ÇOLÎG'DEN "BîNGÖL" NOSATALJîK MANAZARALAR "Çingeneler"

altBu makalemi son günlerde Manisa / Selendi ilçesinde ırkçı-şoven baskılar sonucu tehcir edilen 'göçertilen' Roman'lara "Çingene" atfen yazıyorum. Metrapoller ve Anadolunun bazı beldelerinde Kürdlerle beraber aynı kaderi yaşayan Çingeneler memleketim Çolig'de en renkli insanlardır. Bu topluluğu biraz sosyal-kültürel ve tarihsel boyutuyla anlatmak istiyorum.
"Aşîk hetta hot ser zûrna nie mûsesa, hot serun ra pêy nimcet mûsen."
Kırdki / Vate verinun
"Çingene zurnayı yedi yaşına kadar öğrenmediyse; ondan sonra öğrensede yarım yamalak öğrenir." Zazaca/Atasözü


"Çingene göçebe zanaatçıların torunlarına bu topraklarda verilen isimdir. Bu diyarda adımız çingenedir. Her diyarda başka namımız vardır. Biz evrensel ve ırklarüstü bir kültürüz. Yaşadığımız her ülkede o ülkelerin bir parçası ve insanlık aleminin barışçı bir ögesi olarak varlığımızı sürdürmekten mutluyuz. Bugün yaşadığımız sorunların geçmişteki köklerini anlayabildiğimiz ölçüde bu sorunları çözerek daha da mutlu olacağız." Iste Çingeneler kendilerini böyle tarif ediyorlar.
Memleketimin Çingenelerinden "Kâmil, Êzo, Hetto, Salo, Remo, Yado, Halim" yine bayanlardan "Surme, Berxe, Pape, Kose, Nure Guewdere'de Ele Aşik'un" ilk aklıma gelenlerdir. Hepsinin kendine göre meziyetleri vardı. Kimi Zurna ve Davulu, kimi sesi, kimi insanlığı ve hoşgörüsü,kimi güzeliği ve endamıyla dillere destan, memleketim Çolig'de unutulmazların arasında yerini almışlardır. Çingeneler için Zaza'ca bir söz varki hiç unutulmaz. "Aşik kılbiya def dıryen" sözün Türkçe anlamı Çingene kişnediği zaman davul'u yırtar. Günlük yaşamda bu söz zıvana'dan çıkan kontrol dışı hareket eden Kürd insanı için sık-sık kullanılır.
Bingöl ve civarında tahminen 150'nin üzerinde Çingene aile yaşamaktaydı.Memleketimin Çingeneleri kendini bir aşiret,çevreye mutlaka bağlıyorlardı. Örnegin Siwan, Guewdere, Çolig, Darahıni Çingeneleri şeklinde kendilerini tanımlıyorlardı. Çingeneler ağırlıklı olarak mensup olduğu çevreyi gezip, kendi çevrelerindeki düğünlerin Davul ve Zurnasını çalarlardi. Kısaca Çingeneler birbirinin çevrelerine saygılı davranırlardı. Babam ve annem Almanya'ya geçen yıl ziyaretimize geldiklerinde özlem ve hasretimden olsa gerek akrabalarım,tanıdıklarım ve yakınları tek,tek soruyordum. Babam'da sorularımı tek-tek yanıtlıyordu. Babam bu esnada dairemde çalışan Çingene iş arkadaşımın sürekli sana selamı olduğunu hatırlatıp, Manisa /Selendi ilçesindeki olayda olunca bu yazımı kaleme aldım.
Bingöl civarında Çingenelerin Zaza'ca "Aşik,Pueşi" en çok kullanılan isimleridir. Kurmanci dilindeki karşılığıda "Mıtrıp" olarak bilinir.Ülkemizde Çingenelere tarihsel olarak farklı misyonlar biçildi. Ağrlıklı olarak Şeyh Said ve Dersim hareketlerini inceleyin Türk devlet sistemi idam sehpalarında Kürd önderlerini asarken cellatları genelde Çingenelerden seçerlerdi. Çingene celladlar sistemin kötü amaçlarının bilinçsiz ortaklarıydı. Osmanlı döneminde de celladlar Hırvat devşirmeler ve Çingenelerden seçiliyordu. Tabi Çingeneler burada nasıl kullanıldığının bilimsel araştırılması gerekir.Türkiyede Çingenelerden çok önemli devlet adamları'da çıkmıştır.
Bürokraside eski Başbakanlardan Nihat Erim, Eski Dışişleri Bakanı Turan Güneş ilk akla gelenlerdir. Çingeneler Türkiyede genelde sanat dünyasında çok ağırlıktadırlar. Türkan Şoray, Muazzez Ersoy, Ebru Gündeş, Sibel Can çok isim sayabilirim.Tabi bu insanlardan bazıları kimliklerini saklamışlardır. Türkiyede Çingeneler ancak kimliğini gizleyerek bir yerlere gelebililmisler. Aynı sıkıntıyı Kürdler ve diğer azınlıklarda yaşamışlar. Ruhi Su, Sami Hazinses, Zehra Bilir gibi Kürd corafyasından çıkan Ermeniler yıllarca kimliklerini korkudan saklamışlardır.

**************************************************

Babam ve annem bundan 6 ay evvel Almanya'ya ziyaretimize geldiler.Bingöl'deki çingeneler üzerine epeyce sohbetlerimiz oldu. Babam Bingöl'de artık Çingene kalmadığını hayıflanarak anlattı. Çingenelerin büyük metrapollere göç ettiğini ,çok az birkaç aile kalmıştır. Kalan Çingenelerde yerleşik düzene geçmiş,ticaret ve kamu dairelerinde çalisiyorlar,dedi. Babam Çolig'in Çingenelerini konuşurken övünerek anlatıp,insani yönlerinden örneklerde verdi. Babam'ın komşusu Çingene Hatip Onur'un anneme analtımları şöyle ?
- Însanlar toplum içinde bizi çok hor görüyorlar. Hacı amca "babam" biz kahvede veya işyerimizin önünde oturuken,geçtiğini gördüğümüzde
saygıdan dolayı ayağa kalkıp, kendisiyle sohbet edip, hizmet ve ikramda bulunmak isteriz.
- Sağolsun oda bize çok değer verip,bizimle oturuyor. Bizi onure eden , Hacı amca'yı bu davranışlarından dolayı çok seviyoruz. Hacı amca'da kibir ve kompleks yoktur,diyiyordu.

**************************************************

- Annemin bir başka anlatımı'da ben olayım,baban olsun eve dönerken elimizde ağır bir yük olsa evimizin altında Çingenelerin işyerleri vardır. Bizi gördüklerinde mutlaka gelip,yükümüze yardım ediyorlar.Tabi onların bu davranışları,insani yönleri bizi çok duygulandırıyor. Çingene'lerin arabaları da vardır,herzaman söylüyorlar bir yere işiniz olursa teyze söyleyin,emrinizdeyiz. Bu söz ve davranışlarıyla Çingenelerin insani yönlerini ortaya koyuyorlardı.
- Belediyemizde'de iki kardeş Çingene vardı. Biri davulcu Halim,diğeri zurnacı Yado'du. Ikiside çok iyi insanlardı. Halim benim odacımdı. Halim Türkçe bilmezdi, Çingeneydi anadili Zazaca ve Kurmanciydi. Ama farkediyordum,Çingene Zazaca "aşık"deselerdi çok utanırdılar. Bu kelimeyi bazı insanlarımız bilinçsizce aşağılayıcı temelde çok kullanılıyordular. Çünkü artık onlar yerleşik düzene geçmişlerdi. Hem ticaret,hem kamu'da çalışırken,hafta sonlarıda düğünlerde sanatlarını "Davul,Zurna" icra ediyorlardı.Şimdi bu insanlar Bingölü terk etmişler,kısaca memleketimin sosyal dokusu fakirleşmiştir.
Halim'in bir sözü var hiç unutmam. Dairede yanımda çalışan bayan bir arkadaşın eşi hergün iş çıkışında otomobile hanımını almaya geliyordu.
- Halim bayan arkadaşın eşini her gördüğünde yanıma gelir espiri amacıyla derdiki ?
-Orhan efendi "Hêkkê omê, Mari ma vera berd."Türkçesi erkek keklik geldi dişi kekliği yanımızdan götürdü.
- Halim'in aynı zamanda av merakı'da vardı. Keklikler hakkında çok bilgisi olduğu gibi evinde'de kafeste beslediği keklikleri vardı.Halim'in benzetmeside bundan olsa gerek.
- Aşık dediğimiz bu küçük topluluk Kürd gelenek ve göreneklerini en iyi uygulayan natural kesimdi. Bu konuda iki kısa anekdotu sizinle paylaşmak istiyorum.

**************************************************

- Bingöl'ü araştırmacı ve yazar Seyitxan Kurıj Adana'ya göç eden Siwan aşireti'nin Çingenesi "aşık" müzisyen ,Zaza'ca "deyir ve lawuk" ve Zurna ustası Hetto'yu ziyarete gider.
-Amaç bir gece misafir olup, Zazaca bir kaset doldurmaktır. Adana'ya giden Seyitxan ,Hetto'ya misafir olur. O gece koyu bir sohbet Zazaca müzik dinletisi ve bunun yanında bir kaseti'de doldurur.
-Seyitxan sabah vedalaşıp,ayrılır. Kürdlerde Çingenelere karşı bir kültür oluşmuş,Seyitxan çıkarır bir miktar para vermek ister Hetto'ya.
-Seyitxan ban söylediği Hetto benim bu davranışıma çok üzüldü. Sen nasıl böyle birşey yaparsın.
- Ta ...memleketimden gelip,bana misafir oluyorsun birde bana para teklifinde bulundun. Senin bu davranışın beni yaraladı.
-Tabi ,Seyitxan gönlünü almaya çalışır. Seyitxan bu olayı ve o gece Hetto'nun misafirliğini anlatınca çok duyğulandığını anlata,anlata bitiremezdi.

***************************************

-Yıl 1980 Dr Sıraç Bilgin'nin amcazadesi Şeyh Muhiddin Kelaxsi Siwan nahiyesine ticaret amaçlı gider.
-Köyde ceviz kütük ağaçları satın alıp,ikindiye doğru nahiye'ye geri döner.
- Siwan nahiyesinde iki kahvehane,iki veya üç dükkan vardır. Otel ve lokanta nahiyede yoktur. Şeyh kahvehane'ye gider,kahvehanede kalabalık insan grubu vardır.
-Şeyh'le mensup olduğu aşiretin insanları arasında iki veya üç saat kadar kahvehanede sohbet eder. Akşama doğru köylüler tek tek Şeyh'ten
ayrılarak evine doğru giderler.
-Haziran ayı akşam geç saatlere doğru kahvehanede Şeyh yalnız başına kalır. Şeyh tabi kara kara düşünürken. Kimse beni evine davet etmedi,otelde
yok ne yapacağını,nereye gideceğini hesabını yapar.
- Şeyh derin düşünceye dalmış , O anda Adana'daki Hetto'nun amcazadesi Çingene Meh Cem kahvehanenin önünden geçer.
- Şeyhi görünce hayırdır Şeyhim, neden sen tek kalmışsın?
-Şeyh içerlenerek hiçbir Siwanli bana misafirlik teklif etmedi,ne yapcağımı bilmiyorum,der.
- Meh Cem elini gögsüne birkaç defa vurarak, Şeyhim niye ben ölmüşmüyüm? Zaza'ca "Ez ho ityad,ez ho ityad" ben burdayım ,ben burdayim cümlesini tekrarını yapar. Sen bu akşam benim misafirimsin,der.
- Meh Cem Şeyhi evine götürür. Hava çok sıcak,Bahçede kalın bir yün Döşek,etrafını yastıklarla çevirir, Şeyhi bahçesine davet eder.
- Meh Cem o akşam iki tane Horoz'da keser, yani kan çıkarır.
-Şeyhi Kürd gelenek göreneklerine göre en iyi şekilde ağırlar.
-Sabahleyin erkenden Şeyhi Nahiyenin Dolmuşuna kadar götürerek, Genç-Bingöl'e doğru yolcular.
- Şeyh birbuçuk saatlik bu yolculuktan sonra Bingöl şehir merkezine oturduğumuz kahvehaneye geldi.
- Kahvehane genelde Kürd siyasetiyle uğraşan insanların ağırlıklı uğradığı bir mekandı.
-Şeyh gelir gelmez tandık birkaç genç'le beraber bizi masasına davet etti. Ve dediki ! Ben size dün başımdan geçen bir olayı anlatayım dinleyin, beni. Bizde Şeyhin tüm bu yaşadıklarını pür dikkat dinledik.
- Şeyh sözünü bitiriken Zazaca şu sözü hala hafızamdadır.
-"In memleketıd,şeref hassiyet est se ! aşık'und est. Yı ma miunra şiyer se ma piyor ben zey cî." Türkçesi memleketimizde aslinda şeref
ve hasiyetlerini kaybetmeyen insanlar olarak sadece Çingeneler kalmış,onlarda aramızdan giderse ,hepimiz bir oluruz.
- Tabi Şeyh bu sözünü söylerken Siwan merkezindeki insanlara hayıflanarak kullandığını biliyorum.
Sonuç olarak, Türkiyede,dünya'da,memleketimde Çingeneler horlanmışlar. Hatta Almanya'da soykırıma dahi uğramışlardır. Ama memleketimdeki çingenelerin sanatıyla,kültürüyle,davuluyla,zurnasıyla,ele k yapımıyla,diğer el sanatları ve Kürd sanat ve kültürüne büyük katkıları olmuştur. Bingöl'de bazı çingeneler kendi aralarında kavga,küfür ve ahlakdışı sorunlar olabilir. Tabi toplumumuzun diğer tabaklarında da bu tür sorunlar vardir. Ama, açık yüreklilikle söylüyorum memleketimin çingenlerinden büyük çoğunluk hoşgörülü,saygılı ve mütevaziydiler. Bu topluluk değer yargıları,örf ve adetleriyle orjinalini hiç bozmadılar. Çingeneleri anlatmakla bir nostalji yaparak size ülkenin özlenen bu küçük topluluğunu hatırlatmaya çalıştım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

@templatesyard