HÎŞAR AĞAOĞLU'NUN ANISINA (3. Bölüm)

"Savaş zamanında babalar oğullarını, barış zamanında ise oğullar babalarını toprağa verirler"
Heredot / "Tarihin babası"

Yukarıdaki sözler beni Daraheni'deki Hişar Ağaoğlu'nun o günkü cenaze ve taziyesine götürdü. Akşam şehid edilen Hişar'ın cenazesine sabah duyduğum gibi gitmiştim. Kirli savaşta şehid edilen Hişar Ağaoğlu'nun babası Kûparlı Mustafa Ağaoğlu'nun metanetli ve asil duruşu çok dikkatimi çekmişti. O anda tıpkı Mustafa Ağaoğlu gibi çocuklarını toprağa veren kimler bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçmediki; hepsini yakinen tanıyordum. Hayri Durmuş'un babası İsa amca, Şakir Elçi'nin babası H. Cemal Elçi, Selim Çürükkaya'nın babası Selim amca olmak üzere dedem-nenem ilk akla gelenlerdir.

Evlat acısı hiçbir şeye benzemeyen bir acıdır. Ölüm sırasının Kurdistan'da çok pis bir şekilde yer değiştirmesi, bozulmasıdır. Babanın evladını toprağa vermesi, buna tanık olmasıdır evlat acısı. Orta çağda Rohan kralı Theoden evlat acısı çekmiş biri olarak ifade ettiği bir söz vardır. Bu söz babaların yalvarışını özetler, "babalar çocuklarını gömmemeli" diyor. Ama bu sözler Kürdler için geçerli değildir.

Seyyid Rıza idama giderken cellatlarından insani ve ahlaki bir isteği vardı. Evlat acısı görmemek için oğlu Reşik Hüseyin'den evvel idam edilmek ister. Ama nerede... o insanlık; oğlu kendinden bir kaç saat önce gözleri önünde asılarak idam edilmiştir. Sırf, Seyyit Rıza'ya evlat acısını tattırmak için göstere, göstere acı çeksin diye.

Evlat acısı, insanın gözlerinin görebileceği en mükemmel varlığı ebediyen kaybetmesinin ardından yaşadığı ruhsal ve bedensel çöküntünün tezahürüdür.

İşte Kurdistan'ın kirli savaşında birçok baba ve anne hem de birkaç evladını toprağa bu şekilde verdiler. Çolig'de benim bildiğim İsa amca üç evladını, Süleyman Çürükkaya iki evladını dedem ve nenemin tek erkek evladı hem de dört çocuğunu bırakarak şehadet yolcusu olmuşttu. Evlatlarını kendi elleriyle toprağa veren bu insanların yaşadığı duyguları az da olsa tahmin edebiliyorum. Hele hele çevresinde dost ve yakın bildiği kimileri bu dar ve üzüntülü günlerde uzak duruyorlarsa veya kendini bilmez bazı kesimler uluorta bilmeden şehitler için sağda solda olumsuz konuşuyorlarsa bu durum da ikinci bir yıkım oluyor.

Hişar Ağaoğlu'nun babası Hişar'ın şehaddetine "evlat acısına" dayanamayarak kısa süre sonra vefat etti. Tıpkı dayım'ın şehaddetine dayanmayan nenem-dedem gibi, ikisinin de iki ay içinde peş, peşe vefat ettikleri gibi.

Hişar Ağaoğlu'nun yaşam öyküsünü cezaevi sürecinden sonraki yaşamını kronolojik olarak aktarmak istiyorum.

Hişar Ağaoğlu, 1980 öncesi Kurdistanda ideolojik - politik inşaa sürecinde T-KDP hareketinin resmi adı TKDP-KUK hareketi içinde örgütsel faaliyetlerde yeraldı. T-KDP-KUK, T-KDP’nin devamı ve onun mirasçısı olan bir örgüttür. TKDP-KUK I. Konferansı’nda alınan kararla TKDP ismi kaldırılmış, örgüt çalısmalarını PYSK’nin (Partîya Yekîtîya Sosyalîsta Kurdistanê) kurulduğu Mayıs 1996 tarihine kadar KUK adıyla yürütmüştür.

Hişar cezaevine girmeden evvel O.D.T.Ü. İdari Bilimler Ekonomi bölümüne okuyordu. Tabi cezaevi süreci başta olmak üzere 12 Eylül sürecindeki baskı ve kısa süreli gözetim altına alınmalardan dolayı 1984-1985 ögretim yılında okuldan gecikmeli mezun oldu. 1984 yılında örğütsel ilişkilenmelerden dolayı Hişar Ağaoğlu Ankara'da tutuklanarak Bingöl'e getirilir. 45 günlük sorgulama sürecinde yoğun baskı işkencelerden sonra serbest bırakılır. Ankar'da devletin kurumlarında çalışması sakıncalı olduğu için özel şirketlerde iş bulunması sürekli engellendi. Ankara'da bir süre yakın bir arkadaşıyla iş kurma çalışmaları develet gülleri ve MİT elemanlarınca sürekli takip ediliyordu. MİT elemanları bu süreçte Ankara'da Hişar Ağaoğlu'nu defalarca kısa süreli gözetim altına alıp, sorgularlar.

Ankaradaki bu kuşatma ve iş yapması engellenince çok sevdiği memleketi Çolig/Daraheni'ye gelip yerleşir. Daraheni'de serbest muhasebecilik yapmaya başlar. Meslek olarak ben de serbest muhasebeci ruhsatım olduğu için defalarca birlikteliğimiz olmuştur. Elazığ'da meslek oda seçimlerine birlikte katıldık. Hişar Ağaoğlu ile ağırlıklı sohbet ve birlikteliğimiz siyasi konular üzerineydi. 1989 Belediye seçimlerinde Hişar Ağaoğlu düzen partilerine karşı Bağımsız aday olmuştu. Düzen partilerinin hile ve entrikalarına karşı seçimi kaybetmişti. Seçimde çok ciddi oranda oy almışttı.

Bu seçimlerden sonra 1990 yılında Kurdistan'da kurulan HEP Çolig il teşkilatı, 1991 yılında da Daraheni ilçe teşkilatının kurulmasında yer aldı. Legal siyasi faaliyetlerinden rahatsız olan devletin üst yöneticileri tarafından 1992 yılında 24 gün tekrar gözetim altına alınır. Bunun yanında kısa süreli defalarca gözetime alınarak işkence tezgahlarından geçirilir.

Hişar Ağaoğlu'nun şehadeti ve yankıları

Hişar Ağaoğlu 1997 yılının Haziran ayında Darheni'de JİTEM tarafından gözetim altına alınır. Memleketini terk edilmesi yönünde tehditler alır. Dönemin Daraheni kaymakamı Nuh Mete Hamurcu başta olmak üzere polis memurları Ayhan Aydancı ve Türkeş Doğaner'in planlamasıyla Hişar Ağaoğlu 26 Aralık 1997 tarihinde akşam karanlığında Ayhan Yılmaz adlı başıboş ve avare bir Kürd genci tarafından bıçaklanarak şehaddete ulaşır.

Bu Kürd genci'nin kaymakam tarafından sağlanan SYDF "Sosyal fondan" her ay muhtaç yardımı alan biriydi. Kaymakam ve polis memurlarının ikna ederek yaptırdığı bu eylemin planlı olduğunu herkes biliyordu. Ayhan Yılmaz, Daraheni ve Çolig halkının baskıları sonucu cezaevinde bu olayın perde arkasını itiraf edeceğini anlayan JİTEM ve bölgedeki uzantıları tarafından öldürüldü.

O dönemde cezaevinde bulunan PKK itirafçısı Dr. Welat kod adlı Mehmet Dörtyama, Ayhan Yılmaz'ı tehdit ederek itiraf yapmasını engelemeye çalışır. Ayhan Yılmaz yoğun baskılar sonucu şaibeli bir şekilde cezaevinde intihar eder ve Hişar Ağaoğlu'nun davası hukuki olarak kapanır. Çolig'de Dr. Welat denilen JİTEM elemanı gündüzleri şehirde gezerken, geceleyin cezaevi ve JİTEM merkezi arasında elini kolunu salayarak mekik dokuyordu.

Ayhan Yılmaz bir piyon olarak kullanılarak imha edildi. Bu Kürd gencin ailesi çok dağınıktı. Babası Halit yıllarca uyuşturucudan "esrar" dolayı cezaevlerinde hayatını heba etti. 1995 yılında siyasi davadan dolayı Çolig'de cezaevindeyken, Halit Yılmaz'ı tanıdım. Eşi, yani katilin annesi anlatımlara göre mütevazi bir ev hanımıydı. Halit'in esrar ve hırsızlık olaylarından dolayı kimse ziyaretine gelmezdi. Eşi hele hele hiç gelmezdi. Cezaevi koğuşumuzda kimin bir eşyası kaybolsaydı Halit'den şüphelenirdi.

Hişar Ağaoğlu'nun davası Çolig Adliyesinde devam ederken, İnsan Hakları Derneği, Baro, demokratik kitle örgütleri başta olmak üzere Kürd kamuoyunu epey meşgul etti. Davanın sanığı Ayhan Yılmaz'ın itiraflarda bulunacağını bilen JİTEM başta olmak üzere Kaymakam ve işbirlikçi çeteler çok tedirgin olmuşlardı. O dönemi çok iyi takip eden biri olarak Hişar Ağaoğlu'nun kardesi Nihat Ağaoğlu'nun medyada çıkan demeçleri adli ve idari yöneticileri çok rahatsız etmişti. Bu demeçlerinden dolayı kısa süre de olsa tutuklanarak cezaevine konuldu.

Sonuç olarak, Hişar Ağaoğlu için şunu söyleyebilirim. Küçük yaştan beri kim olduğunu bilerek yaşayan biriydi. Aristokrat bir aileden gelmesi nedeniyle onun sosyal çevresinin geniş olmasına ilaveten, dünya'ya bakış açısı da genişti. Evcileştirilmeyen bir Kürd profili çizdi. Ulusal mücadelede direngen, korkusuzca ön saflarda varolma mücadelesini sürdürmesini bilen biriydi.

Darheni'nin tarihten gelen asi ve direngen, bir o kadar da şövalye ruhlu güzel insanı Hişar Ağaoğlu ruhun şad olsun, seni azda olsa anlatabildiysem mutlu hissederim kendimi. Selam ve saygılarımla.
                                                                   

KÊK HÎŞYAR SÊR O

Waxtıg xebere merg Hişyar Darahini'ra ame rase Çolig,
Mı zuna Kêk Hişyar amo kıştış leyro!
Kıştış Hişyar veng da piyore Kurdıstunıd,
Cenazed kam yo eşira merdim û belukerdi çinyeb, leyro !
Ha Kırd ha Kırdas piyor eya ruec Darahenid amebi pie ser,
Hela tengıd wahar olad xo veciye leyro !
Paytaxt Şeyh Seid eya ruec bi vengıb ,
Ko Spi, Çem'e Mûrad û Kûpar şahad'ıb leyro!
Daraheni ard yı cay şehidûn û gıran-gıruno ?
Em Far û Kas Quêsi tıra veciye, Kurdistunıd vaciyen nomey yın leyro!
Şex Şerif Kelaxsi û Hafız Efendi Mıstun tıra veciye wahar ilimib,
Ilmi yın Çeme Murad'ra dest ken pe şın u rasen Dicle û Firat leyro !
Kıştış Hişyar zahf ercunıb keko, nina vatış,
Dej yıwo bueye welat yı niê vecena mezgî mara leyro,
O çı ruecıb, o çı ruecıb mı vira nîşına,
Şuue Hişyar, şuue Hişyar rahar tu raşt û bext tu akerdewo leyro.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

@templatesyard