YÜZBAŞI ALİ HAYDAR'IN KURDİSTANDAKÎ ZULMÜ !

Çapakcur coğrafyasında halk arasında zulüm ve barbarlık yapmış Türk subayı, Yüzbaşı Ali Haydarı bu yazımda anlatmaya çalışacağım. Yüzbaşı Ali Haydarı anlatmadan önce Çapakcur ve çevresinde Şeyh Said hareketinden günümüze kadar Palu, Daraheni, Piran, Hani ve Lice çevresinde barbarlık ve zulüm yapan Türk subaylarından bazı isimlerı kısaca tanıtmak istiyorum. Bölgede o dönem yaptığı zulümlerle anılan fırka komutanı "Lice, Pasur, Hazro, Silvan, Siwan,...." bölgesinin sorumlusu yüzbaşı Ali Haydar'dı. Diğer bir sorumlu da yine subay olan yüzbaşı Ali Barut'tu. Ali Barut Lice, Hani'den Piran'a, Terkan aşiretinden Diyarbekir'in kuzeyine kadar sorumluydu. Çolig ve çevresinde de Yüzbaşı Sadık sorumluydu.

Ali Haydar ve Ali Barut Bicar tenkil hareketinde Albay olan Mustafa Muğlali'nın sağ koluydular. Bicar "Peçar-tenkil " hareketinin yapıldığı coğrafya içinde bu komutanlar köylerde yapttıkları toplu katliamlarla tarihte anıldılar. Özellikle Zıkte,Botiyan ve Mıstan mıntıkasında yapttıkları toplu katliamlar bölgede halen konuşulmaktadır.

Bu katliamlarla ilgili Genelkurmay Harp tarihi yazarlarından Kurmay Albay Reşat Hallı başta olmak üzere Rahmi Apak, çok ayrıntılı bilgiler sunmaktadırlar.Bu konunun detaylarına girmeyecegim. Bu konuda Sıwanlı Kas Quesi ve Botiyanlı Ömere Faro'nun yaşam öyküleri yazılarımda ayrıntlı bilgiler kaynaklarıyla yazdım.

Yine Piran bölgesinde Malmısanıj'ın yazmış olduğu zazaca ağıt şeklindeki şiirinde Deli Fikri'den bahsetmiştir. Bu komutanda Piran ve çevresindeki barbarlık ve zulümleriyle şiir ve deyirlerimizde "stran"yerlerini almışlardır. Deyirlerimiz hepsinin bir öyküsü vardır. Deli Fikri'ye boşuna insan kasabı ve sadist dememiş, Malmısanıj; "Piranlılar çok iyi biliyor Deli Fikri'nin Pirajman köyünde 40,Akrak köyünde 50 kisşyi toplu katliama tutan kişidir. Piran ve çevresinde Deli Fikri'nin gazabına uğramayan köy kalmamıştır.."

12 Eylül 1980 sonrası süreçlerde de Çapakcur ve çevresinde son ceyrek yıllarda kirli savaşta isminden ençok söz ettiren bazı subaylarıda kısaca hatırlatmak istiyorum. Çolig ve çevresinde Yüzbaşı Durmuş Coşkun Kıvrak halk arasında Qebrak olarak ta bilinen şahıs ilk akla gelendir. Durmuş Coşkun Kıvrak'tan sonra görevi devr alan Yüzbaşı Ali Şahin baskı ve zulümünü katmerleştirdi.

Durmuş Kıvrak ,Hüseyin Morsümbülü işkenceyle öldürüp,cenazesinin izinide kaybetirdi. Yüzbaşı Ali Şahin'de mamoste Sıddık Bilgini işkenceyle öldürmekten Kürd kamuoyu tarafından isminden ençok söz ettiren kişilerdir. Aslında bu subaylar çok Kürd öldürdüler ben sadece Kürd kamuoyunda numune olarak ençok bilinen Hüseyin Morsümbül ve Sıddık Bilgin olayını hatırlattım.

Son Ergenekon yapılanmasında da Durmuş Kıvrak'ın ismi sık, sık geçti .JİTEM'in içinde önemli görevlerde bulunmuştur. Detaylara girmiyeceğim, Uğur Mumcu'nun öldürülmesi olayındaki kirli ilişkilerde Ergenekon davasındaki iddianamede yer aldı.

Ali Şahin denilen barbarda Çolig'e tayin olmadan evvel 1984 yılında Muğla'da jandarma yüzbaşıdır. Osman Yılmaz adlı bir şahısı haksız yere bir cinayet davasından tutuklatıyor. Ailesine ve yakınlarına karakolda işkence ve tecavüze varan gayri insani hakaretlerde bulunur. Bu davadan dolayı 10 ay hapis,10 ay memuriyeten men cezası alır. Cezalar tatbik edilmez.

Tabi bu cezaları kesinleşmeden Çolig'e gelip, mamoste Sıddık Bilgin olayını yapar. Ali Şahine verilen cezalar yerine getirilseydi; belki bugün Sıddık Bilgin hayattaydı. Ali Şahin benim kişisel görüşüm Muğladaki kötü sicilini kamufle etmek için Çolig'de sevilen ve nüfuzu olan saygın bir ailenin çocuğu sözde "bir PKK'li yakalayarak "unuturmaya calisir.Oysaki Siddik Hoca PKK'li olmadigi gibi, o dönemde öğretmen olarak Siwan'in bir köyüne "Heşbuer" tayini yeni çıkmıştı.

Bu subaylar Kurdistandaki barbarlıklarından dolayı terfi ettirilerek ödüllendirildi. Hiçbiri hakkında adli ve idari ceza uygulanmadı. Çünkü Kürd öldürmek suç değil, ödüldür. Kürdler yeryüzünün yetim ve devletsiz halkı olduğu için kimse sahiplenmeyi bırak ,yapılan zulümü ve katliamlarda değil bir devlet ,bir halkta dost olarak çıkmadı. Dünyanın yetim, çaresiz ve devletsiz en büyük halkı Kürdler, zencilerin geçmişteki o köle yaşamları kadar bir statüsü yıllarca olmadı.


YÜZBAŞI ALİ HAYDAR'IN YAPTIĞI ZULÜMLERLE İLGİLİ SÖZLÜ VE YAZILI KAYNAKLAR ?

Şeyh Said hareketinde barbarlığı ve sadistliğiyle Bicar "Peçar" tenkil hareketinin meşhur yüzbaşısı Ali Haydarı size tanıtmak istiyorum. Ali Haydar hakkında çok şey yazıldı ve çizildi. Kitaplara yazılmayan ve halk arasında söylenen, stranlara ve öykülere malzeme olan zulümler ülkemde hala anlatılır. Bu şahsiyetin kim olduğunu yazılı kaynaklardan alıntılar ve sözlü olarak anlatılan birkaç anekdotu sizinle paylaşmak istiyorum.

1) Nureddin Zaza "Bir Kürd olarak yaşamım adlı kitabında" yüzbaşı Ali Haydar'dan bahs eder, Şeyh Said hareketinde Nureddin Zaza'nın babası ve abisi Dr. Nafiz Yekbun, Maden ilçesinde yakalanarak Elazığ cezaevine konulur.Yüzbaşı Ali Haydar cezaevinde Nureddin Zaza'nın babasına çok hakaret eder. Dr. Nafiz Yekbun bu zülümkar Türk subayı'nın yaptıklarını içine sindiremez. Yüzbaşıdan babasının intikamını almaya kararlidir. Birgün Ali Haydar cezaevine gider. Dr. Nafiz Yekbun sakladigi bir demir cubuğu "silahını" yerinde bulamayınca küplere binerek Ali Haydara doğru koşarak ve oturaklı bir tokat yüzüne patlatır. Atatürk'ün bu subayı yere kapaklanır. Diğer Kürd tutuklular da Yüzbaşı Ali Haydar'a saldırıp, tekme tokat vururlar. Askerler kendisini zorlukla kurtarırlar. Bu olaydan sonra Ankara'ya telgraflar çekilir. Bu sadist yüzbaşı hakkında çekilen telgraflar etki yaparak, tayini Diyarbakıra çıkarılır. Ali Haydar'ın bu zulümü, Nureddin Zaza kitabının 44-45. sayfasında detaylarıyla anlatılmaktadır.

2) Şeyh Said hareketi bastırıldıktan sonra Kurdistanda gerillacılık yapan küçük guruplar yıllarca dağlarda savaştılar. Bu gurupları tasfiye etmek amacıyla Bicar coğrafyasında tenkil hareketi düzenlenir. Hareketin baş komutanı Elazığ'da o dönemde albay olan Mustafa Muğlalı, geçici görevle Bicar mıntıkasına gönderilir. Lice bölgesinde karargah kurulur. Yüzbaşı Ali Haydar ve Ali Barut tenkil hareketinde Mustafa Muğlalı'nın emrinde subay olarak görevlendirilir.

Bicar tenkil hareketi üç aşamalı bir plan devreye sokulur. İlk plan Murtezan, Botiyan ve Mıstan bölgesinde devreye konulur. Bu bölgede yüzbaşı Ali Haydar tüm köyleri yakıp,yıkıp katliama girişir. Bu bölgede Ömere Faro, Emine Miki ve Mehmet Eli Cewahir Türk askerine karşı direniş gösteririler. Türk askeri bu gurupların tuzağına düşerek, içinde Ali Haydar'ın da bulundugu anlatılır.

Şeyh Tahir'in oğlu Fahreddin Akar'la Malmisanı'jın yaptığı röportajda bakın neler söylüyor. Yüzbaşı Ali Haydar Botiyan'da bizzat kendisi tuzağa düşerek saklanır. Ali Haydar'ı Botiyanlı bir kadın eşek palanının altına koyarak saklamış. Ona acıdığı için kurtarmış. Sonradan Kürdler bunu duyunca gidip o kadına sen ölümü hak etmişsin,niçin Ali Haydar'ı sakladın ? demişler. Kadın baktım perişan durumda, acıdım cevabını vermiş. İşte bu olaydan sonra Ali Haydar ateş ve barut olup, ortalığa düştü, milleti yaktı.

3) Liceli Fehmi Bilal'in oğlu Avukat Sırrı Fırat'ın bir anekdotunu aktarayım. Bu anekdot Malmisanıj'ın Şeyh Fahri Akar'la yapttığı röportajdan aktarıyorum;

Sırrı Fırat'in eşi öğretmendir. Tayini Konya'ya çıkar. Sırrı'da Konya'da avukatlık yapar. Birgün Konya'da çoğu subayların gittiği bir kulübe gider. Orada emekli bir albay'la tanışır.Albay Şeyh Said hareketinde Lice'de Yüzbaşı Ali Haydarın emrinde o dönemde teğmenmiş. Bu albay Lice'nin Zengesor köyünün Baxşiyan mezrasında yaptıkları bir katliamı Sırrı Fırat'a anlatır. tesaddüf o mezrada Sırrı Fırat'ın annesinin köyüdür.

Albayın Sırrı Fırat'a aktarımları şöyleydi ? Biz yüzbaşı Ali Haydarla birlikte o köye gittik. Köyde hiç erkek yoktu. Köydeki bütün kadın ve çocukları bir ağılda topladık ve ateşe verdik. Ağıldan çıkan olursa süngüleyip öldürsünler diye de etrafına süngülü askerler koyduk. Birden altı-yedi yaşlarındaki bir çocuğun, ağılın bir gediğinden, ateşin içinden çıkıp dışarıya fırladığını gördük. Birkaç adım attıktan sonra süngülü jandarmaların karşısında olduğunu görünce durdu. Bir ateşe, bir süngülere baktı; bir ateşe, bir süngülere baktı; tekrar kendisini ateşin içine attı ! Albay şöyle diyor ; O zaman biraz acıdım. Acaba bizim süngümüz ateşten de mi beter diye düşündüm.
Bu albayın anlatım tarzı ve yorumu ruh halini ele veriyor.

4) Ali Haydar'ın Siwan mıntıkasında meşhur Kürd direnişçisi Sosinli "suesun"Kasım ağa "Kas Quesi" yi yakalyıp bedenini ateşte şişlerle dağladığı olayı Hesen Hişyar Serdi ve Kadri Cemilpaşa anılarında ayrıntılı bilgi sunmuşlardır. Ben bu olayin detaylarını daha evvel yazdığım için tekrar yazmayacağım.

Ali Haydar'ın Siwan mıntıkası Keşan köyünde halen anlatılan ama yazılmayan bir anekdotu sizinle paylaşmak istiyorum. Bu olayın muhatabı benim babamın yakinen tanıdığı olan Hacı Karamazi'ye atfen aktarımlarını yazıyorum. Haci Karamazi köken olarak Palu merkezden çok değerli bir şahsiyettir. Şeyh Şerif Kelaxsi'nin kardeşi Hüseyin efendiyle kirvelik ve dostluk ilişkisi vardır.
Hacı Karamazi bir gün Siwan'ın Keşan köyüne misafirliğe gider. Köyün illeri gelenlerinden Îsmail Hacı'nın misafiri olur. Akşam üstü birde bakiyorki askerler köyü kuşatmışlar. Yüzbaşı Ali Haydar kumandasındaki askerler Siwan mıntıkasında sırayla köyleri yakıp,yıkıp ve katliam yaparak Keşan köyüne ulaşırlar. Hacı Karamazi ibrik "mesin" alıp köyün kenarında abdest almaya gider.
Hacı Karamazı o dönemde felç hastalığı geçirmiş,hafif titriyor. Yüzbaşı Ali Haydar-i görmüş olacak ki titremesi sinirinden dolayi "korkudan değil" bariz bir şekilde artmaya başlar. Yüzbaşı Ali Haydar yaptığı bu zulümlerden zevk alırcasına Hacı Karamaziye seslenir.
Hacı amca ! benim korkumdan neden titriyorsun ,der ?
Hacı Karamazi cesur olduğu kadar, lafını esirgemeyen bir kişidir.
Hacı Karamazi lafın altında kalmaz ve derki; oğlumun yaşındasın ben senden korkmuyorum.
Bakma, benim titremem Allah'ın verdiği bir hastalıktır.
Lafını esirgemeden; sen Allahin işinedemi karışıyorsun, hey kerhaneci der !
Bunu iyi bilki benim kula minetim yoktur.
Bu söz, Ali Haydar yüzbaşıyı şok eder,
Ali Haydar ! Keşani Hacı Karamazi'nin bu sözünden dolayı yakmayacağını söyler.
Siwan mıntıkasında yakılmayan köylerden biri de Keşan olarak tarihe geçer.

Çolig coğrafyasında ağırlıklı olarak Kürd tarihine mal olmuş değerli insanları yazıyorum. Bu yazımda da Çolig ve çevresinde barbarlık ve zulümüyle halk arasında unutulmayan yüzbaşı Ali Haydarı tanıtmaya çalıştım.Kurdistanda son dönemde gelişen ulusal bilinçlenme ve sonucu olarak yaşanan savaş gerçekliği vardır. Bu gelişmeleri engelemek için Türk devleti tarihteki bu barbar, sadist yönetici ve subaylarının isimlerini kışla ve garnizonlarına takarlar. Bu yaklaşım ve uygulamaların amacı halkımıza gözdağı vermektir.

Çolig'de çok sevdiğim komşum ve yakın dostumuz Siwan/Gaz köyünden Hemal Elo "Ali Sakin" bir sözü vardı, hiç unutmam. Derdiki ! Türkler dara düştüklerinde mezardaki adamlarını Kürdlere hatırlatırlar. Ve derlerki ! Ey Kürdler durun ! yoksa mezardan tekrar adamlarimizi çıkarırız aynı belayı tekrar başınıza getiririz. Hemal Elo'nun anlatmak istediği Türkiyede ne zamanki Kürdlerin lehine bir gelişme olduğu zaman birde bakıyorsun statükodan yana olan asker, polis ve gerici kesimler topluca Anitkabire çıkıp,çelenk koyup, tehdit içeren mesajlar yazarlar.

Sonuç olarak, kendi tarihindeki utançla, hatalarla ve suçlarla yüzleşmeyen bir toplum gelecekte bu hataları tekrarlayacak, benzer utanç noktalarına geri dönecek ve aynı suçları işlemeye devam edecektir. Son dönemde Türk devleti kendi tarihiyle hesaplaşıyor. Sistem, Dersim, Şeyh Said, İstiklal mahkemelerindeki utanç vesikaları artık tartışılıyor. Ermeni, Rumlar ve diğer azınlıklarda yaşanan trajediler için uydurulan teranelerde artık yama tutmuyor. Herşey gün gibi ortadadır.
Selam ve saygılarımla,

Kitabê tay gonîweran nusiyay dinya di
La kitabê Delu Fikri nênusiya hıma, to ra aseno Pîran !

Malmisanıj


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

@templatesyard