ŞEYH SAÎD HAREKETÎNDE YER ALMIŞ DAREHENÎLÎ ÎSMAÎL AĞA VE DÎRENÎŞÇÎ OĞLU YUSUF AĞA'NIN ÖYKÜLERI ?



 ŞEYH SAÎD HAREKETÎNDE YER ALMIŞ DAREHENÎLÎ ÎSMAÎL AĞA VE DÎRENÎŞÇÎ

  OĞLU YUSUF AĞA'NIN ÖYKÜLERI ?




                                                 Ismail Ağa sol baştaki siyah kalpaklı, Feqi Hesen
                                                  Modani ,sağ taraftaki açık kalpaklı resim.




Tarix Cebaxcuri helbestimden bir dörtlük ;


Weverî Royî Muradî ra yew veng bibi berz,

Waharî nê vengî Îsmaîl Axayî Darê Hênî û Feqî Hesenî Modûn bi,

Vatên "Ma zi terarekî xo kerdo,ma pawey to yî.

Ma waharî dewa yî,na dewa ma ser o deyn a".

                                  Orhan Zuexpayıc


Şiirimin türkçesi  


Murad nehirinin karşısında bir ses yükseldi,
Bu ses Darehenili Ismail Ağa ile Modanlı Feqi Hesenin sesiydi,
Diyiyorlardı ! Biz hazırlığımızı yaptık, sizi bekliyoruz.(Şeyh Said)
Biz bu davanın sahibiyiz,ve bizim üzerimize borçtur,


*************************


 Yazılmayan tarihimizin saklı yasamlarından biride kuşkusuz,
Îsmail Ağa ile oğlu Yusuf Ağa'nın trajik hikayesi yazılmaya değerdir.
Coğrafyamızda kadim bu ailenin duyarlı bireyleriyle  görüştüm.
Hazırladığım sorulara sağolsunlar  !
en ince ayrıntılara kadar şifahi ve yazılı bana anlatmaya yardımcı oldular.
Bugüne kadar neden ailenizin bu yaşadıkları trajedileri yazmadınız,diye sordum.
Tabii gerekçeleri bana anlatırken çok mütevazi haklı nedenlerini, anlayışla karşıladım.
Ve devamla biz eğer yasadıklarımızı anlatırsak yanlış anlaşılır.
Ve belli çevreler kendi reklamlarını yapmak istiyorlar,derler.
veya ön -plana çıkma hevesleri var,diyeceklerdir.
Ailenizin bu iki degerini ben yazacağım deyince,çokta sevindiler.
O yüzden Kürd tarihinde bir çok aileyi yakinen takip,ediyoruz.
Bu ailelerden bazılarıyla geçmişe dayalı tarihi ve ortak kaderimizde vardır.
Malesef, onlar üzerine çok şeyler yazılıp,çiziliyor ve bizde seyir ediyoruz.


********************

1925 Şeyh Said hareketinde Çolig,Dareheni çevresinde nüfuzu çok geniş bir aileden bahs ediyorum.
Gerek Osmanlı dönemi,gerekse cumhuriyetin ilk kuruluş dönemi,
ve gereksede 1950'li yıllarda çok partili dönem,
ve sonrası bu ailenin bireyleri Çolig ve Darehenide siyasetinde ön-planda olan bir ailedir.
Düşünebiliyormusunuz ? 1925 hareketi üzerine epey yazılar kaleme aldım.
hareket bastirıldıktan sonra ,
Yado'nun gurubu,
Ömere Faro'nun gurubu,
Ahmed Sever gurubu,
Şeyh Hüsen Kelaxsi'nin gurubu,
Seyh Faxri Bukarki'nin
birçok guruptan bahs ettim.
Ama Yusuf Ağa'nın gurubundan hiç bahs etmedim.
Itiraf etmeliyimki ilk defa duydum.
Çawreş ve Kartal dağları çevresinde ağırlıklı olmak üzere iki yıla yakın gerillacılık yapıyor,
ve 1927 yılında şehadete ulaşıyor.
Evet ! yazılmayan tarihimiz için anlaşılan çok yakınımızda olan olayları hala bilmiyoruz.
Îşimiz,çok zor olduğunu, hala çok şey bilmediğimiz ve yazmadığımızı daha iyi anlıyorum.
Önümüzdeki engebeler,rampalar coğrafik olmaktan ziyade , sosyolojik,psikolojik boyutuyla
bizi epey zorluyor.
Olayları bilen insanlar ,anlatmakta ürkek,benim ismimi yazma diyebiliyor,
kısaca bir asırdır,
Kürd insanı beyinlerde kurulan karakolardan dolayı hala o travmayı yaşıyanlar,vardır.
Bu çalışmamı yaparken iletişime geçtiğim Îsmail Ağa nın ailesi ,
sağ olsunlar hepsi duyarlı yaptığım bu çalışmanın çok kıymetli olduğu bilinciyle istediğim tüm
bilgileri bana sundular.
Bu açıklamalardan sonra ,
Ismail Ağa ve oğlu Yusuf Ağa'nın hayat hikayelerinden önce kısaca kim olduklarını siz
okuyucularıma anlatayım.



ÎSMAÎL AĞA DAREHENÎ (GÖKER)


Îsmail Ağa'nın ailesi bölgede ,
Osmanlı devleti tarafından cumhuriyetin ilanına kadar yaklaşık 600 yıl boyunca mühürdar ve
mutasarrıflık görevi yaparlar.
Doğum tarihi net olarak bilinmemekle,Babasının adı Yusuf Ağa'dır.
Îki kardeş olup, büyük ağabeyi Mustafa Ağa Hicaza gidip vefat eder.
Ismail Ağa dört evlilik yapar.
Valerli Sadık beyin kız kardeşi Rabia  hanımdan olan evliliğinden Yusuf Ağa,
Ali Ağa ve Sariye hanım dünya'ya gelir.
Lice/SERDÎ Şeyhlerinden bir evlilik yapar.
Bu evliliğinden Said Ağa eski Çolig mebusu ile Halil Ağa eski Dareheni belediye reisi
dünya'ya gelir.
Ailenin kökeni hakkında Hasan Fehmi Göker'in  bana aktardıği bilgilerde,
köken olarak KARAKEÇÎLLÎ ailesi ve aşiretine mensup olduğunu söyledi.
Malumunuz Karakeçilli aşireti Siverek,Viranşehir ve Urfa çevresinde geniş bir nufusa sahiptirler.
Herne kadar Oğuzların kayı boyundan gelselerde,
Kürd coğrafyasındaki Karakeçililer, zamanla hepsi Kürdleşmişler.
Hasan Fehmi Gökere göre Karakeçililer aşiretyile sosyal ilişkiler diyalogları olduğunu söyledi.
Hatta bir espiride yaptı.
Bizimle Siverekteki akrabalarımızın fizyonomisi birbirine çok benziyor.
Ve devamla burunlarımızın uzun olmasından dolayı akraba olduğumuzu söyleyebilirim,dedi !
Ismail Ağa nın amcası Mehmet Ağa'nın  1907 yılında vefatından sonra ,
Ismail Ağa ailede mutasarrıflık yetkisini alarak mühürdar olur.
Dönemin koşularına göre okumuş,aydın ve bürokrasiyi iyi bilen birisidir.
Dareheni ilçe olmadan evvel  LÎCE/Peçar idaresine bağlıydı.
Îsmail Ağa bürokrasideki etkinliğinden dolayı yönetim merkezini GENC'e  taşır.
Ve 1924-1927 yılında'da Vilayet statüsüne geçer.
1925 Şeyh Said hareketinden sonrada Dareheni bu defa cezalandırılır ve tekrar Ilçe statüsüne alınır.
Îsmail Ağa ile ilgili sanırım bu bilgiler yeterlidir.


YUSUF AĞA ;

Yusuf Ağa , Ismail Ağanın en büyük oğludur.
Annesi ,Valerli Hacı Sadık Beyin kız kardeşi Rabia  hanımdır.
Eşi Valerli Hacı Sadık Bey'in kızı  Fatma hanımdır.
Bu evlilikten M.Sıddık isminde bir oğlu, Sabite isminde bir kızı olur.
Yusuf Ağa'nin şehadetinden sonra eşi Fatma hanım kardeşi Ali Ağa ile evlendirilir.
 Babasının şaibeli ölümünden sonra ailenin ve Yeğkik aşiretinin başına geçer.
Yusuf Ağa ile ilgili bu kısa tanıtımdan sonra,
Şimdi ,Ismail Ağa ile oğlu Yusuf Ağa'nın hayat hikayesini sizinle paylaşayım.


________________________________________


ÎSMAÎL AĞA'NIN HAYAT HÎKAYESÎ?


Îsmail Ağa bölgede bilinen Yeğki aşiretini reisidir.
Aile Darehenide ikamet etmeden evvel Doğanca (Çıme Yeni ) köyünde ikamet etmekteydiler.
Dareheniye taşındıktan sonra dönemin vilayet ve bürokratik işleri  Ismail Ağa ve Mustafa Ağanın
köşkünden yönetiliyordu.
Mustafa Ağa Hicaza gidip,orada vefat eder.
Hacı Ismail Ağa döneminde bölgede hak hukuk ve adaletiyle tanınan,
dindar ve müteddiyen bir insandı.
1915 Ermeni soykırımında yapıcı ve olumlu kişiliğiyle katliamın bir insanlık suçu olduğunu
bölgedeki insanlara tembihlemiştir.
Ama sistemden beslenen bölgedeki Ittihat-ı Terrakinin gazına gelen çevreler,
Hacı Ismail Ağa'nın telkinini dinlememisler.
Çolig,Kigi,Dareheni,Zıkte ve diğer çevrelerde Ermeni katliamı olmuştur.
Konu iyi anlaşılsın diye !
Ismail Ağa'nın bakın bu katliamda kurtardığı iki ermeni kızla ilgili bir anekdotu,size aktarayım.
Bu anekdotu Şeyh Said efendinin kardeşi Şeyh Tahir'in oğlu Fahri Akar'in Malmısanıjla
yaptığı röportaja, atfen aktarıyorum.


 Dara Hênîli Hecî İsmaîl Axa -Sait Gökerin babası  babamın bacanağıydı.   Katliam sırasında,  bir gün bu Hecî Îsmail Axa Muştan gelirken iki Ermeni   kızın kaçmakta  olduğunu görür.
 Dokuz-on yaşlarında iki çocuk.
 Onlara seslenerek gelin, gelin, kızım korkmayın der.
 Sonra onları ata bindirip Dara Hênîye getirir.
 Babam da o sırada Dara Hênî deymiş.
 İkisinden birini bana ver der.
 Hecî Îsmaîl Axa bir tanesini kendisine bırakır, diğerini de babama  verir.   Tabii o kızın adı Ermeniceymiş.
 Müslüman olur, adını da Încî olarak  değiştirirler.
 Înci, Hecî Îsmaîl Axanın eşinin adıymış, onun adını  verirler.
 Babam o kızı getirmiş; kız kardeşim Sidîka ile birlikte kendi kızı gibi   büyütmüş.
 Sonra da Hesenê Serdi (Xenî Sungur'un amcası) ile evlendirmiş.
 Hesenê Serdi, Şela Heydan çatışmasında şehit düşmüş.
 O şehit düşünce Xenî Sungurun babası, kardeşinin dul karısıyla evlenmiş.
 Xenî bunların oğludur.
 Bu Înci, biz sürgünden döndükten sonra öldü. 



________________________


1917 Osmanlı-Rus savaşında Milis Alay komutanı olarak görev yapar.
Malumunuz Osmanlı-Rus savaşında Kürd coğrafyasında saygın,sevilen halk önderleri
milis alayları oluştururlar.
Örneğin, Şeyh Şerif Kelaxsi Çobantaşı köyü hattında,
Karerli Kücüğalardan Karerli Mehmed efendi yine ayni hatta,
Darehenili Ismail Ağa bunların Bongılan/Heşek meydanı hattında,
Şeyh Tahir AKAR efendide Ismail Aga'nın yanında milis yüzbaşısıdır.
Bu konuda bakın oğlu Şeyh Fahri Akar'ın aktardığı bilgileri sizinle paylaşıyorum.


Seferberlik'te [Birinci Dünya Savaşı'nda] babam yüzbaşıydı.
Harbiyede  okumamıştı fakat savaş sırasında milis yüzbaşısıydı.
Dara Hênîli Hecî  İsmail Axa albaydı, bamam yüzbaşı.
Hangi cephedeydi?
Fexredînî Şêx Tahirı ?
Ruslar geldiğinde, Heşek Meydanı Cephesi'ndeydiler.
Türkçede Eşek Meydanı derler, orada mı? 
Fexredînî Şêx Tahirî:
Türkçe Eşek diyorlar ama gerçek adı Heşek'tir,
Kırdkidir (Zazacadır).
(Kırdkide heş ayı anlamına gelir.
Orada ayılar çok olduğundan Heşek demişler.
Türkler Heşek'i Eşek yapmışlar.




Ayrıca Türklerin Şeref meydanı veya eşek meydanı diye asimle edilen coğrafik yerin orjinal
ismi olan (Heşek= Ayı) meydanını bu arada netleştirdik.
Îsmail Ağa'nin şehadetinin ölüm tarihi hakkında kesin bilgi olamamkla beraber,
1925 hareketi başlamadan kısa bir süre öncesine tekabül ediyor.
Her nekadar aile 1924 sonları desede,
Cibranlı Xalit Bey 20 Aralık  1924'te tutuklanması,
Şeyh Said Efendi'de akabinde bir hafta sonra  Kanireş,Çolig ve Dareheni'ye başlayan
seferini dikkate aldığımızda,
Îsmail Ağa'nın ölümü 1925 hareketin hala başlamadığı son/günlere dönemine tekabül ettiği
sonucuna bizi getirir.
Ailenin verdiği bilgilerde, Cumhuriyetin ilk yılları Ittihat- Terraki artığı (Kemalist) yeni rejim ,
Osmanlı   döneminin  bölgedeki idaresini elinde bulunduran Îsmail Ağa'nın ailesile
ilişkileri eskisi gibi gitmez.
Torunlarından bana aktarılan bilgilerde Îsmail Ağa Valiliğe çağrılır.
Îkram edilen zehirli kahve söylentisi yanında ,
Vilayeteyken kalp krizi geçirenlerde söyleyenler vardır.
Ismail Ağa'nın bir komplo sonucu öldüğü söylentisi yayılınca,
oğlu Yusuf Ağa bir gurup toplayarak vilayeti basar.
Daha sonra yapılan tahkikatlar sonucunda kalp krizi geçirdiği kanatiyle aile teskin edilir.
Îsmail Ağa'nın mezarıda Diyarbük yol güzergahında bir QUBA ,kümbet in olduğu yerdedir.
Hatta torunu H.Fehmi Göker babasına derki !
neden babanıza güzel bir mezar inşaa etmedniniz !
Babasının  verdiği cevap,
1927 Peçar hareketiyle toplu katliamlar,ailemiz üzerinde yapılan zulüm,
baskı ve sürgünler başta olmak üzere mezar yapmamız üzerinde önemli engelerdi.
Îsmail Ağa ailesi ile ilgili kısaca bazı bilgiler daha aktarayım.
Darehenide Derviş Ağaoğlu ile sanırım 1,2 kuşaktan akrabadırlar.
Îskender Ağa oğlu Derviş Ağa (AĞAOĞLU) ve oğlu Haydar  Samsuna sürgüne gönderilir.
Çolig merkezde Faik Ertuğrul,Garip'te Feyzi Bey,
Simsor'da Said Ağa ve Yusuf Ağa,Sını Velandaki Kürd direnişçi kadını ,
Derde Mirun'un eşi ve çocukları  ailesiyle'de 5,6 kuşaktan akrabadırlar.
1925 Şeyh Said hareketinde Çolig'de en büyük bedel ödeyen bir aileden bahs ediyorum.
Örneğin,Faik Ertuğrul'un babası 1925'te babası Şükrü Bey Elazığ'da idam edilir.
Derde Mirun'un üç evladı yine aynı mahkeme kararıyla Şükrü bey amcalarıyla beraber
Elazıg'dahemde annesinin bulunduğu bir ortamda idam edilerek şehadete ulaşırlar.
Garip'li Feyzi Bey'in babası ve amcası Izzet Bey ve Mehmet bey 1925 hareketinde,
Diyarbakır hattında hareketin önemli şahsiyetlerindendir.
Diyarbakırda istiklal mahkemesinde Şeyh Said'le beraber idam edilirler.
Ayrıca dönemin , CHF (CHP) Dareheni başkanı Simsorlu Rüştü Bey ( Ertuğrul) idam
edilmekten kurtulur.
Bu konuda malesef cok spekülasyonlarda yapıldı.
Ailesinin bana aktardığı bilgiler.
CHF (CHP) Dareheni Îl başkanlığı görevinden azl edilir.
Gerek yakın akrabaları,gerekse Çan Seyhlerinin damatları olması nedeniyle tüm çevresi hareketin
önemli kadroları olarak yer alır.
Kendiside pasif kalarak ,ailesini koruması ve fazla zarar görmemesi  için çabaları'da
malesef beyhude kalır.
Ama kendiside Diyarbakırdakı mahkeme ilamında pasif, ve tarafsızlığından dolayıda berat eder.



YUSUF AĞA NIN HAYAT HÎKAYESÎ ;



Yusuf Ağa 1925 hareketinde YEĞKI aşiretinin ön saflarında direnişçi kadroların
lideri ve başında gelir.
1925 hareketi başladığında Dareheni geçici yönetim (Başkent) olarak teslim alınır.
Îsmail Ağa'nın ailesi ve akrabaları başta olmak üzere Zıkte,Yeğki,Mıstan,Botyan aşiretleri
Darehenin alınmasına  katılırlar.
Şeyh Said efendiyle beraber bu aşiretler Diyarbakır istikametinde en önemli guruplar ,
bu aşireten çıkmıştır.
Hareket bastırıldıktan sonra tutuklama ve yakalamalardan sonra ,
küçük guruplar çıkarak dağlarda (Gerilla) partizan savaşı verirler.
Bu guruplardan birinide Valerli Sadık beyin öncülüğünde kurulur.
Hep söylemişimdir yaşlı bir Kürd ru spisi olan Hacı Sadık bey'in, ölüm var teslim olmak yok
şiarıyla  gerilla savaşı vermek için dağları tercih eder.
Ama , Hacı Sadık bey kısa süre sonra çıkan çatışmada yaralı ele geçer ve  istiklal mahkemesinde
idam edilerek şehadete ulaşır.
Gurubun sorumluluğuna ve ençok isminden söz ettirende kuşkusuz yeğeni ve aynı zamanda
damadı Yusuf Ağa getirilir.
Yusuf Ağa anlatımlara göre hak ,hukuk ve adil davranan ,müteddiyen bir insandı.
Gerillacılık yaptığı dönemde yanında gurup içindeki arkadaşları bazen kural dışına çıkıyorlarmış.
Bu konuda bakın torunu Zeki Gökel'in bana aktardığı bir anekdotu sizinle paylaşayım.
Kanireşte direniş yaparlarken arkadaşlarından biri köylünün bir koyununu çalar.
Sığındıkları alanda ateş yakıp, kızartıp,yerlerken Yusuf Ağa gelir.
Bu koyunu nereden geldiğini sorar,çalındığını duyunca tepkisini gösterir ve getirenede çok
hakaret eder.
Bu koyunu yiyen bilsinki !
haramdır ve kendiside yemez,kenara çekilip ekmek ve kuru katık yiyer.
Daha sonra koyun sahibinin evine gider,koyunun parasını sahibine öder.
Bu olay bölgede duyulduğu için Yusuf Ağa nın ismi halende Kanireş bölgesinde anılmaktadır.
Ailenin aktarımlarına göre 1927 yılının ilk baharında Çawreş, Kartal dağları cıvarında,
Muhyeddin Aydar'da Çawreş ( Lil ) bölgesinde etrafı kuşatılarak şehadet edildiğini yazar.
Bu çatışmada yanında gurubun içinde olan,Dayılarından sayılan Mustafa bey,
amcazadesi Mehmet Ağa,
Dareheni Çukur mahallesinden Sabri Şerif,
Dareheniden Kem Ebbas (soyadlari Erdem) ve diğer arkadaşları,
Yusuf Ağa'yı sırtlayıp dağın zirvesinde bulunan güzel ve heryerden görülen bir yerde defin edilir.
Şehadetinden sonra kardeşi Said Ağa, eşi Fatma Xanım oğlu Sıddık'la beraber mezarını
Dareheni'ye nakil etmek isterler.
Cıvar köyler bırakmazlar bu bizimde şehidimiz ve aynı zamanda ziyaretgahımız olmuştur.
Hastalandıgımızda veya herhangi bir müsibeten dolayı ilk ziyaret etiğimizde ve şifa  buluyoruz.
Ailede mezarı nakil etmekten vazgeçer.
Zeki Gökel'in aktarımlarına göre aile olarak her yıl onun mezarını topluca dolmuş tutup,
ziyaret etiklerinide söyledi.
Mezarın çekilmiş fotoğrafı facebook sayfasında olup,silindiğinide bana aktardı.
Mezar yerinin yakında (Şubat) Dareheniye gitiğimde , mutlaka gidip fotoğrafını çekip ,
göndereceginide  bana aktardı.
Kanireş/Bahçeköy-Sağnis köy sınırlarına yakın olan Çawreş ve Kartal dağları ,
sosyal medyada Bahçe köyü sayfasına baktığımda köylerine yakın ziyaretgah olduğunu
aktarmaktadır.
Bu ziyaretgahta meftun olan şehidi  yöre halkı ziyaret edip,
dilekte bulunuyorlar. işte bu ziyaret Yusuf Ağa'nın ziyaretidir.

*************

Plau Ekreg köyünden olup,
ailece Darehenide ikamet eden Hasan Fehmi Kara ağabeyde,
Yusuf Ağa (GÖKER),
Yado paşa ve Ekraglı Ömer Ağa ararsında yaşanan bir anekdotu,
annesine atfen bana yazılı olarak yoladı.
Ve bu olayı Ömer Ağa (ZERR) in yaşam hikayesinde de yazmışım.


Annemden dinlediğimi aktaracağım.
 haber geldi diyor;
“Ekrek’te yukarı mahalle de (mehle vılun, Ko spiye yakın) toplantı yapılacak, toplantıya Çabakçur (Bingöl)’dan Yadin Paşa ve Daraheniden (Genç) Yusuf Ağa adamlarıyla yapılacak toplantıya katılacaklar.”
Gelecek misafirleri ağırlamak için Ömer Ağa’nın talimatı doğrultusunda hayvanlar kesilir,
hazırlıklar yapılır, gelenler karşılanır.
Toplantının gündemi Suriye’ye mi geçmek yoksa Bölge’de kalarak partizan savaşı mı yapmak olduğudur?
Gündeme geçmeden önce böyle yiğit insanın Annesi Zerrê hanım merak edilir, misafirlerin talebi üzerine Ömer Ağa,
annesini topluluğun huzuruna getirip oturtur.
Kürt geleneği gereği Zerrê Hanıma hediye olarak etrafı altınlarla süslenir. Daha sonra ülkede kalarak partizan savaşı yapma kararı alınır. 
Yemeğe başlanmadan bir tatsızlık yaşanır.
Yadin Paşa Ömer Ağa’ya hitaben bir SES (vukuat) çıkarmadan Ekrek’ten ayrılmayacağını söyler,
Ömer Ağa’nın cevabı ;
“benim köyümde çıkaracağın sesi duymamam lazım, bunun içinde köyü hemen terk eder Murat nehrinin kuzeyine geçeceğim.
Çabakçur mıntıkası sayılan……Köyden (ismini hatırlayamadımZERR.)
başlar Çan’a kadar her köyde ses çıkartacağım” der.
Bunun üzerine; Yusuf Ağa, Yadin paşa’ya çıkışır,
otur oturduğun yerde akıllı ol.
Ömer Ağa İsterse yemek yedirmeden gönderebilir bizi burdan” der.
Yusuf Ağa’nın akıllı ve yapıcı yaklaşımıyla tatsızlık giderilir.




Mahmut Akyürekli'nin Şark Istiklal mahkemesi kararlarını irdelediğimde,

ILAM NO 1 ,DOSYA NO 2 'de Hacı Ismail oğlu/Yusuf Ağazade olarak geçer.
12/12/1926 da hakkında idam kararı verilir.
Bu dosyada Tawuslu (Ware Merg)Haydar Ağa,
Gırnoslu (Kolos) Selim Ağa,
Botyanlı Ömere Faro,
Ismail Ağazade oğlu Yusuf Ağa,
Ömer Ağa Vazanan dağda gerilla savaşı verdikleri için ,
bu kararda (idam) gıyaplarında verilir.
Kürd ulusal davasında büyük bedeler ödeyen ailelerin başında kuşkusuz,
Çolig, Dareheni bey ve ağalarının olduğunu hatırlatayım.
Bu ailenin günümüzdeki soyadları Gökel,Göker,Agaoglu,Kaya,Dopdogru,.......:Çoligdeki
akrabaları'da Ertuğrul'dur.
Bu aile içinde Faik Bey'in ailesi,
Derde Mirun'un çocuklarının şehadet hikayelerini yazdım.
Şimdide Dareheni beylerinden Ismail Ağa ile oglu Yusuf Ağa'yı kaleme aldım.
Yakın dönemde de bu aileye mensup,
Hişar Ağaoğlunu yaşamını kaleme almıştım.
Kürdlük vadisinde mücadele eden, şehadete ulaşan ve iz bırakan bu değerlerimizi rahmetle ve
minetle anıyorum.
Tarihe mal olmuş isimsiz kahraman Yusuf Ağayı yazdığım için unuturmaktan kurtardığımı
düşünüyorum.
hak hukuk ve hoşgörüsü ve müteddiyen olan babası Ismail Ağayı da bu çalışmamla,yaşamı ve
 bilinmeyen yönlerini sizinle paylaştım.
Bu bilgileri derlediğimde,
eksik yanlış ve taraflı bilgilerde bize yardımcı olacak duyarlı insanlarımıza şimdiden teşekkür ederim.
Doğru bilgiler geldiğinde elbete değerlendirilip, rafine edilip gerekli düzeltmeler yapacağım.


Son söz olarak,

Birşey daha hatırlatmadan geçemiyeceğim.
Bu ailelere mensup olan ama değer yargılarına günümüzde,
dedelerinin mirasına menfaat ve çıkarlarından dolayı  bağlı olmayan kişilerde var olduğunu
biliyoruz.
Bu redi mirasta olan bedbahtlarıda lanetliyorum.
Malumunuz, benim araştırma ve inceleme çalışmalarımda yurtsever,halkına hizmet etmiş,
tarihe mal olmuş yiğit insanların hikayesini genelde kaleme alıyorum.
Îhanet içinde olan, ithal , ucube inanç ve ideolojilerin peşinden koşan kişileri mümkün
olduğunca yazmam ve ciddiye de almam.
Kırdki/zazaki bir sözümüz var,

" Ez merdım cumiyerdun nusen,merdım teres ni nusen.)

 Türkçesi,

 (ben yiğit insanı yazarım, korkak,yüreksiz asılsız yani büyüklerinin değer yargılarına sahip
olmayanı  yazmam.)
Ancak benimle sataşırlarsa,
dedelerini babalarını  yazdığımdan rahatsız olanlarada var bunlarıda acımam,teşir ederim.
Bu tartışmalarada bazen muhatap'ta oluyorum.
Malesef bu yazıları kaleme aldığımda meşaketli bir iş yaptığımında bilincindeyim.
Biz tarihimizi bugüne kadar yazmadığımız için, ulusal bilinçten hep yoksun kaldık.

Bir Afrika Atasözüyle yazımı bitirmek istiyorum.

"Aslanlar kendi hikayelerini yazmadıkça, avcıların hikayelerini hele çok....çok dinlemek zorunda kalırız."



Bu hikayeleri ters yüz etmekle uğraşan ,
katkı sunan ,taş üstüne taş koyan tüm yürekli ve güzel  insanlara selam ve saygılarımla,


Orhan Zuexpayıc


KAYNAKLAR
________________________,
1-)Malmısanıj (Mehmet Tayfur) Şeyh Fahri Akarla Röportajı,
2) Ismail Ağa'nın torunlarından H.Fehmi Göker.
3)Ismail Ağa'nın torunlarından H.Fehmi Gökell
4) Mustafa Ağa'nın torunlarından Veysel Gökel
5) Hasan Fehmi Kara
6) Îstiklal mahkemesi kararları (Mahmut Akyürekli)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

@templatesyard