MEHMET HÎŞAR AĞAOĞLU'NUN ANISINA (1. Bölüm)



Şeyh Said hareketi'nin başkenti "Paytaxtı" Daraheni yiğit insanlar diyarıdır. Şeyh Said burayı mekan olarak boşuna seşmemiştir. Kelaxsili Şeyh Şerif, Modanlı Feqi Hesen, Valirli Sadık Beg, Botiyanlı Ömere Faro, Siwan "Sosinli" Kasım Ağa "Kas Quesi" ilk akla gelenlerdendir. Yakın dönemde mamoste Sıddık Bilgin, Hişar Ağaoğlu, Zeki Palabıyık, Mıstan'lı Molla Sıddık Turhallı başta olmak üzere yüzlerce fedakar ve yigit insan Kürd ulusal mücadelesinde şehit vermiştir.

"Dünyada en çok istediğim ve bana yaşamı gerçekten sevdiren iki şey var; aşk ve özgürlük. Aşk uğruna gerekirse, yaşamımdan vazgeçerim. Özgürlük uğruna ise aşkımı da feda ederim." Victor Hugo

Yaşamını, güzel ve onurlu bir gelecek için seve-seve verenlere karşı borcumuz var. Onları, unutmamak, hatırlamak, anmak ve yâd etmek herkesin namus borcu olmalıdır. Iste bu onurlu yasamlardan biride yakın dönemdeki temsilcilerinden Daraheni/Kûpar'lı Hişar Ağaoğlu'dur.

Hişar Ağaoğlu'nun yaşadığı coğrafya Çolig ve Darahıni'nin kaderimi diyelim, Kürdlük vadisinde mücadele etmiş diğer fedakar ve onurlu şahsiyetler gibi onunda yaşamı çok kısa ama onurlu bir yaşamdı. Bu kısa sürede sığdırılan işleri anlatabilmek ,yazmak gerekir. Benimkisi sadece teğet geçerek anlatmak sayılır. Ama onu en iyi anlatabilenler kuşkusuz en yakın dava arkadaşlarıdır.

Ailesi ve yakınları belki onu anlatmazlar veya anlatmakta zorlanırlar. Kürd halkının genlerinde olsa gerek kendi değerlerini yazarak ön planda olmak istemezler. Sadece Hişar Ağaoğlu'nun ailesinde değil, diğer Kürd ailelerin çoğunda bu özellikler vardır. Yıllar önceydi M.Hayri Durmuş'un gelini Şah Hüseyin'in eşi Yıldız Durmuş'un Serhat Bucak'a yolladığı mektubunda söylediği bir söz var ki hala hafızamda tazeliğini koruyor. Bakın M.Hayri, Şah Hüseyin ve Yıldız Durmuş için ne söylüyor; "Biz onları toprağa değil yüreğimize gömdük. Acısı yüreğimizi çok daha yaksın diye, yüreğimiz onların acısıyla ezilse bile bizler yazamıyoruz. Ama sizler onları imkanları dahilinde dilden düşürmemelisiniz." diyordu. (Yıldız Durmuş)

Evet ! Hişar Ağaoğlu'nu yazmaya karar verdiğimde; değerli dostum, ağabeyim Hişar'ın kardeşi Nihat Ağaoğlu'ndan teknolojik iletişim araçlarıyla ilk bilgileri almak istedim. Doğrusu uzun süre bekleyip, cevap alamayınca, biraz da yansıtmadan hayıflandım. Sabırsızlıkla tekrar E-mail yolladım tahmin ettiğim cevabı aldım. Mazeretini bildirerek söylediği kısa ve duygu yüklü sözleri oldukça hüzün vericiydi. Bakın bana verdiği cevap; tıpkı kodları M.Hayri Durmuş'un gelini Yıldız Durmuş'un o veciz dolu sözlerinde saklıdır; "Ya Orhancığım, bir durum olduğu yok, sorun bende, bir türlü yazamıyorum, bir sefer denedim oldukça acıtyor, yazmayı bıraktım, herhalde hazır değilim, epeyi zamandır da sizi oyalamış oldum, kusurma bakmayın.." (Nihat Ağaoğlu)

Çolig ve Darahini coğrafyasında yakın dönemde Kürdlük vadisinde direnmekten, özgürlükten,zindandan bahsedilmesi gereken şahsiyetlerin başında kuşkusuz Mehmet Hişar Ağaoğlu ilk akla gelenlerdendir.

Mehmet Hişar Ağaoğlu'nun yaşam öyküsünü uzun süredir yazmayı düşünüyordum. Çünkü gençlik yıllarımdan itibaren tanıdığım, defalarca sohbet ve tartışmalarına katıldığım bir Kürd değeridir. Hişar Ağaoğlu ile yaşamının son dönemlerinde gerek siyasi, gerekse aynı meslekten olmam münasebetiyle çokca birlikteliğim oldu. Hişar Ağaoğlu'nun şehit edilmesinden yaklaşık 3-4 ay sonra Avrupa'ya sürgün maceram başladı.

Hişar Ağaoğlu'nun şehadetinin arka bahçesinin aydınlanması için MED TV'de bir proğram yapıldı. 1998 yılında SELA-SOR proğramında yayınlanan Hişar Ağaoğlu'na ait bu yazılı belgeler ve fotoğraflarla yaşam öyküsü ve şehadetinden kesitler sunuldu.

Bu programın canlı stüdyo konuk davetlisi bendim. Hişar Ağaoğlu'nun ailesi tarafından teklifi bana gelince hiç tereddüt etmeden kabul ettim.Bu benim için bir görev olduğu kadar, bir onurdu.

Program'ın stüdyo konuğu teklifi benden önce Dr. Siraç Bilgin'e yapıldığını duydum. Ailesinden aldığım bilgilerden Dr. Siraç Bilgin, Hişar Ağaoğlunu yakinen tanımasına rağmen stüdoydaki program davetini kabul etmemiştir. Dr. Siraç Bilgin'in geçmişte beraber siyaset yaptıkları aynı oluşum içinde yaşanan ideolojik-politik görüş ayrılıklarından dolayı olsa gerek , bu teklifi kabul etmediği tahmin edildi.

Hişar'ın aile bireylerinden aldığım duyumlardan hafızam beni yanıltmıyorsa Dr.Siraç Bilginin ifadesi Hişar Ağaoğlu'nu iyi tanımadığı yönündeydi. Halbuki Dr. Siraç Bilgin'in beraber siyaset yaptığı Hişar Ağaoğlu'nu tanımaması mümkün değildir. Yıllar sonra internet iletişim sisteminin gelişmesiyle Siraç Bilgin kendisine ait açttığı sitede Hişar Ağaoğlu'nu yakinen tanıdığı anlaşılmaktadır.

Dr. Siraç Bilgin'e ait sitesinde siyasi yaşamıyla ilgili 1970'li yılların ortalarında KDP siyasi çalışmalarını anlatırken Çolig merkezde kurdukları bir dernekten dolayı Hişar Ağaoğlu'ndan bahs etmektedir. Dr Sıraç Bilgin'in sitesinden bu konuyla ilgili alıntıyı aşağıya aktarıyorum;
 "Hişyar Ağaoğlu arkadaşımız bir süre hapis yattı. Bu arada Çewligli gençler bir dernek kurma teşebbüsüne girişmişlerdi. Hemen esnaftan yüklü bir miktar para toplayarak müteşebbislere destek olduk. Bu arada derneği ele geçirmek için harekete geçen Bingöllü Rahmetli Zeki Adsız başarılı olamadı (o sırada esaslı bir şekilde CHP'li idi ve dernek tümüyle bizim kontrolumuzda kaldı. Bu derneğin prensibi, kitlesel olmaktı.." (Dr. Siraç Bilgin)

Hişar Ağaoğlu'nun ceza alıp,hapis yatması konusunda ayrıntılı bilgileri ikinci bölümdeki yazımda açmaya çalışacağım. Çolig'de o dönemde CHP içinde politika yapanlar neden bu derneği ele geçiremeyince kapatılması yönünde rolleri olmuştur. Bu konuda o dönemin tanıklarından Hişar Ağaoğlu'nun yakın arkadaşları'nın kısaca görüşlerinide yazacağım.

Dr. Siraç Bilgin neden ? Hişar Ağaoğlu'nu yakinen tanımasına rağmen proğramını kabul etmediğine değinmeden, geçmiyeceğim. Dr. Siraç Bilgin proğramın yapıldığı dönemde aktif olarak PKK hareketinin oluşturduğu kurumlarda (Sürgün parlementosu, Ulusal kongre üyesi) organik bir çalışma içindedir.

MED-TV'nin sürekli müdavimlerinden olup, PKK hareketinin Awrupadaki yayın organı olan gazetede de köşe yazarıdır. Dr.Siraç Bilgin eski dava aradaşları ile "KDP Bakur" uzlaşmaz geçmişe dayalı hasmane siyasi bir çekişme içindedir. O dönemin nesnel siyasi koçulları değerlendirildiğinde Dr. Siraç'ın bu proğrama hangi duygularla katılmadığını anlamak mümkündür. Dr. Sıraç Bilgin'in bu yaklaşımını vefasızlık olarak algılıyorum.



Hişar Ağaoğlu, Hatip Demiralp ve Cihat Elçi Çolig'de Kürd ulusal çizgisinin KDP-Bakur'un ve Said Elçi'nin ardıl üçlüsüydüler. Bu üçlü'nün çekmiş olduğu bir fotografı çok iyi hatırlıyorum Hişar Ağaoğlu'nun anısına MED-TV de hazırlanan proğramda tanıtıldıldı. Bu üçlü arkadaş gurubu ve diğer arkadaşlarının siyasi çalışmalarından ayrıntılı bilgiler proğramda anlatıldı.

Çolig ve çevresi KDP-Bakur'un en etkin siyaset yapttığı yerlerin başında gelir. Bu coğrafya'da KDP hareketinin merkezi düzeyde Said Elçi'den başlayarak günümüze kadar çok nitelikli sekreterlik yapmış, merkezi düzeyde kadrolar çıkmıştır. Çolig'de PKK'nin önemli bazı kurucu düzeydeki kadroları'da siyasi gelenekleri KDP Bakur kökeninden gelir.

Örneğin,1970 li yılların ortalarında Çolig'de KDP oluşumu içinde ilişkilenen M.Hayri Durmuş, Resul Altunok ve Ahmet Aytimur daha sonraki dönemlerde PKK hareketine katıldılar. Hayri Durmuş ve Resul Altunok PKK'nin kurucu kadroları oldular. Bu üç Kürd şehidini Hişar Agaoglu'nun anısından dolayı hatırlatarak rahmetle anmak istiyorum.

M.Hayri Durmuş ve Resul Atınok'un KDP ile olan ilişkilenmeleri hakkında Dr.Siraç Bilgin sitesinde kısada olsa bilgi sunmaktadır. Bu konuda değerli dostum ve hemşerim Kenan Fani Doğan'ın da şifai ve yazılı açıklamlarıyla beni defalarca bilgilendirdiğini hatırlatmak isterim.

Hişar Ağaoğlu'nun yaşam öyküsünü yazarken temel bilgileri sağolsun eşinden aldım. Ayrıca, Hişar'ın yakın dava arkadaşlarıyla da şifai görüşmelerim oldu. Hişar'la ilgili benimde son dönemde dost ve ağabey babında gerek siyasi,gerekse mesleki beraberliğimizde edindiğim tüm bilgileri derleyerek,zenginleştirmeye çalışacağım.

Hişar Ağaoğlu'nun yaşam öyküsünün detaylarına girmeden evvel genel bir profil çizmeye çalıştım.

Değerli dost ve hemşerim Kenan Fani Doğan'ın yakın arkadaşları olan Hişar Ağaoğlu, Hatip Demiralp ve Cihat Elçi için yaptığı bir yorumdaki, duygularını hatırlatmak istiyorum;
"Hişar, Hatip ve Cihat'in fotoğraflarını bir arada gördüğümde tekrar tekrar bakıp, öylece dalıp gidiyorum. Sanki birşeyler anlatmak istiyorlar zehabına (saplantı, uyma) kapılıyorum. Anlatacak ve yazacak o kadar çok şey varki; kitaplara sığmaz. Bizlerin birlikte anılarımız bir dönemin perde arkasını oluşturuyor. Tembelliğimden değil, onları anmak bu yalnız ve savrulmuş "sürgün" ortamında bana çok dokunuyor, hepsini çok özlüyorum ve bir daha göremeyeceğimi biliyorum. Yokluklarına bir alışabilsem, bir sindirebilsem, belki mesele kalmayacak ama sindirmenin imkanı olmadığını da biliyorum.. Yazdıkların (Orhan Zuexpayıj), bu anlamda benim gibi bir çoklarını ızdıraptan kurtarıyor. Daha önemlisi Kürdistan'ın bu emsalsiz evlatlarının bilmeyenlerce anlaşılmasına imkan sunuyor.."

Değerli dost ve hemşerim Kenan Fani Doğan'ın benim eksik ve yetersiz olsada bu yazdıklarıma cesaret göstememi taktir ettiği için teşekkür ederim.

Sonuç olarak, Hişar Ağaoğlu gibi Kürd değerlerini yazarak yeni kuşaklara tanıtıp, belleklerine nakş etmek gerekir. İkinci bölümde Hişar Ağaoğlu'nun gençliği, siyasi mücadelesi, cezaevi süreci ve şehadetiyle ilgili detaylarda görüşmek üzere.

Darahini, Kûpar ve Ko- Spi'nin asi coğrafyasından süzülerek gelen aydın, direngen ve onurlu Kürd direnişçisi Hişar Ağaoğlu; Ruhun şad olsun.

Selam ve saygılarımla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

@templatesyard