SEYDA MELLE EHMEDE HAS'I
Cebaxcur'dan Bir Portre Seyda Melle Ehmede Has'i
Sat, 01 December 2007 23:35
CEBAXCURDAN BIR PORTRE
SEYDA MELLE EHMEDE HAS'I
"Ilk Zaza'ca eser olan Mevlüd'ün yazari"
"Dil bir ulusun bagimsizligi,bagimsizligindan da öte onun cografyasidir. Dili'ni kaybeden,dayandigi tarihini yitirdigi gibi gelecegini de kaybeder."
Jean Paul Searter/Fransiz
Melle Hasi'nin ilk Zaza'ca eser olan Mevlüd'ün yazaridir. Melle Hasi'nin kendi diline vermis oldugu önem ve degerden dolayi dil'in bir ulusun gelecegi,yasami ve tarihindeki önemine iliskin bazi filozof,aydin ve akademisyenlerin tesbitlerini bu yazida hatirlatmak istiyorum. Ancak,bu degerlendirmelere anlam verdigimizde dilin uluslarin kendi kaderlerini tayini hakki olsun, gerekse de bir ulusun varliginin sürdürebilmesi icin en belirleyici etken oldugun göreceksiniz. Melle Hasi'nin anadili "Zaza'ca" üzerine olan Mevlüdü'nün bu anlamda degerlendirerek bir ilk oldugunun önemini de bu portre yazimda ortaya koymaya calisacagim.
Yukaridaki o veciz sözlerin yazari olan Jean Paul Searter cok yönlü bir kimlige sahip, aydin, filozof bir insandir. Aydin ve filozof yani en agir basan bu sahsiyet,ayni zamanda edebiyatci,entellektüel,insan haklari savunucusu,siyasi aktivist özellikleri olan bir aksiyon "eylem" adamidir. Bu sifatlalari tasiyan Paul Seartre elbette bu nitelemeler bosuna kendisine verilmemis,bunlari onurluca vermis oldugu mücadele ile hak ederek almistir. Kendi devleti'nin" Fransa" Cezayir'e karsi yürüttügü savasa karsi tavri,yasadigi dönemlerde özellikle soguk savas dönemindeki ABD ve Sovyetlere karsi tavirlari bir aydin tavridir. Searter'in aydin belirlemesi veya tanimi da söyledir. Aydin ister yazi masasinda olsun ister eylem alaninda olsun,esasta aydini ,aydin yapan nitelik,yasadigi zamanin dünyasina sirt cevirmeyen ,bu dönemin gercekliklerinden ve celiskilerinden kacinmayan,aksine tutumunu ve eylemini bu gerceklikler ve cikmazlardan hereketle olusturup,belirleyen tavirdir. Bundan dolayidir Seartre icin "cagi'nin tanigi ve vicdani" diye söylenmesi cok yerindedir.
Dil'in bir ulusun varolmasindaki önceliklerinden biri oldugunu Paul Searter cok iyi ortaya koymustur. Seyda Melle Hasi'nin Zazaca üzerinde ilk yazili eseri yazmasi ve bu eserin günümüze kadar yazili olarak gelmesi sayesinde, anilmakta oldugunu belirtmek isterim. Bu eserin degeri basta dilbilimcileri olmak üzere edebiyat,tarih ve sanat üzerine arastirmalari olan kisiler tarafindan cok iyi anlasilmaktadir. Zazaca dili Kürdce'nin diger diyalektlerine göre edebi,ve sanatsal olarak son dönemlere kadar cok gelismemisti. Zazaca dili'nin anadilim olmasi nedeniyle zorluklarini yasayan biriyim. Bildiginiz gibi zazaca dili'nin ne mektebi,ne romani,ne kitabi son dönemlere kadar yoktu. Tüm bunlardan mahrum büyüdük. Dilimizle ilgili hocalarimiz,egiticilerimiz,kisaca tüm malzememiz basta anne,baba ve yakin cevremizdeki büyüklerimizdir. Halen bu sorumlulukla hareket ediyorum. Hele,hele anadilin degerini yurtdisinda uzun süre yasayan biri olarak,ülkede yasayan insanlara göre daha iyi anliyorum.
Ülkede aile bireylerimle telefonlasttigimda kesinlikle zaza'ca konusurum. Türkce konustugumda sanki bir suc islemis veya utangaclik psikolojisi icinde kendimi hissediyorum. Anadili kisinin cocukluktan baslayarak anne,baba basta olmak üzere cevremden ögrendigim,konusttugum,düsündügüm ve rüya gördügüm dildir. Bakin anadil üzerine tatar kökenli bir sair'in siirini asagiya aktariyorum.
Ey ana dil,ey güzel dil,baba-annemin -dili
dünyada cok seyler bildim,sayende ana dili
Ilk önce bu dil ile annecigim besikte söylemis,
sonra geceler boyu ninem hikaye anlatmis
ey ana dil !her vakitte yardimin ile senin
kücüklügümden anlasilmis sevincim,kaygim benim.
Kendi dilinden utanmak,baska dilleri kendi diline tercih etmek,kendi dilini yabanci sözcüklerle yabancilastirmak,bozmak ,carpitmak iste bu dogru degildir.Cünkü insan diline yabancilasmaya baslarsa ,sonra kendine,cevresine gecmisine,degerlerine ve sonra hayata yabancilasmaya baslar. Dil bir ulusun özgür olmasinin en önemli sembollerinden biridir. Dil birligi olmayan uluslarin,milletlerin dirliginden ve birliginden söz edilebilinirmi?Dil'i bozulan ve bozdurulan ülkelerin bagimsizliklarindan ve geleceklerinden pekte olumlu söz edilemez. Kusak catismalari ,insanlarin birbirilerini anlamamalari ,degerlerin yozlasmasi ve bir ulus olma kültürünü yok eder ve ülkeler felakete sürükler...
Kürdler kendi dillerini gelistirmeleri,edebi ve sanatsal bir dil haline getirmeleri elzemdir. Hele,hele Zazaca"Dimili,Kirdki,Kirmancki" dili en basta gelmektedir. Soranca ve Kurmanci lehcelerine büyük gelismeler kaydedilmistir. Zazaca'da gecikmede olsa son dönemlerde kisiler,guruplar bir araya gelerek bilimsel ve akademik calismalar yürütmektedir.Son dönemlerde Zaza'ca üzerine basta gramer,sözlük,roman kitaplari basta olmak üzere gazete ve dergiler'in cikmasi cok önemli gelismelerdir. Malumunuz Zazaca dili'nin ilk yazili eseri bu makalede portresini yazmaya calisttigim degerli bir Kürd alimi olan Melle Ehmed'e Hasi'ye aittir. Melle Hasi'nin bu eseri hangi kosullarda ve ne amacla yazdigi'nin öyküsünü de yazmaya calisacagim. Dil bir ulusu meydana getiren temel etkenlerin basinda geldigi bilimsel ve diyalektik bir gercekliktir. Dil'in önemini hele,hele sömürge olan Kürdler icin nekadar önemli oldugunu degerli Ismail Besikci Hoca'nin kitabindan(1) bir alintiyla vurgu yapmak istiyorum.
Atatürk'ün dile nekadar önem verdigini, Kürdlerin cok iyi kavramalari acisindan bu aciklamayi aktariyorum. 1930 yilinda Atatürk Türk Tarih Kurumu tarafindan düzenlenen bir kongrede üyelere sunlari söylüyordu. Biz Balkanlari neden kaybettik,biliyormusunuz...bu konu üzerinde düsünülmesinde cok büyük yarar vardir. Balkan halklari Bulgarlar,Hirvatlar,Romenler,...önce kendilerine alfabe yapttilar.Dillerini arastirdilar,edebiyatlarini arastirdilar. Dillerine,Edebiyatlarina ve kültürlerine sahip ciktilar,gelistirdiler. Hep kendi dilleriyle konustular,yazdilar,Türk diline ve Osmanli kültürüne hic önem vermediler... Bu konuda epeyce gelistiklerine inandiktan sonra Osmanlilardan ayrilma karari aldilar ve bunun icin mücadeleye giristiler. Bu aciklamalari iyi analiz edip,sonuclar cikarmamiz gerekmektedir.Atatürk'ün bu degerlendirme ile Osmanli dönemindeki politikalardan ders cikararak Kürd kültür,dil,ulusal kimligi üzerine irkci-soven ve asimlasyoncu pilitikalar uygulamistir.
Atatürk bu uygulamalari devreye sokarken TDK,TTK kurumlarini olusturmustur. Bu kurumlardan TDK'nun ortaya attigi "Günes Dil Teorisi" safsatasi ortaya atilarak bizzat gelistirilen,ancak cagdisi,bilimdisi olarak günümüzde Türk halki tarafindan da kabul görünmeyen bu aldatmaca teoriler artik tarihin cöp sepetine atilmistir.Yine TTK tarafindan ortaya atilan "Türk Tarih Tezi" ile örnegin "Bu memleket tarihte Türk'tü,o halde Türk'tür ve ebediyen Türk olarak yasayacaktir.."bu sözle Anatolide yasayan diger tüm halklarin Türk oldugunu belirtmektedir. Demek-ki bir ulusu özgürlük ve bagimsizliktan mahrum etmenin en önemli yolu,onu dilsiz birakmaktir. Dil,kültür,tarih,edebiyat,folklor arastirmalarini carpitmak ve engelemektir. Ortaya atilan bu teori ve tezlerle Kürdler 80 yil inkar edildiler. Bir ulusu bagimli tutmanin onun özgürce yasamasini engellemenin en önemli yolu budur.Atatürk'ün Kürdistan politikasini,Kürd diline ve kültürüne karsi gelistirdigi baski politikalarini bu cercevede degerlendirmek gerekir.
Melle Hasi'nin ilk Zazaca Mevlüdü'nü yazmasinin espirisi cok önemlidir. Cünkü bir ilk ve baslangic oldugunu ,yazildigi dönem ve kosullarini da göz önüne aldigimizda cok önemli oldugunu görüyoruz. Konfücyüs'e soruyorlar? "Bir ülkeyi yönetmeye cagrilsaydiniz yapacaginiz ilk isin ne olurdu? Büyük filozof,söyle cevap veriyor?hic kuskusuz,dili gözden gecirmekle ise baslardim. Söyle ki; Dil kusurlu olursa,sözcükler düsünceyi iyi anlatamaz. Düsünceyi iyi anlatmazsa,yapilmasi gereken seyler dogru yapilmaz. Ödevler geregi gibi yapilmazsa,töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa,adalet yanlis yola sapar. Adalet yoldan cikarsa,saskinlik icine düsen halk,ne yapacagini,isin nereye varacagini bilmez. Iste bunun icindir ki dil,cok önemlidir! Bunun icindir-ki Kürd aydinlari kendi dili ile düsünmek,kendi dili ile görmek,düsündüklerini,gördüklerini kendi ana dilleriyle anlatmak tarihsel bir görev olarak önlerinde durmaktadir. Cünkü ulusal duygu,ulusal bilinc ile dil arasinda bag cok kuvvetlidir. Dilin ulusal ve zengin olmasi,ulusal duygu ve bilincin gelismesinde baslica etkendir.Kaldi ki Kürd dili cok zengin bir dil oldugundan;yeterki bu dil bilincle akademik temelde islenebilsin.
Melle Hasi'nin dogum yeri,medrese egtimini gördügü yer,görev yapttigi yerler incelendiginde Lice'nin Hezan köyünden oldugu bilinir. Oysa ki daha ülkedeyken Melle Hasi'nin yazdigi Mevlüdün Cebaxcur'un Zazaca diyalektigiyle yazildigini gerek yazili ve gerek sözlü kaynaklardan ögrenmisttim. Seyda Hasi üzerine gerek Mizgin dergisinde Mahmut Hocaoglu'nun yazmis oldugu portresinde olsun ,(2) gerekse Sefik Kaygusuz'un yazmis oldugu (3)Melle Hasi'nin yasam öyküsünde Mevlüd'ün Cebaxcur diyalektigiyle yazdigini yaziyorlar. Oysa ki Seyda`'nin ikamet ettigi Lice ilcesinin %30,40 arasinda Zaza'ca konusan köylerin olmasina ragmen , neden Lice diyalektigiyle Mevlüdü yazmamistir.
Bu konuyu Seyda'nin medrese egtiminin bir bölümünü Lice'nin Pecar köyü "Güldiken" de yapttigindan, Pecar köyü'nün ileri gelenlerinden Hesen Fehmi Beg'in oglu Melle Hidayet "Seyda Amedi" den Melle Hasi'yi sordum. Melle Hidayet'in bana sifahi olarak vermis oldugu bilgilerden Seyda Hasi'yi hafizam beni yaniltmiyorsa yakinen tanidigini beyan etmistir. Seyda Hasi'yi tanidigimda cocuk yaslardaydim. Seyda Hasi'nin aslen Cebaxcur/Darahini'ye bagli Murtezan "Büyükcag" köyünden oldugunu,ailece Lice'nin Hezan "Kayacik" beldesine göc ettiklerini söyledi. Zaten ondandir yazdigi Mevlüd'ün diyalekttigi Cebaxcur'a aittir.
Ikinci bölümdeki yazimda Seyda Melle Ehmed'e Hasi'nin yasam ve mevlüdü yazma öyküsü ile mevlüdü hakkinda bilgiler sunacagim. Selamlar,
Kaynaklar
-----------------------------------
1-Ismail Besikci PKK üzerine düsünceler kitabi Orhan Zuxpayij
2-Mahmut Hocaoglu Mizgin dergisi
3Sefik Korkusuz Diyarbekir ulemasi kitabi
4- Musa Anter Hatiralarim
Sat, 01 December 2007 23:35
CEBAXCURDAN BIR PORTRE
SEYDA MELLE EHMEDE HAS'I
"Ilk Zaza'ca eser olan Mevlüd'ün yazari"
"Dil bir ulusun bagimsizligi,bagimsizligindan da öte onun cografyasidir. Dili'ni kaybeden,dayandigi tarihini yitirdigi gibi gelecegini de kaybeder."
Jean Paul Searter/Fransiz
Melle Hasi'nin ilk Zaza'ca eser olan Mevlüd'ün yazaridir. Melle Hasi'nin kendi diline vermis oldugu önem ve degerden dolayi dil'in bir ulusun gelecegi,yasami ve tarihindeki önemine iliskin bazi filozof,aydin ve akademisyenlerin tesbitlerini bu yazida hatirlatmak istiyorum. Ancak,bu degerlendirmelere anlam verdigimizde dilin uluslarin kendi kaderlerini tayini hakki olsun, gerekse de bir ulusun varliginin sürdürebilmesi icin en belirleyici etken oldugun göreceksiniz. Melle Hasi'nin anadili "Zaza'ca" üzerine olan Mevlüdü'nün bu anlamda degerlendirerek bir ilk oldugunun önemini de bu portre yazimda ortaya koymaya calisacagim.
Yukaridaki o veciz sözlerin yazari olan Jean Paul Searter cok yönlü bir kimlige sahip, aydin, filozof bir insandir. Aydin ve filozof yani en agir basan bu sahsiyet,ayni zamanda edebiyatci,entellektüel,insan haklari savunucusu,siyasi aktivist özellikleri olan bir aksiyon "eylem" adamidir. Bu sifatlalari tasiyan Paul Seartre elbette bu nitelemeler bosuna kendisine verilmemis,bunlari onurluca vermis oldugu mücadele ile hak ederek almistir. Kendi devleti'nin" Fransa" Cezayir'e karsi yürüttügü savasa karsi tavri,yasadigi dönemlerde özellikle soguk savas dönemindeki ABD ve Sovyetlere karsi tavirlari bir aydin tavridir. Searter'in aydin belirlemesi veya tanimi da söyledir. Aydin ister yazi masasinda olsun ister eylem alaninda olsun,esasta aydini ,aydin yapan nitelik,yasadigi zamanin dünyasina sirt cevirmeyen ,bu dönemin gercekliklerinden ve celiskilerinden kacinmayan,aksine tutumunu ve eylemini bu gerceklikler ve cikmazlardan hereketle olusturup,belirleyen tavirdir. Bundan dolayidir Seartre icin "cagi'nin tanigi ve vicdani" diye söylenmesi cok yerindedir.
Dil'in bir ulusun varolmasindaki önceliklerinden biri oldugunu Paul Searter cok iyi ortaya koymustur. Seyda Melle Hasi'nin Zazaca üzerinde ilk yazili eseri yazmasi ve bu eserin günümüze kadar yazili olarak gelmesi sayesinde, anilmakta oldugunu belirtmek isterim. Bu eserin degeri basta dilbilimcileri olmak üzere edebiyat,tarih ve sanat üzerine arastirmalari olan kisiler tarafindan cok iyi anlasilmaktadir. Zazaca dili Kürdce'nin diger diyalektlerine göre edebi,ve sanatsal olarak son dönemlere kadar cok gelismemisti. Zazaca dili'nin anadilim olmasi nedeniyle zorluklarini yasayan biriyim. Bildiginiz gibi zazaca dili'nin ne mektebi,ne romani,ne kitabi son dönemlere kadar yoktu. Tüm bunlardan mahrum büyüdük. Dilimizle ilgili hocalarimiz,egiticilerimiz,kisaca tüm malzememiz basta anne,baba ve yakin cevremizdeki büyüklerimizdir. Halen bu sorumlulukla hareket ediyorum. Hele,hele anadilin degerini yurtdisinda uzun süre yasayan biri olarak,ülkede yasayan insanlara göre daha iyi anliyorum.
Ülkede aile bireylerimle telefonlasttigimda kesinlikle zaza'ca konusurum. Türkce konustugumda sanki bir suc islemis veya utangaclik psikolojisi icinde kendimi hissediyorum. Anadili kisinin cocukluktan baslayarak anne,baba basta olmak üzere cevremden ögrendigim,konusttugum,düsündügüm ve rüya gördügüm dildir. Bakin anadil üzerine tatar kökenli bir sair'in siirini asagiya aktariyorum.
Ey ana dil,ey güzel dil,baba-annemin -dili
dünyada cok seyler bildim,sayende ana dili
Ilk önce bu dil ile annecigim besikte söylemis,
sonra geceler boyu ninem hikaye anlatmis
ey ana dil !her vakitte yardimin ile senin
kücüklügümden anlasilmis sevincim,kaygim benim.
Kendi dilinden utanmak,baska dilleri kendi diline tercih etmek,kendi dilini yabanci sözcüklerle yabancilastirmak,bozmak ,carpitmak iste bu dogru degildir.Cünkü insan diline yabancilasmaya baslarsa ,sonra kendine,cevresine gecmisine,degerlerine ve sonra hayata yabancilasmaya baslar. Dil bir ulusun özgür olmasinin en önemli sembollerinden biridir. Dil birligi olmayan uluslarin,milletlerin dirliginden ve birliginden söz edilebilinirmi?Dil'i bozulan ve bozdurulan ülkelerin bagimsizliklarindan ve geleceklerinden pekte olumlu söz edilemez. Kusak catismalari ,insanlarin birbirilerini anlamamalari ,degerlerin yozlasmasi ve bir ulus olma kültürünü yok eder ve ülkeler felakete sürükler...
Kürdler kendi dillerini gelistirmeleri,edebi ve sanatsal bir dil haline getirmeleri elzemdir. Hele,hele Zazaca"Dimili,Kirdki,Kirmancki" dili en basta gelmektedir. Soranca ve Kurmanci lehcelerine büyük gelismeler kaydedilmistir. Zazaca'da gecikmede olsa son dönemlerde kisiler,guruplar bir araya gelerek bilimsel ve akademik calismalar yürütmektedir.Son dönemlerde Zaza'ca üzerine basta gramer,sözlük,roman kitaplari basta olmak üzere gazete ve dergiler'in cikmasi cok önemli gelismelerdir. Malumunuz Zazaca dili'nin ilk yazili eseri bu makalede portresini yazmaya calisttigim degerli bir Kürd alimi olan Melle Ehmed'e Hasi'ye aittir. Melle Hasi'nin bu eseri hangi kosullarda ve ne amacla yazdigi'nin öyküsünü de yazmaya calisacagim. Dil bir ulusu meydana getiren temel etkenlerin basinda geldigi bilimsel ve diyalektik bir gercekliktir. Dil'in önemini hele,hele sömürge olan Kürdler icin nekadar önemli oldugunu degerli Ismail Besikci Hoca'nin kitabindan(1) bir alintiyla vurgu yapmak istiyorum.
Atatürk'ün dile nekadar önem verdigini, Kürdlerin cok iyi kavramalari acisindan bu aciklamayi aktariyorum. 1930 yilinda Atatürk Türk Tarih Kurumu tarafindan düzenlenen bir kongrede üyelere sunlari söylüyordu. Biz Balkanlari neden kaybettik,biliyormusunuz...bu konu üzerinde düsünülmesinde cok büyük yarar vardir. Balkan halklari Bulgarlar,Hirvatlar,Romenler,...önce kendilerine alfabe yapttilar.Dillerini arastirdilar,edebiyatlarini arastirdilar. Dillerine,Edebiyatlarina ve kültürlerine sahip ciktilar,gelistirdiler. Hep kendi dilleriyle konustular,yazdilar,Türk diline ve Osmanli kültürüne hic önem vermediler... Bu konuda epeyce gelistiklerine inandiktan sonra Osmanlilardan ayrilma karari aldilar ve bunun icin mücadeleye giristiler. Bu aciklamalari iyi analiz edip,sonuclar cikarmamiz gerekmektedir.Atatürk'ün bu degerlendirme ile Osmanli dönemindeki politikalardan ders cikararak Kürd kültür,dil,ulusal kimligi üzerine irkci-soven ve asimlasyoncu pilitikalar uygulamistir.
Atatürk bu uygulamalari devreye sokarken TDK,TTK kurumlarini olusturmustur. Bu kurumlardan TDK'nun ortaya attigi "Günes Dil Teorisi" safsatasi ortaya atilarak bizzat gelistirilen,ancak cagdisi,bilimdisi olarak günümüzde Türk halki tarafindan da kabul görünmeyen bu aldatmaca teoriler artik tarihin cöp sepetine atilmistir.Yine TTK tarafindan ortaya atilan "Türk Tarih Tezi" ile örnegin "Bu memleket tarihte Türk'tü,o halde Türk'tür ve ebediyen Türk olarak yasayacaktir.."bu sözle Anatolide yasayan diger tüm halklarin Türk oldugunu belirtmektedir. Demek-ki bir ulusu özgürlük ve bagimsizliktan mahrum etmenin en önemli yolu,onu dilsiz birakmaktir. Dil,kültür,tarih,edebiyat,folklor arastirmalarini carpitmak ve engelemektir. Ortaya atilan bu teori ve tezlerle Kürdler 80 yil inkar edildiler. Bir ulusu bagimli tutmanin onun özgürce yasamasini engellemenin en önemli yolu budur.Atatürk'ün Kürdistan politikasini,Kürd diline ve kültürüne karsi gelistirdigi baski politikalarini bu cercevede degerlendirmek gerekir.
Melle Hasi'nin ilk Zazaca Mevlüdü'nü yazmasinin espirisi cok önemlidir. Cünkü bir ilk ve baslangic oldugunu ,yazildigi dönem ve kosullarini da göz önüne aldigimizda cok önemli oldugunu görüyoruz. Konfücyüs'e soruyorlar? "Bir ülkeyi yönetmeye cagrilsaydiniz yapacaginiz ilk isin ne olurdu? Büyük filozof,söyle cevap veriyor?hic kuskusuz,dili gözden gecirmekle ise baslardim. Söyle ki; Dil kusurlu olursa,sözcükler düsünceyi iyi anlatamaz. Düsünceyi iyi anlatmazsa,yapilmasi gereken seyler dogru yapilmaz. Ödevler geregi gibi yapilmazsa,töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa,adalet yanlis yola sapar. Adalet yoldan cikarsa,saskinlik icine düsen halk,ne yapacagini,isin nereye varacagini bilmez. Iste bunun icindir ki dil,cok önemlidir! Bunun icindir-ki Kürd aydinlari kendi dili ile düsünmek,kendi dili ile görmek,düsündüklerini,gördüklerini kendi ana dilleriyle anlatmak tarihsel bir görev olarak önlerinde durmaktadir. Cünkü ulusal duygu,ulusal bilinc ile dil arasinda bag cok kuvvetlidir. Dilin ulusal ve zengin olmasi,ulusal duygu ve bilincin gelismesinde baslica etkendir.Kaldi ki Kürd dili cok zengin bir dil oldugundan;yeterki bu dil bilincle akademik temelde islenebilsin.
Melle Hasi'nin dogum yeri,medrese egtimini gördügü yer,görev yapttigi yerler incelendiginde Lice'nin Hezan köyünden oldugu bilinir. Oysa ki daha ülkedeyken Melle Hasi'nin yazdigi Mevlüdün Cebaxcur'un Zazaca diyalektigiyle yazildigini gerek yazili ve gerek sözlü kaynaklardan ögrenmisttim. Seyda Hasi üzerine gerek Mizgin dergisinde Mahmut Hocaoglu'nun yazmis oldugu portresinde olsun ,(2) gerekse Sefik Kaygusuz'un yazmis oldugu (3)Melle Hasi'nin yasam öyküsünde Mevlüd'ün Cebaxcur diyalektigiyle yazdigini yaziyorlar. Oysa ki Seyda`'nin ikamet ettigi Lice ilcesinin %30,40 arasinda Zaza'ca konusan köylerin olmasina ragmen , neden Lice diyalektigiyle Mevlüdü yazmamistir.
Bu konuyu Seyda'nin medrese egtiminin bir bölümünü Lice'nin Pecar köyü "Güldiken" de yapttigindan, Pecar köyü'nün ileri gelenlerinden Hesen Fehmi Beg'in oglu Melle Hidayet "Seyda Amedi" den Melle Hasi'yi sordum. Melle Hidayet'in bana sifahi olarak vermis oldugu bilgilerden Seyda Hasi'yi hafizam beni yaniltmiyorsa yakinen tanidigini beyan etmistir. Seyda Hasi'yi tanidigimda cocuk yaslardaydim. Seyda Hasi'nin aslen Cebaxcur/Darahini'ye bagli Murtezan "Büyükcag" köyünden oldugunu,ailece Lice'nin Hezan "Kayacik" beldesine göc ettiklerini söyledi. Zaten ondandir yazdigi Mevlüd'ün diyalekttigi Cebaxcur'a aittir.
Ikinci bölümdeki yazimda Seyda Melle Ehmed'e Hasi'nin yasam ve mevlüdü yazma öyküsü ile mevlüdü hakkinda bilgiler sunacagim. Selamlar,
Kaynaklar
-----------------------------------
1-Ismail Besikci PKK üzerine düsünceler kitabi Orhan Zuxpayij
2-Mahmut Hocaoglu Mizgin dergisi
3Sefik Korkusuz Diyarbekir ulemasi kitabi
4- Musa Anter Hatiralarim
++++++++++++++
SEYDA MELLE AHMEDÊ HASI -2-
Thu, 13 December 2007 20:18
IKINCI BÖLÜM
CEBAXCURDAN BIR PORTRE SEYDA MELLE AHMEDÊ HASI
"Günümüzde egitim dili olarak kullanilmayan hicbir dilin gelecegi garanti altinda degildir. Bütün islevsel yapisina ragmen Kürdce dili'de " Özellikle zaza'ca diyalektigi" bu tehlike altinda bulunmaktadir. O halde her kelimesi katliamlardan kurtularak günümüze ulasabilmis,Kürtce'nin egitim dili haline gelmesi adina aranacak her hak,veya verilen tüm mücadele kisacasi "Anadil mücadelesi ana hakki kadar kutsaldir."
Seyda Melle Ehmedê Hasi'nin yasam öyküsünün ilk bölümünün son paragrafinda aslen Darahini/Murtazan asiretine mensup oldugunu Seyda Melle Amedi'ye atfen yazmisttim. Makalemi ülkeden Diyarbekir'den ikamet eden yakin bir dostum olan Ehmedê Dirihi Seyda Hasi'nin aslen benimde mensup oldugum Guewdere asireti'nin Xeylan-i Kebir "Büyükcalti" köyünden oldugunu belirtti. Seyda Hasi'nin Xeylan-i Kebir köyünde ailesine mensup oldugu kabile'ye "Key Hasi , diyiyorlar !" Bu bilgileri degerli dostuma veren ayni köye mensup Cebaxcur tarafinda dini bilgisi,icazeti ve yorumlariyla alim olan Seyda Melle Ehmedê Demir" Xeylunic'a" atfen aktardigini belirtmek isterim. Anlasilan bu Kürd degerlerini yazinca tartismalarida beraberinde getirdigi gibi dogru bilgilere ulasmaya calisttigimizin isaretlerini görüyoruz. Belki bu portreyi yazmasaydim,bu tartismalar olmazdi.
Melle Ehmedê Xeylunic bu bilgiler hakkinda ayrintilara ulasmaya calisacagim. Seyda Melle Ehmedê Xeylunicin'da yasam öyküsüde tam bir trajedidir. Botan bölgesine cocuk yastaken aileden habersiz kaybolup giden ,10 yil ailesinin yas tuttugu bu sahsiyet medrese egtimini tamamlayarak köyüne döner. Anadili Zaza'ca diylektigini unutmus,Kurmanci diyalektigiyle köyüne dönünce annesi ve kardesleriyle dil sorunuda yasayan Seyda Melle Ehmedê Xeylunici yakinen taniyan biri olarak öyküsü baska bir makale konusudur.
Melle Hasi'nin bu mevlidi 1898 yilinda arap alfabesiyle ilk defa Diyarbekir'de yazilmistir. 1984 yilinda da Latin harflerini temel alan Kürd alfabesiyle Paris'te Hevi dergisi'nin 4.sayisinda yayinlanmistir. Bilgi olarak ikinci Zazaca eser'de yine bir mevlid'dir. Yazari dönemin Siwerek müftüsü Osman Efendi'yo Babij'dir. Bu mevlid 1903 yilinda yazilmis olup,dönemin Pötürge kaymakami Bedirxanilerden Faiz Beg tarafindan Istanbul'a götürülüp yayinlatilmiyinca ,1933'te Sam'da Celadet Bedirxan tarafindan yine arap alfabesiyle yayinlatilmistir. Seyda Melle Hasi'nin yasam öyküsünden evvel Zaza'ca mevlüd'en iki beyit aktarmak istiyorum.
- Ey birayê dini !Tim gostari bê,Ey din kardeslerim! sürekli dinleyin,uyanik olun
-Hem bi qelbê xu bi xu hêsyari bê...............Kendi kalbinle,ictenlikle uyanik olun
-Key sima di nameyê Sahê sima...Niye siz gördünüz kendi sahinizin ismini
-Ame vatis,sunneto vacê sima:.söylendi,sunnettir siz söyleyin.
Mevlüd bir siir türüdür. Mevlüde amaclanan Peygamber efendi Hz.Muahammedi övmektir. Melle Hasi'nin bu Zaza'ca eseride din adami oldugu icin bu siiri'nin konusu Mevlüd türündendir. Zaza'ca mevlüd günümüzde ölüm,evlenme,sünnet merasimlerinde,hacilarin dönüsünde mevlid okuma toplumumuzda bir gelenek olmustur. Mevlüd'ün icerigi ayri bir konu oldugundan,bizi ilgilendiren yazildigi dil Zaza'ca diyalektigimiz üzerindeki ilk eser olmasidir. Melle Hasi'nin yasam öyküsünden evvel bu Mevlüd'ün yazilma öyküsünü gelin Musa Anter'in anilarim ilk cilt kitabindan okuyalim.
Musa Anter hatira kitabinin 178.sayfasinda Melle Hasse ile ilgili anekdotunu Seyh Sefik Arvasi'ye atfen aktariyor. Melle Hasi ile Seyyid Abdulkadir dostturlar. Melle Hasi'de fitik varmis Osmanlilar dönemi ,o vakit ameliyat sadece Cerrahpasa hastahanesinde oluyormus. Ameliyat olanlarin padisahin müsadesi gerekiyormus.Melle Hasi ameliyat icin Seyyid Abdulkadir'e mektup yaziyor. Seyyid Abdulkadir iliskiye gecerek Sultan Abdulhamid'den izin aliyor. Hasi ameliyat masasina yatiriliyor. Doktorlarin telasini görünce,"Ne yapiyorsunuz?" diye soruyor. Doktorlar,"sizi bayiltacagiz" diyiyorlar. Siddetle reddediyor. Diyiyor ki "Doktorlar,ola ki elinizden suursuz olarak öleyim. O zaman tövbe ve istigraf gecirmeyecegim icin imansiz ölürüm. Siz ameliyatinizi yapin,beni bayiltmaniza gerek yok. Eger "ih" dersem hakkiniz vardir." Doktorlar mecbur kalip,kendisini bayiltmadan büyük yarayi aciyorlar. Gerekli müdahaleyi yaptiktan sonra yorgan igneleri gibi ignelerle yarayi tekrar dikiyorlar. Hoca gözünü hic kirpmiyor. Bas ucunda duran Seyyid Abdulkadir bu ameliyat olayini Sultan Abdulhamide bildiriyor.
Sultan Abdulhamid Melle Hasi iyilesince görmek ister. Seyyid Abdulkadir " Seyh Said hareketinde idam edildi." Melle Hasi iyilesttigi gibi alip,Yildiz sarayinda Sultan Abdulhamidin huzuruna cikarir. O dönemde sarayda görevli Bedirxanilerden Osman Pasa,Laz Hursit pasa protokolde görevliler. Kürd Osman pasa Melle Hasi'ye cok iltifat gösterir. Laz Hursitin dikkatini ceker.Laz Hursit saka olsun diye Seyda'ya takilir ve derki?" Hoca,hani essege Kürd demisler,essek bir hafta arpa yememis." Hasi gayet ciddi olarak,"Oglum,esek hakli.kendisine iftira edilmis. Lazligina dokunmus olacak bir hafta arpa yememistir." diye konusmus.Bu sakalasma Sultan Abdulhamidin kulagina gitmis,Hasi'ye olan sevgisinden dolayi Sultan Abdulhamid büyük armaganlar vererek göstermistir.
Hasi Zaza Kürdü'dür. Kurmanc kökenli Kürd seyhleri Hasi'ye takiliyorlar. "Zazalar nedir ki?Düsün Ehmedê Xane,Melayê Cizîri,Feqiyê Teyra'yi bir tarafa biraksak da,Melaye Batê" Kumanci mevlid'in yazaridir." gibi,icinizden bir Zazaca mevlit yazacak kimse dahi olmamistir. Melle Hasi saka olarak yapilan bu tarizi bahane ederek,"Vallahi ben Zaza'ca bir mevlit yazmadan bu evden cikmayacagim." demis,bir hafta icinde de bugün elimizdeki Zaza'ca mevlidi yazmistir. Düsünün Melle Hasi'nin demek ki bam telline basilmasaydi,belki ilk Zaza'ca mevlid olmayacakti.
Ziya Gökalp ile Abdullah Cevdet biri Cermik Zaza'si digeri Arapgir'li Kurmanctir. Ikisi namuslu devrelerinde Kürdcüdürler. Melle Hasi ikisini de samimi arkadasidir. Medrese egtimi gören Seyda'ya bu iki Kürd bir araya gelip, soru soruyorlar. Nedir bu Hasir "Ahiret" hikayesi diyiyorlar ki Hasir kalkacak da,bir melek arsin altindaki boynuzu üfürecek de ultra trilyonlarca ruhlari diriltip,onlara eski vücutlarini giydirecek ve sonra onlarin hepsi gelecek Allah ve sekreterlerinin önünde hesap vereceklermis! Böyle sacma sapan seylere sen nasil inanirsin? Melle Hasi Ziya Gökalp'e "müneccim" Astrolog,Abdullah Cevdet'e "tabib" diyiyordu. Kürdce olarak kendilerine su zarif karsiligi vermistir.
" Tabip ile Müneccim bana dedi Hasir yok
Uzaklasin buradan söylemeyin cok.
Eger dediginiz gibi cikarsa halimiz bir
Ama benim dedigim cikarsa yediginiz bok."
Melle Hassê sair,edebi yönü geliskin biri olmasi yaninda nüktedan ve bir hiciv üstasidir. Seyda Hasi'nin yasam öyküsünü Mizgin dergisinde (1)Mahmut Hocaoglu ayrintili bilgi vermektedir. Yine Palu'nun Hun/Beyhan nahiyesinden Seyda M.Ali Öztürk'ün(2) anadili Zazaca üzerine edebi ve sanatsal ilgisiniden dolayi ,Seyda Melle Hasse'yi sirf bu Zaza'ca Mevlidinden dolayi Hezan nahiyesine evine ziyarete gider. Seyda Hasse'den etkilenerek anadili üzerine kendisi de Zaza'ca Mevlid yazmistir. Ayrica mevlit disinda siir ve edebi eserlerde yazmistir. Seyda Hasi kendisini ziyaret eden Seyda Mehmet Ali Öztürk'e kendi mevlidini hediye ederken,eliyle Seyda Mehmet Ali Öztürk'ün sirtina vurarak dua edip,istiyorumki sende bir sair olasin.
Benim aslinda encok Melle Hasi üzerine merak ettigim nokta Seyh Said hareketindeki durusudur. Bu konuda cok sinirli bilgi bulunmaktadir. Melle Hasi'nin feqi'lik egtimini aldigi Seyh Abdulkadir'e Hezan'a ait medreseden,sonra halifesi'de olur. Seyh Said hareketinde Hezan medresesinin basinda olan Seyh Abdulkadir'in oglu Seyh Selim'le iliskisi Seyh hareketinden dolayi bozulur. Cünkü Seyh Selim hareketin yaninda yer almadigindan rivayete göre Melle Hasi ile arasi acilir. Seyh Selim hareketen sonra hareketin yaninda yer almamasina ragmen yakalanip,mahkemelik olup, akabinde serbest birakilir.
Atatürk'ün 1917 yilinda Diyarbekir/Silvan'da görev yapttigi dönemlerde rivayete göre birgün rüya görür. Bu rüya'yi yorumlatmak icin cevreden bazi insanlara anlatir,ama begenmez. En son rüyasini Seyh Selim'e yorumlatir,ve begenir. Bundan dolayi Seyh Selim'in cevaplarina cok sevindigini belirterek,iltifatlarda bulunur. Melle Hasi anlasilan Seyh Said hareketine destek verdigi yönünde beyanlar,yazilidir. Ama hareket sürecinde yasadiklariyla ilgili elimizde yeterli bilgi yoktur, selamlar. DEVAM EDECEK
kaynaklar
------------------------------------------
Orhan Zuexpayij
1-Musa Anter Hatiralarim 1.cilt
2-Mahmut Hocaoglu Mizgin dergisi Melle Hasse
makalesi.
3- Liceliler sitesi Seyh Selim'in hayati.
****************************
IKINCI BÖLÜM
CEBAXCURDAN BIR PORTRE SEYDA MELLE AHMEDÊ HASI
"Günümüzde egitim dili olarak kullanilmayan hicbir dilin gelecegi garanti altinda degildir. Bütün islevsel yapisina ragmen Kürdce dili'de " Özellikle zaza'ca diyalektigi" bu tehlike altinda bulunmaktadir. O halde her kelimesi katliamlardan kurtularak günümüze ulasabilmis,Kürtce'nin egitim dili haline gelmesi adina aranacak her hak,veya verilen tüm mücadele kisacasi "Anadil mücadelesi ana hakki kadar kutsaldir."
Seyda Melle Ehmedê Hasi'nin yasam öyküsünün ilk bölümünün son paragrafinda aslen Darahini/Murtazan asiretine mensup oldugunu Seyda Melle Amedi'ye atfen yazmisttim. Makalemi ülkeden Diyarbekir'den ikamet eden yakin bir dostum olan Ehmedê Dirihi Seyda Hasi'nin aslen benimde mensup oldugum Guewdere asireti'nin Xeylan-i Kebir "Büyükcalti" köyünden oldugunu belirtti. Seyda Hasi'nin Xeylan-i Kebir köyünde ailesine mensup oldugu kabile'ye "Key Hasi , diyiyorlar !" Bu bilgileri degerli dostuma veren ayni köye mensup Cebaxcur tarafinda dini bilgisi,icazeti ve yorumlariyla alim olan Seyda Melle Ehmedê Demir" Xeylunic'a" atfen aktardigini belirtmek isterim. Anlasilan bu Kürd degerlerini yazinca tartismalarida beraberinde getirdigi gibi dogru bilgilere ulasmaya calisttigimizin isaretlerini görüyoruz. Belki bu portreyi yazmasaydim,bu tartismalar olmazdi.
Melle Ehmedê Xeylunic bu bilgiler hakkinda ayrintilara ulasmaya calisacagim. Seyda Melle Ehmedê Xeylunicin'da yasam öyküsüde tam bir trajedidir. Botan bölgesine cocuk yastaken aileden habersiz kaybolup giden ,10 yil ailesinin yas tuttugu bu sahsiyet medrese egtimini tamamlayarak köyüne döner. Anadili Zaza'ca diylektigini unutmus,Kurmanci diyalektigiyle köyüne dönünce annesi ve kardesleriyle dil sorunuda yasayan Seyda Melle Ehmedê Xeylunici yakinen taniyan biri olarak öyküsü baska bir makale konusudur.
Melle Hasi'nin bu mevlidi 1898 yilinda arap alfabesiyle ilk defa Diyarbekir'de yazilmistir. 1984 yilinda da Latin harflerini temel alan Kürd alfabesiyle Paris'te Hevi dergisi'nin 4.sayisinda yayinlanmistir. Bilgi olarak ikinci Zazaca eser'de yine bir mevlid'dir. Yazari dönemin Siwerek müftüsü Osman Efendi'yo Babij'dir. Bu mevlid 1903 yilinda yazilmis olup,dönemin Pötürge kaymakami Bedirxanilerden Faiz Beg tarafindan Istanbul'a götürülüp yayinlatilmiyinca ,1933'te Sam'da Celadet Bedirxan tarafindan yine arap alfabesiyle yayinlatilmistir. Seyda Melle Hasi'nin yasam öyküsünden evvel Zaza'ca mevlüd'en iki beyit aktarmak istiyorum.
- Ey birayê dini !Tim gostari bê,Ey din kardeslerim! sürekli dinleyin,uyanik olun
-Hem bi qelbê xu bi xu hêsyari bê...............Kendi kalbinle,ictenlikle uyanik olun
-Key sima di nameyê Sahê sima...Niye siz gördünüz kendi sahinizin ismini
-Ame vatis,sunneto vacê sima:.söylendi,sunnettir siz söyleyin.
Mevlüd bir siir türüdür. Mevlüde amaclanan Peygamber efendi Hz.Muahammedi övmektir. Melle Hasi'nin bu Zaza'ca eseride din adami oldugu icin bu siiri'nin konusu Mevlüd türündendir. Zaza'ca mevlüd günümüzde ölüm,evlenme,sünnet merasimlerinde,hacilarin dönüsünde mevlid okuma toplumumuzda bir gelenek olmustur. Mevlüd'ün icerigi ayri bir konu oldugundan,bizi ilgilendiren yazildigi dil Zaza'ca diyalektigimiz üzerindeki ilk eser olmasidir. Melle Hasi'nin yasam öyküsünden evvel bu Mevlüd'ün yazilma öyküsünü gelin Musa Anter'in anilarim ilk cilt kitabindan okuyalim.
Musa Anter hatira kitabinin 178.sayfasinda Melle Hasse ile ilgili anekdotunu Seyh Sefik Arvasi'ye atfen aktariyor. Melle Hasi ile Seyyid Abdulkadir dostturlar. Melle Hasi'de fitik varmis Osmanlilar dönemi ,o vakit ameliyat sadece Cerrahpasa hastahanesinde oluyormus. Ameliyat olanlarin padisahin müsadesi gerekiyormus.Melle Hasi ameliyat icin Seyyid Abdulkadir'e mektup yaziyor. Seyyid Abdulkadir iliskiye gecerek Sultan Abdulhamid'den izin aliyor. Hasi ameliyat masasina yatiriliyor. Doktorlarin telasini görünce,"Ne yapiyorsunuz?" diye soruyor. Doktorlar,"sizi bayiltacagiz" diyiyorlar. Siddetle reddediyor. Diyiyor ki "Doktorlar,ola ki elinizden suursuz olarak öleyim. O zaman tövbe ve istigraf gecirmeyecegim icin imansiz ölürüm. Siz ameliyatinizi yapin,beni bayiltmaniza gerek yok. Eger "ih" dersem hakkiniz vardir." Doktorlar mecbur kalip,kendisini bayiltmadan büyük yarayi aciyorlar. Gerekli müdahaleyi yaptiktan sonra yorgan igneleri gibi ignelerle yarayi tekrar dikiyorlar. Hoca gözünü hic kirpmiyor. Bas ucunda duran Seyyid Abdulkadir bu ameliyat olayini Sultan Abdulhamide bildiriyor.
Sultan Abdulhamid Melle Hasi iyilesince görmek ister. Seyyid Abdulkadir " Seyh Said hareketinde idam edildi." Melle Hasi iyilesttigi gibi alip,Yildiz sarayinda Sultan Abdulhamidin huzuruna cikarir. O dönemde sarayda görevli Bedirxanilerden Osman Pasa,Laz Hursit pasa protokolde görevliler. Kürd Osman pasa Melle Hasi'ye cok iltifat gösterir. Laz Hursitin dikkatini ceker.Laz Hursit saka olsun diye Seyda'ya takilir ve derki?" Hoca,hani essege Kürd demisler,essek bir hafta arpa yememis." Hasi gayet ciddi olarak,"Oglum,esek hakli.kendisine iftira edilmis. Lazligina dokunmus olacak bir hafta arpa yememistir." diye konusmus.Bu sakalasma Sultan Abdulhamidin kulagina gitmis,Hasi'ye olan sevgisinden dolayi Sultan Abdulhamid büyük armaganlar vererek göstermistir.
Hasi Zaza Kürdü'dür. Kurmanc kökenli Kürd seyhleri Hasi'ye takiliyorlar. "Zazalar nedir ki?Düsün Ehmedê Xane,Melayê Cizîri,Feqiyê Teyra'yi bir tarafa biraksak da,Melaye Batê" Kumanci mevlid'in yazaridir." gibi,icinizden bir Zazaca mevlit yazacak kimse dahi olmamistir. Melle Hasi saka olarak yapilan bu tarizi bahane ederek,"Vallahi ben Zaza'ca bir mevlit yazmadan bu evden cikmayacagim." demis,bir hafta icinde de bugün elimizdeki Zaza'ca mevlidi yazmistir. Düsünün Melle Hasi'nin demek ki bam telline basilmasaydi,belki ilk Zaza'ca mevlid olmayacakti.
Ziya Gökalp ile Abdullah Cevdet biri Cermik Zaza'si digeri Arapgir'li Kurmanctir. Ikisi namuslu devrelerinde Kürdcüdürler. Melle Hasi ikisini de samimi arkadasidir. Medrese egtimi gören Seyda'ya bu iki Kürd bir araya gelip, soru soruyorlar. Nedir bu Hasir "Ahiret" hikayesi diyiyorlar ki Hasir kalkacak da,bir melek arsin altindaki boynuzu üfürecek de ultra trilyonlarca ruhlari diriltip,onlara eski vücutlarini giydirecek ve sonra onlarin hepsi gelecek Allah ve sekreterlerinin önünde hesap vereceklermis! Böyle sacma sapan seylere sen nasil inanirsin? Melle Hasi Ziya Gökalp'e "müneccim" Astrolog,Abdullah Cevdet'e "tabib" diyiyordu. Kürdce olarak kendilerine su zarif karsiligi vermistir.
" Tabip ile Müneccim bana dedi Hasir yok
Uzaklasin buradan söylemeyin cok.
Eger dediginiz gibi cikarsa halimiz bir
Ama benim dedigim cikarsa yediginiz bok."
Melle Hassê sair,edebi yönü geliskin biri olmasi yaninda nüktedan ve bir hiciv üstasidir. Seyda Hasi'nin yasam öyküsünü Mizgin dergisinde (1)Mahmut Hocaoglu ayrintili bilgi vermektedir. Yine Palu'nun Hun/Beyhan nahiyesinden Seyda M.Ali Öztürk'ün(2) anadili Zazaca üzerine edebi ve sanatsal ilgisiniden dolayi ,Seyda Melle Hasse'yi sirf bu Zaza'ca Mevlidinden dolayi Hezan nahiyesine evine ziyarete gider. Seyda Hasse'den etkilenerek anadili üzerine kendisi de Zaza'ca Mevlid yazmistir. Ayrica mevlit disinda siir ve edebi eserlerde yazmistir. Seyda Hasi kendisini ziyaret eden Seyda Mehmet Ali Öztürk'e kendi mevlidini hediye ederken,eliyle Seyda Mehmet Ali Öztürk'ün sirtina vurarak dua edip,istiyorumki sende bir sair olasin.
Benim aslinda encok Melle Hasi üzerine merak ettigim nokta Seyh Said hareketindeki durusudur. Bu konuda cok sinirli bilgi bulunmaktadir. Melle Hasi'nin feqi'lik egtimini aldigi Seyh Abdulkadir'e Hezan'a ait medreseden,sonra halifesi'de olur. Seyh Said hareketinde Hezan medresesinin basinda olan Seyh Abdulkadir'in oglu Seyh Selim'le iliskisi Seyh hareketinden dolayi bozulur. Cünkü Seyh Selim hareketin yaninda yer almadigindan rivayete göre Melle Hasi ile arasi acilir. Seyh Selim hareketen sonra hareketin yaninda yer almamasina ragmen yakalanip,mahkemelik olup, akabinde serbest birakilir.
Atatürk'ün 1917 yilinda Diyarbekir/Silvan'da görev yapttigi dönemlerde rivayete göre birgün rüya görür. Bu rüya'yi yorumlatmak icin cevreden bazi insanlara anlatir,ama begenmez. En son rüyasini Seyh Selim'e yorumlatir,ve begenir. Bundan dolayi Seyh Selim'in cevaplarina cok sevindigini belirterek,iltifatlarda bulunur. Melle Hasi anlasilan Seyh Said hareketine destek verdigi yönünde beyanlar,yazilidir. Ama hareket sürecinde yasadiklariyla ilgili elimizde yeterli bilgi yoktur, selamlar. DEVAM EDECEK
kaynaklar
------------------------------------------
Orhan Zuexpayij
1-Musa Anter Hatiralarim 1.cilt
2-Mahmut Hocaoglu Mizgin dergisi Melle Hasse
makalesi.
3- Liceliler sitesi Seyh Selim'in hayati.
****************************
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder