Eskici Sino Bu yazi alintidir
Eskici Sino
TANIR MISINIZ SİNO'YU ?
bir sınır kaçağı,bir Mezopotamya sürgünüydü bir aşk sürgünü..
Urfa’NIN esmer adamı
YILLAR ÖNCE AYRILDI ARAMIZDAN
URFA'DAN GÖÇÜP GELMİŞTİ kaçaktı"'bir güvercin tedirginliĞİ" yaşardı.
Bu topraklar da yaşamak kolay değildi hele sevda davası kaçak olamazdı.
Her gün ölüm, her gün ayrılık korkusu yıllarca yiyip bitirirdi adamı.
Kaçak tütün dumanın nazlısıydı sevdası, nemli ederdi göz bebeklerini,
en çok o nazlı sevdasını sonra çocukları çok severdi.
Tanır mısınız QERE SİNO'yu eski Bingöl sokaklarının eskicisini
URFANIN ESMER ADAMINI?
HANİ sokaklarda söylediği dengbej parçaları arasında " demir bakır ALIREM" diye bağırırdı.
Severdi deNgbej kılamlarını VE çocukları
EVET Eskici SİNO severdi çocukları çünkü hiç çocuk olmamıştı öyle derdi.
takılırdı sokakların minik efendilerine
BİR hasretti onda 'ÇOCUK' hiç çocuğu olmadı Sino ‘nun, kaderin ince cilvesi işte..
ama yaşam doluydu
hep mutluydu, güleç yüzlüydü,
bilirdi bütün Bingöllü, Bingöllüyü
arabası şahitti SİNO'ya
sokakların piriydi.
Hiç unutmam her sokak muhabbetinin arasında bir cıgarasını sarardı.
Urfa ağzıyla"demir bakır alıraammm" diye bağırırdı.
Sesi bahar sabahında, penceremizden yavaşça süzülürdü zulada sakladığımız
uç dört demir, bir kaç bakır sermayemizi Sino’ya werirken avucumuzda uç dört madeni paranın o görüntüsü; çocuksu sevincimizin en güzel adıydı.
BAHARLAR BÖYLE GEÇERKEN BİR CUMARTESİ SABAHI SİNOYU inandığı birçok efsaneyi yıkan o tablo
başucunda bulur olmuştu.
O gün ansızın büyük fedakârlıklarla Sino’nun elini tutup coğrafyalar değiştiren,
uğruna ölümleri göze aldığı eşi hayattan ellerini çekti.
Ne olduysa ondan sonra oldu Sino’nun nasırlı parmakları cıgara tutmaz oldu.
Ve ağzından neşeli türküler dökülmüyordu artık hüzün mevsimi başlamıştı.
-Ab-ı hayat yalandı ölüyordu herkes ,
verilen sözler nerdeydi ,böyle bırakıp gitmek olmazdı ki ..
qere Sino artık inanmadı teselli sözlerine yüreği fazla dayanmadı bu acıya..
yaşlandığını düşündü, duvarlar hep sevdasını haykırıyordu kulakları sağır ediyordu bu aks..
bütün mevsimler mattı ve artık umut yoktu..
Çok soğuk kışlar gördü bu kent ama bu kış, bu soğuk başkaydı yüreklere kadar işliyordu..
peki ya ESKİCİ SİNO NERDEYDİ SİNO, ANLATMA SİNAN ABİYE AB-I HAYATI bingölleri,
ölümsüz kuşu, Memé Alanı inanmıyordu artık bu aşk destanlarına ,efsanelere..
Bu kış başkaydı biz anlamadık ama bir haber gazetesi matemle bütün eski demir bakır stoklarının artık alınmayacağını söylüyordu.
Bu soğuk günde hepimiz sıcak evlerimizdeyken belki herhangibi bir dizi izlerken sıcak çay ya da kahvelerimizi yudumlarken bir çığlık...
Sino’nun çığlığını kimse duymadı, soğuk çok soğuk bir geceydi QERE SİNO soğuğa değil sevdiğini artık göremeyeceğini anlamıştı hıçkıra hıçkıra ağladı
sonra dizinin üstüne narince çıkan kedilerinden birini sevdi,öyle gözlerini kapadı ÖLÜM UYKUSUNA.
BU ŞEHİR O TİPİDEN SONRA ÇOK DEĞİŞMİŞTİ artık sokakta kimse Urfa ağzıyla demir ve bakır istemiyordu.
Çocuklar o sabah çok bekledi ama eskici Sino gelmedi ,gelemedi...
*****************
Hatırlêrsınız, hani Sino ölmişti, fareler / merrıler yemişti qulaxlarinii
Hani Sino dayanamamişti qaçax aşqının, derkenasının gidişine, elveda bile demeden bir seher vaxti, ötelere süzülmesine, yoxluguna, gidişine, o nazli sevgilinin ölümüne bir hefte dayanabilmişti Sino, sadece bir hefte qaldi, diyax etti Sinoo,,
Geride sadece eski barakasıni ve Avni Polat'ın klibine yansayan o "keder bakışları"nı bırakı Qere Sino
O Mirzan ki her sabah Sino'nun sesine ses verdi, gueş verdi, ben nasıl anltabilirim ki o Mirzan'i
Ben nasıl onu wasfedebilêrım ki
TANIR MISINIZ SİNO'YU ?
bir sınır kaçağı,bir Mezopotamya sürgünüydü bir aşk sürgünü..
Urfa’NIN esmer adamı
YILLAR ÖNCE AYRILDI ARAMIZDAN
URFA'DAN GÖÇÜP GELMİŞTİ kaçaktı"'bir güvercin tedirginliĞİ" yaşardı.
Bu topraklar da yaşamak kolay değildi hele sevda davası kaçak olamazdı.
Her gün ölüm, her gün ayrılık korkusu yıllarca yiyip bitirirdi adamı.
Kaçak tütün dumanın nazlısıydı sevdası, nemli ederdi göz bebeklerini,
en çok o nazlı sevdasını sonra çocukları çok severdi.
Tanır mısınız QERE SİNO'yu eski Bingöl sokaklarının eskicisini
URFANIN ESMER ADAMINI?
HANİ sokaklarda söylediği dengbej parçaları arasında " demir bakır ALIREM" diye bağırırdı.
Severdi deNgbej kılamlarını VE çocukları
EVET Eskici SİNO severdi çocukları çünkü hiç çocuk olmamıştı öyle derdi.
takılırdı sokakların minik efendilerine
BİR hasretti onda 'ÇOCUK' hiç çocuğu olmadı Sino ‘nun, kaderin ince cilvesi işte..
ama yaşam doluydu
hep mutluydu, güleç yüzlüydü,
bilirdi bütün Bingöllü, Bingöllüyü
arabası şahitti SİNO'ya
sokakların piriydi.
Hiç unutmam her sokak muhabbetinin arasında bir cıgarasını sarardı.
Urfa ağzıyla"demir bakır alıraammm" diye bağırırdı.
Sesi bahar sabahında, penceremizden yavaşça süzülürdü zulada sakladığımız
uç dört demir, bir kaç bakır sermayemizi Sino’ya werirken avucumuzda uç dört madeni paranın o görüntüsü; çocuksu sevincimizin en güzel adıydı.
BAHARLAR BÖYLE GEÇERKEN BİR CUMARTESİ SABAHI SİNOYU inandığı birçok efsaneyi yıkan o tablo
başucunda bulur olmuştu.
O gün ansızın büyük fedakârlıklarla Sino’nun elini tutup coğrafyalar değiştiren,
uğruna ölümleri göze aldığı eşi hayattan ellerini çekti.
Ne olduysa ondan sonra oldu Sino’nun nasırlı parmakları cıgara tutmaz oldu.
Ve ağzından neşeli türküler dökülmüyordu artık hüzün mevsimi başlamıştı.
-Ab-ı hayat yalandı ölüyordu herkes ,
verilen sözler nerdeydi ,böyle bırakıp gitmek olmazdı ki ..
qere Sino artık inanmadı teselli sözlerine yüreği fazla dayanmadı bu acıya..
yaşlandığını düşündü, duvarlar hep sevdasını haykırıyordu kulakları sağır ediyordu bu aks..
bütün mevsimler mattı ve artık umut yoktu..
Çok soğuk kışlar gördü bu kent ama bu kış, bu soğuk başkaydı yüreklere kadar işliyordu..
peki ya ESKİCİ SİNO NERDEYDİ SİNO, ANLATMA SİNAN ABİYE AB-I HAYATI bingölleri,
ölümsüz kuşu, Memé Alanı inanmıyordu artık bu aşk destanlarına ,efsanelere..
Bu kış başkaydı biz anlamadık ama bir haber gazetesi matemle bütün eski demir bakır stoklarının artık alınmayacağını söylüyordu.
Bu soğuk günde hepimiz sıcak evlerimizdeyken belki herhangibi bir dizi izlerken sıcak çay ya da kahvelerimizi yudumlarken bir çığlık...
Sino’nun çığlığını kimse duymadı, soğuk çok soğuk bir geceydi QERE SİNO soğuğa değil sevdiğini artık göremeyeceğini anlamıştı hıçkıra hıçkıra ağladı
sonra dizinin üstüne narince çıkan kedilerinden birini sevdi,öyle gözlerini kapadı ÖLÜM UYKUSUNA.
BU ŞEHİR O TİPİDEN SONRA ÇOK DEĞİŞMİŞTİ artık sokakta kimse Urfa ağzıyla demir ve bakır istemiyordu.
Çocuklar o sabah çok bekledi ama eskici Sino gelmedi ,gelemedi...
*****************
Hatırlêrsınız, hani Sino ölmişti, fareler / merrıler yemişti qulaxlarinii
Hani Sino dayanamamişti qaçax aşqının, derkenasının gidişine, elveda bile demeden bir seher vaxti, ötelere süzülmesine, yoxluguna, gidişine, o nazli sevgilinin ölümüne bir hefte dayanabilmişti Sino, sadece bir hefte qaldi, diyax etti Sinoo,,
Geride sadece eski barakasıni ve Avni Polat'ın klibine yansayan o "keder bakışları"nı bırakı Qere Sino
O Mirzan ki her sabah Sino'nun sesine ses verdi, gueş verdi, ben nasıl anltabilirim ki o Mirzan'i
Ben nasıl onu wasfedebilêrım ki
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder