33 KISIYDILER MUHYEDDIN AYDARIN KALEMINDEN (ALINTI YAZI)




ŞEYH SAÎD HAREKETÎ bastirildiktan sonra BÎCAR TENKÎL hareketiyle , Colig'in/ Dareheni- Yexki/ULYAN bölgesinden suçsuz kadin,çocuk yaşli demeden 33 Kürd köylüsünün götürülüp, VALER köyünde yakılmasi olayini kaleme alan mamoste Muhyeddin Aydar'in bu çalışmasını sizinle paylaşıyorum.
Ceberrut Kemalist, Türk irkcilarinin Kürd cografyasinda yaptiklari bu katliama Ahmet Arifin siirinden bir pasajda aktariyorum.
Selamlar,
33 KURŞUN ŞîîRî
Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız
Karşıyaka köyleri, obalarıyla
Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu,
Komşuyuz yaka yakaya
Birbirine karışır tavuklarımız
Bilmezlikten değil,
Fıkaralıktan
Pasaporta ısınmamış içimiz
Budur katlimize sebep suçumuz,
Gayrı eşkiyaya çıkar adımız
Kaçakçıya
Soyguncuya
Hayına…
Ahmet Arif
Muhyeddin Aydar
33 KİŞİYDİLER
Suç kanıtı karanfiller kırmızı, Savcı sormadı, yazıcı yazmadı. Kanlı bir gömlek değildi Tüfek, tabanca bıçak Karanfildiler. Karanfildiler, hem de kırmızı, Alındılar durdukları yerden Açık alandan, Güneş’ten Evlerin, bulutların önünden Yakalandı götürüldüler 33 karanfildi, 33 de (Yandı gitti), uçtu gitti, Aydınlık düşlerin, toprak saksıların Yağmur sonlarının sevinci Yazlardan inen sıcak Sorgusuz, duruşmasız. Karanfiller hem de kırmızı 33 karanfildi, 33’ü de kırmızı 33 de yandı gitti.
Zaza tarihinde “SERA VEŞAYİ” dedikleri bir dönem var; zor yıllar derler Zazalar. Köylerin yakılıp yıkıldığı 1927 -28 yılları… Genç ilçesine bağlı ULYAN (çevirme) köyü civarından, Çabakçur, Peçar ve Lice milislerinin öncülüğünde çoğunluğu çocuk ve kadın olan 33 insan alınır. Yalın ayak, dikenli sarp patika arazide yürütülürler, ayaklarına diken batan çocuklar bu acıya dayanmayıp ağladığında asker ve milisler ağlayan çocuklara yürü ağlama size” KIRMIZI AYAKKABI” giydireceğiz der ve gülüşürler. Bu acı ve eziyet içinde nereye götürüldüklerini, akibetlerinin de ne olacağını bilmeyen bu insanlar VALER (Çaytepe) getirilir. Gecenin karanlığında toprak bir eve doldurulurlar. Kapı ve pencereler çivilenir. Bunu gören köylüler çocuklarını alıp TAVZ* köylerine sığınmak isterler ama TAVZ kabul etmez, dağlara sığınırlar. Çalı-çırpı odunlar toprak evin etrafına ve üstüne yığılır, saman ve otla beslenir. İçinde 33 insan bulunan bu ev ateşe verilir.
Toprak damdan feryat-fiğan sesleri yükselir. Bu bağrışma ve ağlamalar gökyüzünü kaplar ama ne duyanları vardır ne de görenleri, yüreklerin dayanamadığı mahşeri bir gürültüdür. Ateş kurbanlarını küle çevirmek için alabildiğince coşmuştu, rüzgar’ın onu lanetlemesiyle en yakıcı halini almıştı. Düzenin vanpirleri; NERON’un ROMA’yı ateşe verirken attığı kahkahalar gibi, kan çanağına dönüşmüş gözleriyle zebanilere dönüşmüşlerdi.
Bir müddet sonra ateş yığınları arasından, her tarafı tutuşmuş, ateş topu halinde dışarıya fırlayan bu kız çocuğunun “AY DAYEEEEE…! AY BAWOOOO…! Diye ağlaşıp kendisini söndürmeye çalışırken…” O, Ay kadar küçük güzel kızın tekrar ateşe atılışına Gökyüzündeki Ay dahi tahammül etmeyip, kara bulutların arkasına saklandı, lanet yağdırırcasına bir daha görünmez oludu.
Şafakta ateş sönmüştü, 33 insan yanıp kül olmuştu. Yaşadıkları topraklarda bir gerçeği söyleyecek kadar özgür olamayan insanlar… Bu gerçeği kuşdili tarzıyla konuşarak aktarmışlardı son nesle kadar. Ne adlarına ağıtlar yakıldı ne de şiirler yazıldı, ne de anıtlar yapıldı. Fatiha dahi okunmaz oldu. Çünkü onlar ümmetin yetimleri ve yaşadığı coğrafyanın kimsesiz çocuklarıydı.
ZİKTE yaylalarında, ZİKTELİLER bu insanları yad ede dursun. Biz şairin diliyle yad edelim, belki bundan sonra yad edenler olur.
“Saçlarınızı çözsün bulutlar ra’d kılsın naleler, Haşre dek yansın yakılsın kabriniz üzre laleler” (Bulutlar saçlarınızı çözsün, iniltiler gök gibi gürlesin, kıyamete kadar kabrinizin üzerinde laleler yansın, yakılsın)
Not: O dönem burada askerlik yapan ve o bölükte görevli Balıkkesir’li askerin, emekli öğretmen İskender Aç’ın doktor yeğenine anlatısıdır. İskender Bey olayın doğruluğunu araştırıp yeğnine bildirmek için bana teyid ettirip yeğenini bilgilndirmişti. Yıl 1990
*1925 olayında TAVZ bölgesinin, ZIKTELİ kardeşlerine ihanetini ve acımasız davranışlarını yazacağız, karanlıkta kalmış bilinmezlerini Tavz gençliği öğrenecektir. Çabakçur, Lice, Kulp, Peçar ve Fis şeyhi milislerinin nasıl ZİKTELİLER’e karşı vampirleştiklerini de yazacağız, artık hiçbir şey saklı kalmayacak, bugün yurtseverlik ve dindarlık tasarlayanların atalarının ne karanlık işlere karışıp Kemal ve İsmet’e hizmet ettiklerini her kes bilecek. Yaklaşık 100 yıldır günah keçisi saydıkları ZİKTELİLER neymiş her kes görecek. Onurları ayaklar altına alınmış ZİKTELİLER hala düşünmezler mi? Unutmayın fakirlik ONURSUZLUK değildir. ONUR insanın en büyük sermayesidir.




















Orhan Kaya Mamoste Muyeddin Aydar,Kürd tarihinde 33 rakami ne hikmetse bende ugursuzluk,feryat figan seslerinin yankilanmasidir. Vandaki 33 kursun, yine Sirnan/Kur köyünde anlatilanlara göre 33 Kürd köylüsü, Valer katliami bugün yazdigin olay hakeza, bu sirlarinsifresinin (anahtari) tarihimizi yazmaktan gecer. Belki daha nice 33'ler karsimiza cikar. Ismail Besikci hocanin dedigi gibi (Kürdler artik tarihini yaziyor sözü.) artik gerceklesiyor hayallerimiz. Nasilki ! inancimizda derler ya bazi ilahi sirlarin acilabilmesi icin belirli sayida tesbihin veya salavatin cekilmesi gerekir. Iste tesbihin (33) sayida olmasinin tilsimi bundan olsa gerek, 1925 hareketinin günah ve sevaplariyla yazilmalidir. Tarihimizin gercekleri acida olsa bazi ailelere ,cevreler,asiretler adina ne derseniz deyin,yazarken duygularla hareket etmemek ve hasasiyetlere dikkat etmek gerekir. Tabiki yazilirken o dönemin nesnel tarihi,siyasi konjüktürel durumunu iyi bilmek gerekir. Örnegin Tawz asireti 1925 hareketine aktif katilmasalarda ,Seyh Abdullah Melekani ailesine sahiplenmis ve korumasinida bilmistir. Bu konuda Melekan Seyhleri kitabinda detaylar yazilmistir.Yine Karerdeki Xormek asireti hareketin karsisinda ileri gelenleri yer alsalarda, mesela Can Seyhlerini hemde kalabalik ailelerini uzun süre himaye etmistir.Ben bu olaylarin hepsini kalame aldim. Hatta ben ülkedeyken , Karer/Korikan köyünden yasli bir amca vardi sanirim ismi Mehmet Kaplanseren olsa gerek Can Seyhleri ailesi yaninda sanirim, Valerli Sadik beyin ailesinden kadin,kiz cocuklari himaye etikleri hafizam beni yaniltmiyorsa böyle bir olayda yasanmistir. Bu konuda bilgilerinide bizimle paylasirsan sevinirim. Kalemine kuvvet diyeyim, bu tarihi olaylari edebi bir dile engüzel sekilde kaleme vuracaginida bilenlerdenim. Seni yazmamana engel olmaya calisan ve kücük hesaplar pesinde olan ,barikat kuracaklar cikacaktir. Senin kaleminin mürrekebinin gücüne dayanamayacaklarini simdiden söyliyeyim. 
Yolun acik olsun, ne mutlu sanaki o inancli dava adamlarinin bir torunu olarak ruhlarini sad ediyorsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

@templatesyard