KÜRD RUSPÎ'SÎ ABDULMELİK FIRAT'IN ANISINA?



Köklerini bu toprakların çok derinlerine salmış olmanın soyluluğu, medrese kültüründen süzülüp gelen bilgeliğiyle küçük hesapların ve küçük adamların çok uzağında bir yerdedir, Abdülmelik Fırat.

Ne güzel ifade etmiş , 

Gülay Göktürk








Kadim toprakların diyarıdır Mezopotamya.
Nice gündüzler ve gecelerden oluşan tarih gibidir.
Bir güneşin sıcak ışınlarıyla ısınır, ayın kutsal ışığı altında yıldızlara bakar;

Mezopotamya sürgününü Abdulmelik Fırat'ın bugün vefat haberini öğrendim.
Abdulmelik Fırat Şeyh Said'in torunlarından olup, Bingöl'deki Çan Şeyhlerinin'de yeğenidir.

Abdulmelik Fırat'ı ilkdefa 1979 yılında Palu'da Şeyh Said'in vefat eden oğlu Selhattin Fırat'ın cenaze töreninde gördüm.
Şeyh Selhaddin vefat etmeden evvel vasiyeti üzerine kendi imkanlarıyla yaptırdığı cami kompleti içinde; kendi mezar yerinide önceden hazırlamıştı.
Şeyh Selhaddin'nin cenaze törenine Bingöl'den çok kalabalık bir kitleyle gitmiştik. Cenazesi defin edilirken daha 18 yaşında bir genç olarak benimde mezar çalışmasında harcım vardır. Şeyh Selhaddin'nin cenazesindeki o muhteşem kalabalık,o izdiham o ağıtlar hala hafizamda tazeliğini koruyor.
Piran'dan ,Karebağan'dan,Çewlikten'ten,Hınıs'a kısaca Kurdistanın dört bir yanından on binlerce kişi gelmişti.
Şeyh Selhaddine gönülden bağlı olup, cezbe düşen kişilerin söylediği,

 "de rabım,de rabım seroke Kurdan de rabım"

 sözleri hala hafizamdadır. 

 Şeyh Selhaddin'nin cenazesini Hınıs Kolhisardan getiren ve cenazeyi organize eden'de Abdulmelik Fıratı.
Çevre ilerden gelen taziyeleri Abdulmelik Fırat kabul ediyordu.

Şeyh Selhaddin 1925 sürgününde çok genç daha 20,21'li yaşlarındayken Bağdat'a askeri akademide eğitim görmüş bunun yanında medrese kültürüde en doruk noktasındaydı.
Kurmanci dili yanında, Farsça,Arapaça ve Zazaca diline hakimdi. 

1933 afından sonra Türkiye'ye gelip, meşaketlı yaşamıyla sürgün ve hapislerden kurtulamayan mücadeleci bir insandı.

Soyadı kanunu çıktıgında Saidoğlu soyadını almak istemiş,bu talebi red edilmiştir.
Şeyh Selhattin 1960 darbesinde 55 Kürd ağa'nın sürgünleri içinde de abisi Şeyh Ali Rıza'la yine ön- saflardadır.
Melik Fırat'a 2004 yılı'nın Şubat ayında misafirim olduğu gece sorduğum bir soru şuydu ?
Şeyh Selhaddin'nin her yıl
Piran,Karbegan,Daraheni,Palu,ÇewlikGuewdere,Lice,Diyarbakır seferlerinin espirisi neydi?
Şeyh Said hareketin direniş havzası burasıydı.
Bu havza'yı sürekli diri tutmak istiyordu.
Cevabını bana vermişti. 

Abdulmelik Fırat'ı ikinci defa karşılaşmamız'da Çan Şeyhlerinden vefat eden Şeyh Nizameddin Korkutata'nın taziyesinde gördüm.
Melik Fırat'ın dayıları başta olmak üzere yaşca ondan büyük, çevrede saygın başka insanlarda taziyede vardı.
Çan köyündeki o yaşlı insanların ,çoğu medrese eğitimli din adamları'nın Melik Fıratın cemaat sohbetetinde onu pür dikkat dinlemeleri , toplum içindeki saygınlığını gösteriyordu.
Çünkü onun bilgeligi,medrese eğitimi,dünya görüşü ve kültürünün yanında sürgün,hapis ve baskılara karşı dik duruşu bence ona o saygınlığı kazandırmıştı.

BÎR ANEKDOT

     
Yıl 1992 veya 1993 olabilir. Abdulmelik Fırat dayılarından Mehmet Korkutat'nın ( Şeyh Eyüp efendinin torunu)  Hizbullahçılar tarafından Bingöl'de şehid edilmişti.
Abdulmelik Fırat ve Alirıza Septioğlu o dönemde DYP mebuslarıydı.
Her iki Şeyh'te anne tarafından Çan Şeyhlerinin yeğeni olmasından dolayı taziye'ye gelmişlerdi.
Melik-Fırat'ın dayısı olan Mehmet Korkutata'nın şehadet olayına kısaca değinmek istiyorum, 
JITEM ve  Hizbullah örgütü Çan köyünün "Teyrek" köklü mezrasını zorla boşaltıp kamp kurmuşlardı.
Teyrek mezrası Çan Şeyhlerinin ilk mekanı olmakla beraber, Kürd sorununda  Çan Şeyhlerinden ön-planda olan Şeyh Ibrahim burada ikamet ediyordu.
Rivayetlere göre DR.Şiwan (Said Kirmızıtoprak) Teyrek'e gelip, bir toplantı yaptığı yönünde bilgileri yıllar önce Hollanda'da bir sohbet esnasında merhum Galip Elçi'den duymuştum. 
Iste tarihe tanıklık yapmış Teyrek köyü , JITEM ve Kurdistan'da kullandığı para-militer örgütü Hizbullah için köyü boşaltmış, burasını eğtim kampı haline getirmişlerdi. 
Bu kampı PKK sonbaharın sonuna doğru basıp, iki Hizbullahçıyı öldürürler. Hizbullahçılar PKK gerillalarının kar'da ayak izlerini takip ederler. Gerilla eylem öncesi ve sonrası Çan köyü yönünden  gelip,bu kampı basarlar. Hizbullah bu eylemden dolayı Çan Şeyhlerini hedeflerıne alırlar. Ve Bingöl merkez Kültür mahallesinde ikamet eden Kürd davasinda duyarlı olan Mehmet Korkutata'yı şehid ederler. 
 

Köy Ilıcalar karakoluna çok yakın olmakla beraber Bingöl-Karlıova ana-yol güzergahı üzerindeydi. Devletin kontrolünde bu köy Hizbullahın adetta eğtim kampı işlevini görüyordu.
Bu köyün Hizbullahın elinde olduğunu bilmeyen Bingöllü yoktu. Ama herkes sindirilmiş,sus pus olmuştu.

Mehmet Korkutata'nın mezarının defn edildiği ikinci gündü.
Bir Kürd yurtseveri ve devrimcisi Nesih Anşin  "Hasan"  yakın arkadaşıda olan Mehmet Korkutatanın  cenaze törenini organize edenlerdendi.
Hizbullah tarafından takip edilerek şehir dışında canlı tutularak Teyrek mezrasındaki Hizbullah kampına götürülür.
Nesih Anşin'nin orada olduğunu bilen ailesi çaresiz ve tevekkül içinde çocuklarının ölümünü bekliyorlardı.

Îşte o günlerde iktidarda DYP mebusları olan Melik-Fırat ve Ali -Rıza Septioğlu  dayıları olan Mehmet Korkutata'nın  taziyesi için Bingöl'e gelmişlerdi.
Nesih Anşin'nin ailesi durumu Melik-Fırat'a anlatınca direk Emniyet Müdülüğüne giderler.
Hizbullahın kamp olayı ve Nesih Anşin'nin kampta tutulduğunu müdüre anlatırlar.
Melik-Fırat Emniyet Müdürlüğü üzerinde amcası Septioğluyla beraber Ankaradan gerekli baskı'yıda sağlarlar.
Müdür Kemal Îskender, Jandarma yani JITEM bölgesi olmasına rağmen sınırı ihlal ederek kampı basarlar.
Nesih Anşin çuval'ın içinde hala öldürülmemiş bir vaziyete sağ kurtarırlar.
Daha sonra JÎTEM ve Emniyet güçleri arasında görev ihlalinden dolayı karşı karşıya gelirler.
 Nesih Anşin'nin kurtarılmasını Melik -Fırat ve Septioğlu beraber sağlarlar.

Nesih Anşin olayı çok uzun olduğu için anlatmayacağım. Bingöl'de yaşam şansı bulmaz ve Awrupa macerası başlar. Gerillaya giden Nesih Anşin 1999 yılında Çewlik Aşağıköy "Dewa Cerin"de şehid düşer.

ÎKÎNCÎ ANEKDOT

- Melik-Fırat DYP 'nin iktidarda oldugu bu dönemde 1992,1993 Refah Partisi mebusu Hüsamettin Korkutata'la "Dayı" beraber Bingöl Valisini ziyarete giderler.

- DYP iktidarda Refah Muhalefete olduğu dönemlerdi.
-Valilik makamına çıkarken, Hüsamettin Vali'ye Melik-Fırat'ı Erzurum mebusu ve Şeyh Said'in efendinin torunu olarak taktim eder.
-Vali hemen derki ?  O hain Şeyh Said'mi ?
 MelikFirat lafın altında kalırmı hiç, ve derki ?
 terbiyesiz ve konuşmasını bilmeyen ukala,
-Senin gibi devşirme ve dönmeler haindir.
-Valilik makamında hiç oturmadan kalkarlar.
-Vali Feyzi Yılmaz tabiki kızarır ve bozulur.
- Adetta, Şok terapi yaşayan Vali cevabın altından kalkamaz kısaca şamar oğlanı durumuna düşer.


Valilikte hiç oturmadan telefon açıp, o dönem Belediye Başkanı Selhaddin Kaya'nın hem dostu hemde eskiye dayalı tanıdık olduklarından  misafiri olarak Belediye'ye geldiler.
Bende o dönemde Belediyede muhasbeciydim.
Belediyenin restorantında ağırlanan Melik-Fırat ile Vali arasında yaşnanları burada duydum.

Melik-Fırat HAK-PAR insiyatifinde, partileşmeden evvel Selhaddin Kaya'yı kısa bir dönemde olsa sözcü etmişti.
 Îkili arasında çok samimi aile geleneğinden gelen bir dostlukta vardır.
Ayrica , Selhaddin Kaya Îngiltere'de 1970 li yılların sonunda Elçilikte ataşeyken amcası olan Şeyh Selhaddin efendiyle beraber ona misafir'de olurlar.
 HAK-PAR partileşme sürecine girdiginde de Kurdistanda  ilk çıkarmasını'da Bingöl'e yapmıştır.

Melik-Fırat 2004 yılındaki seçimlerde Diyarbakır'dan bağımsız aday olmuştu.
Almanya'ya seçimlerden 2,3 hafta evvel bir dizi toplantılar yapmak için ziyarete bulunmuştu.
Wuppertal'de bir gecede bana misafir olmuştu.
Gece geç saatlere kadar kalabalık misafir topluluğuyla sohbet ettik. Melik-Fırat'ın saygın ve filzofi kişiliğinden dolayı oğlumun isminide Melik Fırat takmıştım.

Sonuç ,

Melik-Fırat ve ailesinin Kürd ulusal bilinçlenmesinde ödediği bedellerle tarihte anılacaktır.
Medrese kültüründen süzülerek gelen, Kürd intelgenistasi,siyasetçisi, filologu ve bilge kimliğiyle Türk profesörlerinin korkulu rüyasıydı.
Bilgi küpü veya kütüphanesimi derseniz?
zeka taşkını veya şaşkınımı derseniz ?
 bence tüm bu söylemlerin bileşkesidir Melik-Fırat.

 Ruhun şad olsun.  Güzel insan saygılarımla,

Orhan (Kaya) Zuexpayıc


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

@templatesyard