“Anı yazmak, ölümün elinden bir şeyler kurtarmak demektir.”
Andre Gide / Fransız düşünür .
Fransız düşünür ve edebiyatçı Andre Gıde Nobel ödülü bir yazardır. Yukarıdaki sözü tarih üzerine araştırma, inceleme yapan bilim adamları için örnek teşkil etmektedir.
Bu sözden hareketle Züvyerli Şahin'in yaşam öyküsünü yazıyorum. Bu öyküde yaşanan anılar acı, çileli de olsa önemli mesajlar bulunmaktadır. İnsanları acı hatıralar kadar hiçbir şey birbirine bağlayamaz. Şahin acı ve çilekeş dolu yaşamıyla çevresindeki ulusal mücadele veren gençler üzerinde pozitif iz bırakmıştır.
Züvyerli Şahin'in yaşayıp, anlattıkları acı hatıralarının canlı tanıkları olayları anlatırken bir dönemin siyasi, sosyal ve psikolojik ortamına da ışık tutuyorlar.
Züvyerli Şahin, ismi gibi söylemlerinde Şahin ruhlu bir yaşamı canlandırmaya çalışıyordu.
Onun sohbetlerine katılan gençler söylemlerini pür dikkat dinleyip, ağzından çıkan her cümleyi ulusal ve politik analizini kendi aralarında yapıyorlardı.
Şahin yaşadıklarını anlatırken belki abartı, kurgu olabilir. Ama bir gerçek vardi ki direniş, Şeyh Said, Kürdlük duygularıyla Şahin özdeşleşmişti. Çünkü dönemin tanığı ve sanığıydı.
Züvyerli Şahin ismi gibi asi ve keskin bakışlı yiğidin,hatırasını ve yaşanan anekdotları hakkında bilgi edinme çabamı, tıpkı bir arkeologun asıl bilgi kaynağı olan kazı yaparken gösterdiği itinayla gayret etmeye çalışıyorum.
ŞEYH SAÎD HAREKETÎ VE ZÜVYERLÎ ŞAHÎN ?
1925 Şeyh Said hareketine Züvyerli Şahin fiili olarak harekete katılmıştır. Şeyh Şerif komutasındaki guruplar içinde yer almıştır. Palu ve Elazıg'ın teslim alınması ve sonrasında Kurdistan dağlarında direniş gurupları içinde yer almıştır. Şahin ağırlıklı olarak Şeyh Hüsen Kelaxsi'nin gurubu içindeydi.
Şeyh Hüsen malumunuz,Şeyh Şerif'in kardeşidir. Şeyh Said hareketinde Elazığ geri çekilmesi ve Mendo direnişinden sonra Şeyh Şerif'e bağlı gurupların çoğu Guewdere mıntıkasına çekilir. Türk devletinin bölgedeki operasyonlarında Züvyerli Şahin ve arkadaşları bir defasında kuşatılır. Gurubun içinde Şeyh Abdulhamid Bilgin "Siraç Bilgin'in babası ve yeğenleri Vinyerinli Hacı Enwer Baynun'un olduğu söylenir.
Mevzide, Abdulhamid Efendi çok hareketli zaptedilmeyen mizacından dolayı ikide bir kafasını kaldırıp, Türk askerleri ve koruculara silah sıkıyor. Züvyerli Şahin bu davranışından dolayı Abdulhamide dikkatli davranıp, heycanlanmaması için ikaz eder. Bu çatışmada zazaca bir sözü var ki hala unutulmaz. Ve derki; "Abdulhamid ıne bızunıg gulı ume, nie Abdulhamid, nie Şahin El Cındun şınasnen. Raşt kum ame o şın." Türkçesi; Abdulhamid arkadaş bunu bilki kurşun ne seni, ne beni tanır kime doğru gittiyse o gider."
Şeyh Hüsen Kelaxsi hareketin bastırılmasından sonra tıpkı Barzaniler gibi uzun yürüyüş yapıp, Suriye Kurdistanı'na "bin xet" giderler. Züvyerli Şahin bu yürüyüşe katılmaz, Kurdistan dağlarını mesken tutar. Asırlar boyunca Kürd halkı özgür yaşamak haksızlığa karşı mücadele vermek için hep o dağları seçtiler. Kurdistan Dağları her zaman sığınan insanlarını korudu. Güven ve güç verdi. Onları hep anladı bağrına bastı. Zülme karşı dağlar her zaman umut oldu.
Züvyerli Şahin artık Kurdistan dağlarına halkın deyimiyle "mehqum Şeyh Said" Seyh Saidin askeri ve direnişçi militanıydı. Türk askerlerinin bölgedeki kırsal alanda Züvyerli Şahin'in yakalanıp, öldürülmesi için yıllarca operasyonlar yapar. Birçok operasyondan kurtulur. Şahin mehqum olduğu dönemlerde fiziki görünüm olarak uzun bıyıklı ve başı kel'di. Türk askeri kırsalda yapttığı bir operasyonda fiziki olarak aynen Şahin'e benzeyen aslen küçük Züvyer köyünden, Bekir isminde birini Şahin diye vururlar.
Şahin artik Türk askerlerinin kara listesinden düşer. Şahin yanlışlıkla kendisi yerine vurulan yakın köylüsü Bekir için zazaca şu sözü hala memleketimde söylenir.
"Bekir Yıb Şer kişya gına mı ver."
Türkçesi; İbrahim oğlu Bekir benden dolayı vuruldu. Ve ben kurtuldum." Devletin daha sonra çıkardığı afla Şahin serbest olur.
BİR ANEKDOT
Şahin, Şeyh Said hareketinden sonra kırsalda gerillacılık yapar. Türk devleti de Şahin'den dolayı sürekli köye baskı uygular. Şahin, birgün kendi köyünün mıntıkası içinde Sarıng denilen mevkide, yapmış olduğu bir mevzide kendi köyünü seyr eder. Sarıng doğa harikası ve şelalesiyle ünlü bir mevkidir. Züvyerli dört köylüsü Şahin'i görürler. Ve kendi aralarında derlerki ? Şahini yakalayıp devlete teslim edelim-ki köyümüz baskı ve zulumden kurtulsun.
Köylüler Şahin'e doğru gider, ve Şahin tanıdığı bu insanların niyetlerinin kötü olduğunu bilir. Tüfeğini köylülere doğrultup, zazaca şu sözlerini söyler.
Ez ho Quem'ıd,mı di çahar dewıc ma,
Hesiye mı, he yen mı sera,
Mı veng da yın ! Lia Züvyericen ına çoa niya şıma he yen mı sera.
Mı senig Tıfıng teqna ez uniyo bi wila ço wahar yo binu ni veciya.
Bu sözlerin Türkçesi:
Sarıng mevkinde kamuflaj mevzideydim. Dört köylüm beni görünce yakalanmam
için üzerime geldiler. Bende köylülerime dedimki ya..elimdeki sopa değil tüfek üzerime nasıl gelirsiniz, dedim. Nasılki tüfeği doğrultup,patlatınca kimse, kimseye sahip çıkmadı, kaçtılar.
Züvyerli Şahin sohbetlerinde bazen kızınca kendi köylülerine zazaca şu sözleri hatırlatırdı.
- Lia şıma zun ez kumo ?
- Ez koto bayk'un şıma dıma.
Türkçesi: Siz, benim kim olduğumu bilimiyormusunuz? Ben sizin babalarınızın peşine veren biriyim, sözlerini hatırlatırdı. Bu sözleri vurgulaması asi ve direnişçi kimliğini hiss ettirirdi.
ŞEYH SAİD HAREKETİNDEN SONRA ŞAHÎN'İN YAŞAMI
Züvyerli Şahin devlet tarafından sicili bozuk biriydi. Şeyh Said hareketinden kurtuldu. Ama sonraki yıllarda bir hiç uğruna yaşanan bir olaydan dolayı alakası olmadığı halde cezaevine düşer.
Olay Palu'nun deşt mevki denilen Pışkulan köyü civarında yaşanır. Pışkulun çevresinde iki kişi vurulur.
Şahin, köylüsü Xelef Îsmalun, Tanzut köyünden Zülfü ve Niyazi Kelaciyun tesaddüf oradan geçerken yakalanırlar. Tabi bazı köylülerin ifadeleri olayın Şahin ve Îsmal Xelefun'un yaptığı yönündedir. Köyden bir kadın Şahin'e acıyarak bu adamı sanki tanıyorum bu olayla alakası yoktur, der. Çünkü sürekli bu adam köyümüze zazaca "Diyeza" güveçlik ve testi getiriyordu, der.
Şahin içine sindirmez olayı ben yapmadım, der. Ve zazaca kadına ve askere şu sözlerini söyler. "Ez merdım dıyezun niyo." der. 1930'lu yılların ortalarında Palu "Karacimşit cezaevi" ve Elazığdaki cezaevi macerası başlar.
Şahin, cezaevinden çıktıktan sonra 1941 yıllında asker kaçağı olduğu için birkaç köylüsü yakın akrabası "Halil Ersöz, Key Gencun" beraber yakalanıp, askere gönderilir. Askerlerin tümünü Konya'ya topçu olarak gönderilir. Yanlız, Şahin Manisa-Kırkağaç'a gönderilir. Şahin askerde tımar işlerinde yani atıl işlerde askeri görevini tamamlayıp, köyüne döner.
ŞAHÎN'İN EVLİLİK DENEMESİ
Şahin yaşamı boyunca evlilik yapmadı. Şeyh Said hareketi başta olmak üzere ,sonraki dönemlerde gerillacılık yapması onun evliliğine belki zamanı yoktu, belki ülkesi özgür olmadan evlenmeyi mi ? düşünmedi. Veya yaşadığı o sıcak ortamın etkisi mi diyelim hangi duygularla evlilk yapmadığı bilinmez. Zaten ailesinden kimse yoktu ki. Selim isminde kardeşi daha gençken köyü terk ederek Ergani-Maden ve Çermik hattıında yaşamını devam etirir.
Anlatılanlara göre Maden çevresinde Kinyar köyünde Hasan Ağa isminde biri ona yardım ederek evlilk ve Maden Bakır işletmelerinde işe yerleştirir. Kardeş Mehmet Selim ağabeyinin yanlız yaşadığı,ekonomik güçlük çekttiği için her yıl ziyaretine gelirdi. Ekonomik olarak abisine yardım ettiği, ve vefalı biri olduğu için Şahin bazen sohbetlerinde zazaca "Ez Kêk Mehmet Selimo" ben Selimin ağabeyim, derdi.
Yıl 1958 Kurdistan'da bir suskunluk dönemidir. Şahin artık yaşlanmış bakıma ihtiyacı vardır. Çevresindeki yakınlarına evlilik yapmak istediğinı söyler. Şahin Küçük Züvyer köyünde Tahar Malla kızı Zueyra'ya aşık olur. Zueyra dul ve bir kiz çocuğu olan bir kadındır. Zueyra evlenmek istemez, Şahin plan yapıp kadını kaçırmak ister.
Züvyerden Bilal Ubun ismindeki şahıs, Şahine kadını zorla kaçırmada yardım eden kişileri uyarır. Ve derki ? bu Şahin'i bırakın, hayırsız biridir. Bu adamdan dolayı yıllarca köyümüz devletten eziyet gördü. Devlet köyümüzü yaktı. Köyde ondan dolayı hakaret görmeyen kalmadı. Şahin yine köyümüzün başına bir iş getirmeye çalışıyor, der. Bu evlilik girişiminin planları engellenir. Şahin sanki yemin edercesine daha evlenmez. Sohbetlerde köylüleri filan kadınla evlen, gibi tekliflerde bulununca hele-hele hoşnut olmadığı biriyse, zazaca şu sözünü söylerdi. "Kele yı ni Wuriyen". Türkçesi; kellesi yenilmez, Şahin 1983 yılında vefat eder.
Sonuç olarak, adaletsizliğin,haksızlığın hiç bitmediği zengin Mezopotamya toprakları her zaman savaşın,sömürünün vahşetin cehaletin merkezi olmasından dolayi Şahin gibi renkli ve inançli insanlar çokça çıkmıştır.
Şahin'in kaderi sanki çoktan çizilmişti. Yaşamının son döneminde çok arzuladığı belki eş değil,dert ortağı, belki de arkadaş evliliği yapmak istedi. Ama Beko avanlar bırakmadı ki, Çünkü kendisine asi, mehqum, direnişçi kimligi hep engel çıkardılar.
Zorbalara karşı çare üreten, direnen Şahin kendisine çare olamadı, diyerek yazımı sonlandırıyorum. Eksik ve yanlışlığıyla Züvyerli Şahin'i anlatmaya çalıştım. Daha doğru ve zengin bilgilerle katkı sunanmak dileğiyle, ruhu şad olsun.
Cuma, 16 Nisan 2010
Andre Gide / Fransız düşünür .
Fransız düşünür ve edebiyatçı Andre Gıde Nobel ödülü bir yazardır. Yukarıdaki sözü tarih üzerine araştırma, inceleme yapan bilim adamları için örnek teşkil etmektedir.
Bu sözden hareketle Züvyerli Şahin'in yaşam öyküsünü yazıyorum. Bu öyküde yaşanan anılar acı, çileli de olsa önemli mesajlar bulunmaktadır. İnsanları acı hatıralar kadar hiçbir şey birbirine bağlayamaz. Şahin acı ve çilekeş dolu yaşamıyla çevresindeki ulusal mücadele veren gençler üzerinde pozitif iz bırakmıştır.
Züvyerli Şahin'in yaşayıp, anlattıkları acı hatıralarının canlı tanıkları olayları anlatırken bir dönemin siyasi, sosyal ve psikolojik ortamına da ışık tutuyorlar.
Züvyerli Şahin, ismi gibi söylemlerinde Şahin ruhlu bir yaşamı canlandırmaya çalışıyordu.
Onun sohbetlerine katılan gençler söylemlerini pür dikkat dinleyip, ağzından çıkan her cümleyi ulusal ve politik analizini kendi aralarında yapıyorlardı.
Şahin yaşadıklarını anlatırken belki abartı, kurgu olabilir. Ama bir gerçek vardi ki direniş, Şeyh Said, Kürdlük duygularıyla Şahin özdeşleşmişti. Çünkü dönemin tanığı ve sanığıydı.
Züvyerli Şahin ismi gibi asi ve keskin bakışlı yiğidin,hatırasını ve yaşanan anekdotları hakkında bilgi edinme çabamı, tıpkı bir arkeologun asıl bilgi kaynağı olan kazı yaparken gösterdiği itinayla gayret etmeye çalışıyorum.
ŞEYH SAÎD HAREKETÎ VE ZÜVYERLÎ ŞAHÎN ?
1925 Şeyh Said hareketine Züvyerli Şahin fiili olarak harekete katılmıştır. Şeyh Şerif komutasındaki guruplar içinde yer almıştır. Palu ve Elazıg'ın teslim alınması ve sonrasında Kurdistan dağlarında direniş gurupları içinde yer almıştır. Şahin ağırlıklı olarak Şeyh Hüsen Kelaxsi'nin gurubu içindeydi.
Şeyh Hüsen malumunuz,Şeyh Şerif'in kardeşidir. Şeyh Said hareketinde Elazığ geri çekilmesi ve Mendo direnişinden sonra Şeyh Şerif'e bağlı gurupların çoğu Guewdere mıntıkasına çekilir. Türk devletinin bölgedeki operasyonlarında Züvyerli Şahin ve arkadaşları bir defasında kuşatılır. Gurubun içinde Şeyh Abdulhamid Bilgin "Siraç Bilgin'in babası ve yeğenleri Vinyerinli Hacı Enwer Baynun'un olduğu söylenir.
Mevzide, Abdulhamid Efendi çok hareketli zaptedilmeyen mizacından dolayı ikide bir kafasını kaldırıp, Türk askerleri ve koruculara silah sıkıyor. Züvyerli Şahin bu davranışından dolayı Abdulhamide dikkatli davranıp, heycanlanmaması için ikaz eder. Bu çatışmada zazaca bir sözü var ki hala unutulmaz. Ve derki; "Abdulhamid ıne bızunıg gulı ume, nie Abdulhamid, nie Şahin El Cındun şınasnen. Raşt kum ame o şın." Türkçesi; Abdulhamid arkadaş bunu bilki kurşun ne seni, ne beni tanır kime doğru gittiyse o gider."
Şeyh Hüsen Kelaxsi hareketin bastırılmasından sonra tıpkı Barzaniler gibi uzun yürüyüş yapıp, Suriye Kurdistanı'na "bin xet" giderler. Züvyerli Şahin bu yürüyüşe katılmaz, Kurdistan dağlarını mesken tutar. Asırlar boyunca Kürd halkı özgür yaşamak haksızlığa karşı mücadele vermek için hep o dağları seçtiler. Kurdistan Dağları her zaman sığınan insanlarını korudu. Güven ve güç verdi. Onları hep anladı bağrına bastı. Zülme karşı dağlar her zaman umut oldu.
Züvyerli Şahin artık Kurdistan dağlarına halkın deyimiyle "mehqum Şeyh Said" Seyh Saidin askeri ve direnişçi militanıydı. Türk askerlerinin bölgedeki kırsal alanda Züvyerli Şahin'in yakalanıp, öldürülmesi için yıllarca operasyonlar yapar. Birçok operasyondan kurtulur. Şahin mehqum olduğu dönemlerde fiziki görünüm olarak uzun bıyıklı ve başı kel'di. Türk askeri kırsalda yapttığı bir operasyonda fiziki olarak aynen Şahin'e benzeyen aslen küçük Züvyer köyünden, Bekir isminde birini Şahin diye vururlar.
Şahin artik Türk askerlerinin kara listesinden düşer. Şahin yanlışlıkla kendisi yerine vurulan yakın köylüsü Bekir için zazaca şu sözü hala memleketimde söylenir.
"Bekir Yıb Şer kişya gına mı ver."
Türkçesi; İbrahim oğlu Bekir benden dolayı vuruldu. Ve ben kurtuldum." Devletin daha sonra çıkardığı afla Şahin serbest olur.
BİR ANEKDOT
Şahin, Şeyh Said hareketinden sonra kırsalda gerillacılık yapar. Türk devleti de Şahin'den dolayı sürekli köye baskı uygular. Şahin, birgün kendi köyünün mıntıkası içinde Sarıng denilen mevkide, yapmış olduğu bir mevzide kendi köyünü seyr eder. Sarıng doğa harikası ve şelalesiyle ünlü bir mevkidir. Züvyerli dört köylüsü Şahin'i görürler. Ve kendi aralarında derlerki ? Şahini yakalayıp devlete teslim edelim-ki köyümüz baskı ve zulumden kurtulsun.
Köylüler Şahin'e doğru gider, ve Şahin tanıdığı bu insanların niyetlerinin kötü olduğunu bilir. Tüfeğini köylülere doğrultup, zazaca şu sözlerini söyler.
Ez ho Quem'ıd,mı di çahar dewıc ma,
Hesiye mı, he yen mı sera,
Mı veng da yın ! Lia Züvyericen ına çoa niya şıma he yen mı sera.
Mı senig Tıfıng teqna ez uniyo bi wila ço wahar yo binu ni veciya.
Bu sözlerin Türkçesi:
Sarıng mevkinde kamuflaj mevzideydim. Dört köylüm beni görünce yakalanmam
için üzerime geldiler. Bende köylülerime dedimki ya..elimdeki sopa değil tüfek üzerime nasıl gelirsiniz, dedim. Nasılki tüfeği doğrultup,patlatınca kimse, kimseye sahip çıkmadı, kaçtılar.
Züvyerli Şahin sohbetlerinde bazen kızınca kendi köylülerine zazaca şu sözleri hatırlatırdı.
- Lia şıma zun ez kumo ?
- Ez koto bayk'un şıma dıma.
Türkçesi: Siz, benim kim olduğumu bilimiyormusunuz? Ben sizin babalarınızın peşine veren biriyim, sözlerini hatırlatırdı. Bu sözleri vurgulaması asi ve direnişçi kimliğini hiss ettirirdi.
ŞEYH SAİD HAREKETİNDEN SONRA ŞAHÎN'İN YAŞAMI
Züvyerli Şahin devlet tarafından sicili bozuk biriydi. Şeyh Said hareketinden kurtuldu. Ama sonraki yıllarda bir hiç uğruna yaşanan bir olaydan dolayı alakası olmadığı halde cezaevine düşer.
Olay Palu'nun deşt mevki denilen Pışkulan köyü civarında yaşanır. Pışkulun çevresinde iki kişi vurulur.
Şahin, köylüsü Xelef Îsmalun, Tanzut köyünden Zülfü ve Niyazi Kelaciyun tesaddüf oradan geçerken yakalanırlar. Tabi bazı köylülerin ifadeleri olayın Şahin ve Îsmal Xelefun'un yaptığı yönündedir. Köyden bir kadın Şahin'e acıyarak bu adamı sanki tanıyorum bu olayla alakası yoktur, der. Çünkü sürekli bu adam köyümüze zazaca "Diyeza" güveçlik ve testi getiriyordu, der.
Şahin içine sindirmez olayı ben yapmadım, der. Ve zazaca kadına ve askere şu sözlerini söyler. "Ez merdım dıyezun niyo." der. 1930'lu yılların ortalarında Palu "Karacimşit cezaevi" ve Elazığdaki cezaevi macerası başlar.
Şahin, cezaevinden çıktıktan sonra 1941 yıllında asker kaçağı olduğu için birkaç köylüsü yakın akrabası "Halil Ersöz, Key Gencun" beraber yakalanıp, askere gönderilir. Askerlerin tümünü Konya'ya topçu olarak gönderilir. Yanlız, Şahin Manisa-Kırkağaç'a gönderilir. Şahin askerde tımar işlerinde yani atıl işlerde askeri görevini tamamlayıp, köyüne döner.
ŞAHÎN'İN EVLİLİK DENEMESİ
Şahin yaşamı boyunca evlilik yapmadı. Şeyh Said hareketi başta olmak üzere ,sonraki dönemlerde gerillacılık yapması onun evliliğine belki zamanı yoktu, belki ülkesi özgür olmadan evlenmeyi mi ? düşünmedi. Veya yaşadığı o sıcak ortamın etkisi mi diyelim hangi duygularla evlilk yapmadığı bilinmez. Zaten ailesinden kimse yoktu ki. Selim isminde kardeşi daha gençken köyü terk ederek Ergani-Maden ve Çermik hattıında yaşamını devam etirir.
Anlatılanlara göre Maden çevresinde Kinyar köyünde Hasan Ağa isminde biri ona yardım ederek evlilk ve Maden Bakır işletmelerinde işe yerleştirir. Kardeş Mehmet Selim ağabeyinin yanlız yaşadığı,ekonomik güçlük çekttiği için her yıl ziyaretine gelirdi. Ekonomik olarak abisine yardım ettiği, ve vefalı biri olduğu için Şahin bazen sohbetlerinde zazaca "Ez Kêk Mehmet Selimo" ben Selimin ağabeyim, derdi.
Yıl 1958 Kurdistan'da bir suskunluk dönemidir. Şahin artık yaşlanmış bakıma ihtiyacı vardır. Çevresindeki yakınlarına evlilik yapmak istediğinı söyler. Şahin Küçük Züvyer köyünde Tahar Malla kızı Zueyra'ya aşık olur. Zueyra dul ve bir kiz çocuğu olan bir kadındır. Zueyra evlenmek istemez, Şahin plan yapıp kadını kaçırmak ister.
Züvyerden Bilal Ubun ismindeki şahıs, Şahine kadını zorla kaçırmada yardım eden kişileri uyarır. Ve derki ? bu Şahin'i bırakın, hayırsız biridir. Bu adamdan dolayı yıllarca köyümüz devletten eziyet gördü. Devlet köyümüzü yaktı. Köyde ondan dolayı hakaret görmeyen kalmadı. Şahin yine köyümüzün başına bir iş getirmeye çalışıyor, der. Bu evlilik girişiminin planları engellenir. Şahin sanki yemin edercesine daha evlenmez. Sohbetlerde köylüleri filan kadınla evlen, gibi tekliflerde bulununca hele-hele hoşnut olmadığı biriyse, zazaca şu sözünü söylerdi. "Kele yı ni Wuriyen". Türkçesi; kellesi yenilmez, Şahin 1983 yılında vefat eder.
Sonuç olarak, adaletsizliğin,haksızlığın hiç bitmediği zengin Mezopotamya toprakları her zaman savaşın,sömürünün vahşetin cehaletin merkezi olmasından dolayi Şahin gibi renkli ve inançli insanlar çokça çıkmıştır.
Şahin'in kaderi sanki çoktan çizilmişti. Yaşamının son döneminde çok arzuladığı belki eş değil,dert ortağı, belki de arkadaş evliliği yapmak istedi. Ama Beko avanlar bırakmadı ki, Çünkü kendisine asi, mehqum, direnişçi kimligi hep engel çıkardılar.
Zorbalara karşı çare üreten, direnen Şahin kendisine çare olamadı, diyerek yazımı sonlandırıyorum. Eksik ve yanlışlığıyla Züvyerli Şahin'i anlatmaya çalıştım. Daha doğru ve zengin bilgilerle katkı sunanmak dileğiyle, ruhu şad olsun.
Cuma, 16 Nisan 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder