadrosu gerillaya katılır.
- Gerillada kaldığı iki yıl ağırlıklı olarak Çolig ve çevresinde mücadelesini
sürdürür.
- Îlhami Hoca nın gerilladayken Zeki Yıldızla defalarca karşılaşırlar. Yaşadığı
anıları kaleme alıp, bana göndermesini istemiştim.
- Sağolsun, hiç tereddüt etmeden aydın,siyasi ve edebi kişiligi gereği geçte olsa
bana anılarını çok ustaca yazarak gönderdi.
- Anılar eğer yazıya dökülmese kaybolup,gider.
- Anılar yazılırsa hem tarihimize,hem coğrafyamıza ,hem kültürümüze sosyal
ve siyasal yaşamımıza büyük katkı sunduğu gibi,aynı zamanda yazılı bir
kaynakta oluşturur.
- Îlhami Hoca ile Zeki Yıldız gerilla anılarındaki ilişkilerinde kendilerine özgü
bir dağ "gerilla" dili vardır.
- Dağda doğanın melodisine,insanlarımızın ezgileri karışıyor.
- Îlhami Hoca'nın kaleme aldığı gerilla anılarında da bunu göreceksiniz.
**************************
ÎLHAMÎ SERTKAYA ÎLE ZEKÎ YILDIZ ARASINDAKÎ GERÎLLA ANISINI; ÎÇERÎK VE ÎMLA KURALLARINA DOKUNMADAN OLDUĞU GÎBÎ YAYINLIYORUM.
Merhaba bıra Orhan ;
Xêyli waxto ke mı waşt derheqê Zekî Yıldız ser o tayê eleqedarê xo seba to bınusnî, la mı fırsend
nêdî. Nıka kılmek bünusnî;
"Türkçesi, Merhaba Orhan kardeşim, uzun zamandır istiyordum ki ! Zeki Yıldız la ilgili anılarımı sana yazayım. Ama fırsat bulamadım. Şimdi sana kısaca yazayım."
**********************
-Yıl, 1981, şubat sonuydu galiba.
- Durmuş Çoşkun Kıvrak komutasındaki askeri operasyon başlamıştı.
- Karer ve çevre köyler, dinlediğim Rus işgalinden çok daha fazla bir zalimliğin
pençesindeydi.
- Kar, kat be kat yağmış, köyler, insanlar adeta kara gömülmüştüler.
- Zaten yazın ve sonbahar başaramadığı 'yakalanmaları', kışın avantajlarını
kulanarak becermek isteniliyordu.
- Bir grup devrimci yakalanmış, Veli Geçit ismimdeki devrimci katledilmişti.
- O silah sesini duyabileceğim kadar bir mesafedeyim.
- Adını artık anacağım bir sessiz kahraman olan Emin dayı(Emin kışın) bir gece
karanlığında, buz olmuş bedenimle, (zaten yakalanmazsam bile, donarak
öleceğim kesin olan bir durumda) bana kahramanca kapıyı açmış, o askeri
kuşatmadan, ölümü göze alarak, beni kurtarmıştı.
- (Geçen aylarda vefat eden bu kahraman dayımı, tekrar saygıyla anayım)
- Ertesi akşam 'kendime gelmiş, devam eden operasyonda, yola koyulmuştum.
- Kaldıgım kömde, yaklaşık yirmi gün kalmıştım.
- Artık ortalığın sakin olduğunu, askerlerin geri çekildiğini öğrenmiş, ertesi
sabahın şafağında, dağa doğru yıla koyuldum.
- Axbinek kırsalından, Hop yaylası çevresindeki tümsekte olan iki köme doğru,
vadide ilerliyorum.
- Amacım o kömlere ulaşmak.
- Kömün alındaki derecikten, karşıya, kömün yamacında ilerliyorum.
- Şafağın alacakaranlığını adeta az aydınlatan karın beyazlığıydı.
- Köme yaklaşık iki yüz metre yaklaşmıştım.
- Kömden çıkmış bir karanlık noktadan gelen ses ile dikkatlerim ona yöneldi.
- Nokta bana yaklaştıkca büyüyor, insan bedenine dönüşüyordu.
- Ses de netleşiyordu.
- Kimsin? Ellerini kaldır!
- Garip bir durum ! O kadar operasyonlar atlatmış, maalesef 'askerlerin
tuzağına ' düştüğumü sandım.
- 'On dörtlü' denilen silahım, kat be kat elbiselerimin altında, kemerimdedir.
- Ne yapsam! Hiç olmazsa, (bu tuzakta, başlayacak çatışmada kurtulacağım
çok zorsa da,) karşı tarfa da bir tek olsa bile kayıp vererek, ölmeliyim'
diyorum kendimce.
- Mutlaka vereceğim cevaplarlar 'askerleri oyalayarak, silahımı alayım
diyorum.
- Ama karşı ses, acele ediyor;
- Sana diyorum! Kimsin sen! Ellerini kaldır!
- Ya ne oluyor! Kimsiniz siz? Ben kömüme gidiyorum. Sizin benim kömümde
ne işiniz var?
- Kimsiniz siz?
- Son kez diyorum! Ellerini kaldır! Teslim ol!
- Ya el nedir? Teslim nedir? Benden ne isyiorsunuz?
- Bu 'teslim' kelimesi bana öyle soğuk ve tuhaf geliyorki, tepeden tırnağa
sızlıyorum.
- Sinirden mi, tuhaflıktan mı bilemem.
- Ses sahibinin yanında, bir karanlık beden daha belirlendi. silahları bana
doğru uzanmış, sesleri ve kendileri de yaklaşıyorlar.
- Elim gövdemde, pardesümün altına uzanmış.
- O lanet caket, iki kat famile, sanki 'ondörtlüyü' tutmuş vermiyorlar.
- Bu duruma kızıyorum.
- Ama zaman 'an' olmuş. Daha da yaklaştılar bana.
- Aniden başlarındakilerini puşu sandım, elbiselerini de 'yabancısı olmadığım
o kıvrımlı, kalın' elbiseler sandım.
- En önemlisi de seslerini alışık sesler sandım.
- Hemen de aklıma, sıkça karşılaştığım grup geldi. 'Onlar olmasınlar mı'?.
- Bunu düşünerek, beni de az buz tanımaları için bir 'söylemde' buylunuyorum;
- Ya ne bileyim! Hani benim yani...!
- Diğer elini de kaldır!
- İşte bu ses, tam yakınımda ve aynen de Zeki'nin sesiydi.
- Xwezil disa zar buma! Zeki!
- Türkçesi, " keşke yine çocuk olaydım."
- Türkçesi, " keşke yine çocuk olaydım."
Ruhu şadolsun, anısına saygıyla.
YanıtlaSil